Öncelikle buraya bir inceleme yazmadan önce ne kadar düşündüğümü bilemezsiniz. Öylesine bir kitap okudum ve kafamda öylesine sesler belirdi ki anlatamam. Kitabın her detayını anlayabilecek bilgiye sahip olduğumu maalesef düşünemiyorum, bir inceleme yazmaya da hakkım var mı emin de değilim açıkçası. Ancak kitaptan öylesine etkilenmiş bir haldeyim
O geceyi anlatmaya çalışmak ne kadar doğru bilmiyorum, ya da ne kadar kendimi ifade ederim onu da bilmiyorum. Bazı acılara sözler anlam yüklemiyor, tesirsiz kalıyor. 2022'de Haziran ayında öğleleyin yatak alttan üstte doğru sıçradı tabi bu durum bana normal gelmedi. Herkesin dilinde bi maraş depremi vardı zaten, hep ne zaman olacak
'Yaklaşık 10 sene evvel'
-Anneanne, bu basma çiçekli perdelerini hiç atma olur mu? Bana sakla.
"Ne yapacacaksın kızım bu perdeleri, çok eskidiler baksana.. Deden tee düğün zamanı almıştı bunları bana. İlk kendisi asmıştı bu pencerelere. Gelin kızlık perdelerimdi yani, o gidince değiştiremedim kaldılar öylece. Modası geçmiş diyorlar, doğru
Merhaba 1K okurları!
Tesadüflere inanmadığımı, her şeyin bir nedeni ve sebebi olduğunu bir çok kere söylemiş olmama rağmen yazmadan geçemeyeceğim. Ve yine günlerden bir gün çok güzel bir mesaj aldım. "
Dil kitabını hediye olarak göndermek istiyoruz,..." mesajı istekler kutumdaki bir çok mesajdan biriydi. Hisslerim bana; "Bu
Kalbimi bıraktım kitaba. O kadar güzel o kadar akıcı bir kitap. Ruhuma işledi resmen.
Rozerin yani Zeyno, ailesini sevdiği adamla evlenmeye ikna edememiş ve kendini o adama kaçmak İçin hazırlamıştır. Ailesinin neden bu kadar karşı çıktığını anlayamasa da zamanla Rumi’ye kaçma fikri aklına yatmıştır. Ama işler istediği gibi gitmez. Rumi’ye
Fatma Aliye'nin bir romanını okumuş olmaktan ayrıca gurur duydum. Çünkü Fatma Aliye Türk Edebiyatının ilk kadın romancısı ve kadın haklarını gündeme ilk kez getiren kişidir. Böyle bir yazarın çok daha fazla ilgi görmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kitap muhteşemdi. Öyle güzel dersler vermiş ki anlatamam. Bir kadın her zaman kendi ayakları üzerinde durmalıdır. Kadın güçlü olmalıdır, gerek özgürlüğü için, gerekse idealleri için durmadan çıkmalıdır bana göre ve yazarımız bu kitabında da bize aynen bunları anlatıyor. O kadar çok beğendim ki kitabı kelimeler yetersiz kalıyor anlatmam da.
Konusundan biraz bahsedersem, baş kahramanımız Refet, küçük yaşta babasını kaybettikten sonra, zor bir yaşam sürmüş. Yeri gelmiş hor görülmüş, yeri gelmiş fakirlikle mücadele etmiş. Ama bu zorluklar onu yıldırmıyor. Hayalleri var Refet'in öğretmen olmak istiyor annesi de ona destek oluyor. Hayaline ulaşmak için şartlar ne olursa olsun çalışıyor ve çabalıyor azmini hiç kaybetmiyor. Türk kadını her zaman güçlü olmalıdır. Güçlüdür de. Refet bize ve özellikle genç nesile bir örnek oluşturması için okutulması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Mutlaka okumanızı öneririm
Okuyun ve okutun arkadaşlar
Kitapla kalın
Okuduklarıma inanamayarak yorumuma başlamak istiyorum.
2 sene boyunca boş bir kitabı beklemişsiz. Sarah’ta alzheimer başlangıcı başladığını düşünüyorum. Yoksa karakterlerinin kişiliklerini, ne olduklarını, nasıl davranması gerektiğini unutup sacma sapan şeyler yazmasına başka bahane bulamıyorum çünkü. Kitap koskocaman bir hayal kırıklığı idi.
Erkekliğin Türkiye Halleri;
Bu kitap 3 kadın araştırmacı tarafından yazılmış:
• Güler Okman Fişek
• Hande Eslen Ziya
• Hale Bolak Boratov
Güler Okman Fişek; Klinik Psikoloji alanında Profesör Doktor. 1994 yılında Türkiye'nin ilk akademik psikolojik hizmet merkezi olan Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Araştırma ve Uygulama Merkezini kurdu.