James Joyce dan etkilendiği çok aşikar.Dostoyevski den romanında çok sık bahsederken, Joyce un ise meşhur bilinç akışı tekniği kullandığını görüyoruz.Aynı zamanda kendisi Postmodernist bi yazar.Bunu kısaca sorunsallaştırma, yadsınma olarak 20.yıl ve sonrası için kabul edebiliriz.
Kitabın baş kahramanı Turgut özben ve intihar eden arkadaşı Selim ışık. Turgut özben arkadaşını ihmal ettiğini düşünerek, neden intihar ettiğini, kendi içinde yarattığı karakter olan Olric'le iç konuşmalar yaparak, Selimin çevresine sorarak araştırmaya başlar, Modern hayata neden tutunamadığıyla ilgilenir. Aslında hikaye tam da burada başlar...
Daha fazla Spoiler vermek istemiyorum neticede hepimiz bir tutunamayan üyesi değil miyiz ? Tıpkı selim gibi, o da tutunamadı...
Türkiye'de en çok yarım bırakılan kitapların arasında birinci sırada yer alması nedeniyle okumaktan en çok korktuğum bir yandan da merak ettiğim o kitap:
Tutunamayanlar .
Bence kitabın bu kadar çok yarım bırakılma sebebi,
Oğuz Atay 'a atfedilen Olric'li Efendimiz'li, süslü cümleler ve sosyal medyada karşısına çıkan güzel bir sözün
Selam arkadaşlar, gelirleriyle ve giderleriyle tüm insanlığa faydamın dokunduğu youtube linkini aşağı bırak... yok yok öyle bir derdim, merak etmeyin. Bu yalnızca kamusal bir incelemedir, dileyen okur, dileyen okumaz. Sizi birer araç olarak görmüyorum, birbirimize katacağımız çok şey var.
Hepimizin içinde bir nebze de olsa kendini bulabildiği
Aylar önce okuduğum bu kitap hakkında bir inceleme yazmak istedim. Öncelikle kitabın bir yerinde şöyle bir tanım yazıyor:
"Bu kitap ne ciddi kavgaların, ne büyük ve yaygın sıkıntıların, ne de ezilen insanların romanıdır; bu kitap, mustarip bir ruhun iç çekişlerinin romanıdır." İşte Tutunamayanlar tam bu tanımda, bireyi konu alan,
Yine bir Oğuz’cuğum Atay klasiği. Ona hayranlığım her geçen gün artıyor. Kitabı okurken her satırın altını çizmek istedim. Kitabı o kadar sevdim ki galiba yemek istedim. O kadar güzel ve kıymetliydi. Ama Oğuz Atay okumak kolay iş değildir. Onun kitapları uzun yolculuklar gibidir. Uzun ve meşakkatli. Tehlikeli Oyunlar yazarın okuduğum ikinci kitabı. İlk Tutunamayanlar’ ı okumuştum. Onu da nasıl beğendiğimi anlatamam. Kavraması oldukça güç bir kitaptı. Bilinçakışı yöntemi ile yazılmış. Karakter kendi kafasındaki dünyada yaşıyor. Hep anlaşılmamaktan yakınıyor. Tıpkı Selim Işık gibi. İsmi gibi-Hikmet Benol- o da kendi benliğini arayan biri. Turgut Özben’ in Olric ile konuştuğu gibi o da albayı ile konuşuyor. Onu albayının anladığını düşünüyor. Kitabın ortalarında ölmek istemiyorum, herkesin burnundan getireceğim derken, kitabın sonunda “artık ölmek istiyorum, her şey birbirine karıştı albayım”, der her şey biter, o da tutunamamak sorununa gömülür ve ordan çıkamaz ve Hikmet Benol ölür. Kitap biter bu sefer de okurun sorgulaması başlar.
Not: kitapta bir yer var. Orada yazar belki de Mütercim Arif ile kendini kastetmiştir. “O ileride anlaşılacağını ve belki de öldükten sonra şöhrete mazhar olacağını düşünmüştü. (s. 285) Oğuz Atay’ da yaşarken anlaşılmamış, öldükten sonra anlaşılmış ve değeri bilinmiştir. Herkes Oğuz Atay’ ı tanımalı ve okumalı. Saygıyla...
Oğuz Atay'ın en sevdiğim kitabı, ölümsüz eseri Tutunamayanlar için bir inceleme yapamamış olmanın huzursuzluğunu yaşıyorum uzun zamandır. Kitap benim en sevdiğim kitap, hayatımın romanı fakat onu inceleyebilecek cesareti kendimde bulamadım. Sonunda yeniden okuyup, kendi yorumumla inceleme paylaşmaya karar verdim.
Oğuz Atay kitaba başlarken
Ülkemizin en çok yarım bırakılan ve anlaşılmayan yazarın kitabını okumak, üstelik bunu 2. anadilim Hollandaca lisanında okumak gibi bir çılgınlık yaptım.. Bu benim için de bir ilk oldu, yani şu anlamda; geçmişte yabancı dilde birçok yabancı eser okudum, ancak Türkçeden çevirilmiş Türk bir yazarımızınki ilk kez bu kitapta nasip oldu bana. Bundan
Veee sonunda Tutunamayanlara zor da olsa tutunup bitirdim.:)
Öncelikle bir Türkçe öğretmeni olarak dilini, üslubunu ve yazılış tekniğini incelemek istedim. Kitabın cümleleri farklı ve birbirine bağlanmaları aşırı iyi bir şekilde yazılmış.
Kitabı baştan sona anlatan Turgut Özben sen ne kadar dokunaklı bir ruha sahipsin böyle selim için
Huzur romanını İKİNCİ KEZ okudum.(ilk okuduğumda yirmili yaşlarda idim şimdi ise otuz yaşındayım),Kitabı henüz bitirmeme rağmen belki size garip gelecek ama ÜÇÜNCÜ KEZ okuma isteği uyandı.Çünkü HUZUR kitabı çok derin ve onu anlamak için keşke romanlara teknik analiz yazacak kadar usta bir EDEBİYATÇI olsaydım diye düşündüm.Şimdi ise EDEBİYATÇI