Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zaman Kırıntıları
Rüya ile Hayal arasında Hayal ile Hakikat arasında Yalnız sen varsın! Gece ile Gündüz arasında Güneşle
Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında. Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar ben yaşarken koptu tufan ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kâinat her şeyi gördüm içim rahat gök yarıldı, çamura can verildi linç edilmem için artık bütün deliller elde kazandım nefretini fahişelerin lanet ediyor bana bakireler de. Sözlerim var köprüleri
Sayfa 231 - Tiyo YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta! Baba katiliyle baban bir safta! Bir de, geri adam, boynunda yafta... Halimi düşünüp yanma Mehmed'im! Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim! Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli, Kırmızı tuğlalar altı köşeli. Bu yol da tutuktur hapse düşeli... Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak. Ne
"Gelin görün ki, dünyada âşıklar hâlâ uyuyor. Dünya onları çağırıyor. Âşık konuşuyor: 'N'olur ayrılmadan önce bir nazar kıl bana. Sen ruhuma nakşedilmiş susuzluğumsun benim.' Ama ertesi gün, birden başka biri olup çıkıyorlar. Gece başka, gündüz başka birisi oluyorsunuz. Sizi kavurup duran ihtiraslarınızın sarmaşığından aşağı inin artık. Bu aldanışlar diyarında, bir yataktan bir yatağa itilip durursunuz. İçin, için sizi divâne gölgeler! Ömrün ve insanın sınırlarını ne zaman farkedeceksiniz? El ele, öpüşen, âşıklarmış gibi davranan insanlar görüyoruz etrafımızda. Herkeste ânı yakalama arzusu apaçık görülüyor. Kimse ruhun hazine dairesinden tek bir ânın yitirilmesini istemiyor. Kimse ömrün sınırının yakın olduğunu, ölümün hemen yanı başında beklediğini kabul etmek istemiyor. Ama bilin ki, ölüm ânında, en umutsuz ve çorak şartlarda bile beklemediğimiz bir umut verilir bize. Şeytan, çamurdan yapılmış insana güvendiği için Allah'ın yanıldığını kanıtlamaya çalışmıştı. Çamurdan yapılmışlığın bir önemi var mıdır gerçekten? Çamur da, ateş de, ışık da, Allah'tan mertebelerce aşağıdadır. Allah'a tevekkül edin ve birbirinize itimad edin ama özellikle, Allah'a ubudiyetinizi herşeyin üzerinde tutun. Unutmayın ki, içinde put olan bir kalbe Muhabbetullah girmez. Lezzetlerinizi Allah'ın rızası dairesinde yaşayabiliyorsanız, amenna. Yaşayamıyorsanız onlardan vazgeçin ve nihayet, Ömer Hayyam'ın Hayâl Kervanı mısrasını hatırlayın. Duvarlardaki çentikler vaktinizin geldiğine işaret eder. Acele edin!"
Karşıma kaba bir adam ya da hödük bir kadın gelse, ne yapabilirim? Hemen ürkmeli ve rahatsız mı olmalıyım? Ah, hiç bile. O zaman şöyle düşünürüm: Hayır, bu insan bana pek sevimli gelmiyor, beni iğrendiriyor, hem cahil hem de küstah, ama bunu ona ve kendime bu kadar açık bir biçimde hissettirmemem gerekir. Biraz rol yapmalıyım, belki o zaman o da biraz rol yapar, vurdumduymazlığından veya aptallığından bile olsa. Başkalarına özen göstermek çok iyi bir şey.
Sayfa 279Kitabı okudu
Aşık insan en zalim katildir
"Salome, Herodiasin kızı, benim icin dans et...ne istersen vereceğim diye yalvarır " kral Herod üvey kızına......Köleler yedi tülden duvağını getirir .........ve Salome o muhtesem yedi tül dansını yapar..........Sonunda dansettigi kanın üstünde çırılçıplak kalır. İffetini tüllerle birlikte kaybeder..Kral buyulenir, ne istediğini sorar:Salome sevdiği adamın başını ister.Cunku duyduğu aşk acısını..........alması gereken intikam vardır......... O halde aşık kadın O dudakları kesik başta bile olsa öpecektir,öper de.. Salome: ah! Sen ağzından öpmeme izin vermedin Yahya.Simdi onu öpeceğim. Onu olgun meyveyi ısırır gibi ısıracağım dişlerimle. Evet ağzını öpeceğim...Beni istemedin,Yahya .Beni reddettin...Şehvet düşkünü bir kadın, bir fahişe gibi davrandın bana karşı, bana yani Salome'ye, Herodias'in kızına, Judea'nin prensesine! İşte Yahya, ben hâlâ yaşıyorum ama sen ölüsün ve başın bana ait...
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
Her anım­da, her saniyemde sen. Sabah uyanır uyanmaz seninle ko­nuşmaya başlıyorum. Ağ­zıma bir lokma aldığımda sanki sofrada sen varmışsın gibi, sana dönüp, güzel olmuş değil mi, diyorum. Sonra birazdan, doydum ben, sen de doydun mu kuzum, kaldı­ralım mı sofrayı diyorum. Bir bakıyorum: annem, babam, kardeşim. Sen yoksun Mona. Ben artık buna dayanamı­yorum. Uzun zamandır doğru düzgün kitap okuduğum da yok. Ne zaman bir iki satır okusam yanımdasın; sana okuyorum. Yazar şunu söylemek istiyor, diyorum: açık­lamalar yapıyorum sana.
Öpüldün.. Stendhal.
Önce insanların çoğundan farklı olduğunu, daha zayıf bir yapısı olduğunu, daha duyarlı ve anlayışlı olduğunu fark etmiştir. Çevresindekilerden hiçbiri böylesine bir şiddetle hissetmemekte, kimse böylesine açık ve seçik bir biçimde düşünmemektedir; ... ..kendisinin insanlığın kusurlu bir örneği olacak yerde, tıpkı değerli taşların bir sürü
Zindandan Mehmede Mektup
Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta! Baba katiliyle baban bir safta! Bir de, geri adam, boynunda yafta... Halimi düşünüp yanma Mehmed'im! Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim! Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli, Kırmızı tuğlalar altı köşeli. Bu yol da tutuktur hapse düşeli... Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak. Ne ayak
Sayfa 420 - Büyük Doğu 67. Baskı 2009Kitabı okudu
Çocukluğumda gördüğüm din dersleri bana kolaylık olsun diye iyilik yapmayı, sonuçlarından korktuğum için, kötülük yapmaktan da kaçınmayı öğretti. Tanrı karşıma cezalar ve ödüllerle çıkıyordu: Beni Cehennem’le tehdit ediyor, bana Cennet’i vaat ediyordu. Ben de korkuyor ve inanıyordum. Aradan zaman geçti. Artık ne korkuyor ne de inanıyorum. Zaten bana öyle geliyor ki şişe geçirilip ateş üstünde sonsuza dek çevrile çevrile kebap olmayı hak ediyorsam, öyle olsun. Böylelikle, sanırım iğrenç, orta tabaka turistlerle dolup taşan arafa gitmekten kurtulmuş olurum ve sonunda hak yerini bulur. Ne yalan söyleyim, sorun hak etmekse ben hak ediyorum bu cezayı. Gerçi evet, ömrümde kimseyi öldürmedim, ama öldürmek içimden gelmediği için değil, yeterli zaman ve yürek bulamadığım için. Ne pazar ayinlerine gidiyorum ne de kutsal törenlere. Komşularımın kadınlarının, çirkin olanlar dışında hemen hemen hepsini canım çekmiş olduğundan, Tanrı’nın, Musa’nın O n Emriyle bizzat kutsadığı özel mülkiyet kavramına, gizlice de olsa, saygısızlık etmiş sayılırım: “Komşunun karısına göz koymayacaksın, ne de öküzüne ve eşeğine...” Bu yetmezmiş gibi ben, tasarlayarak, hem de soğukkanlılıkla, emekçi kitlesini çoğaltmak amacı gütmeksizin sevişme eyleminde bulunmuş bir adamım. Ahrette, tensel günahlara kötü gözle bakıldığının farkındayım, ama gene de, Tanrı bilmediği şeyleri lanetliyormuş gibi geliyor bana.­
Sayfa 94
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.