Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Müslümanın bilme tarzı ve usûlü ile modern insan-merkezli seküler, yani dünyevî Batı medeniyetinin bilmesi aynı değildir. Bizde bilmenin ufku hikmettir, yani olayların ve şeylerin özünü kavramak ve o öze bağlanmaktır. Hak kelâmı belirleyicidir, akıl vahye tâbîdir ve insan tefekkürü hikmet menziline yönelmiştir.
Sayfa 64 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Eleştirel felsefenin ana bakış açılarından birine göre, Tanrıyı, şeylerin özünü bilmeye yöneltmeden önce bilme yetisinin kendisi yoklanmalı ve böyle bir şeyi başarmaya yetenekli olup olmadığı saptanmalıdır; araç onun aracılığıyla ortaya çıkarılması gereken iş üstlenilmeden önce tanınmalıdır, çünkü eğer elverişsiz ise, tüm çabalar boşa gitmiş olacaktır. Bu düşünce öylesine usayatkın görünmüştü ki, büyük bir hayranlık ve onay kazanmış ve bilgi nesneler için ilgisinden ve onlarla ilgili uğraşından kendi üzerine, biçimsel olana geri dönmüştü. Gene de sözcükler ile aldatılmayı istemiyorsak kolayca görülebilir ki, hiç kuşkusuz başka araçlar uğruna belirlenmiş oldukları kendilerine özgü işin yerine getirilmesinden daha başka yollarda yoklanabilir ve ölçülüp biçilebilir. Ama bilmenin yoklanması bilmeden başka bir yolda olamaz; ve bu sözde alet durumunda onu yoklamak onu bilmekten başka bir şey demek değildir. Ama bilmeden önce bilmeyi istemek skolastik düşünürün bilgece bir kararla yüzmeyi suya girmeyi göze almadan önce öğrenme düşüncesi denli saçmadır.
Sayfa 50
Reklam
"Yazmak istedin, yazmayı denedin de; halbuki yazacak hiçbir şeyin yoktu senin. Ne vardı kafanda? Birtakım çocukça fikirler, birkaç tanecik yarı olgunlaşmış duygu, kapkara bir bilgisizlik yığını, aşktan patlayacak hale gelmiş bir yürek ve aşkın kadar büyük, bilgisizliğin kadar boş, değersiz bir tutku. Sen de kalktın yazmak istedin! Pöh, sen daha yazacak şeylere yeni yeni sahip olmaya baş ladın, daha bunun eşiğindesin. Güzellik yaratmak istedin. Peki ama, daha güzelliğin özünü bilmeden nasıl yaratabilirdin gü zelliği? Daha yaşamın esaslı özellikleri hakkında bir şey bilme den, yaşam hakkında yazmak istedin. Dünya senin için bir Çin bilmecesinden farksizken, sen tuttun dünya ve yaradılışın nasıl algılandığı üzerine yazmak istedin; eğer yazsaydın, yazdıkların yaradılışın nasıl algılandığı konusundaki bilgisizliğini ortaya ko yacaktı. Ama sevin oğlum Martin. Artık yazacaksın. Azıcık bili yorsun, çok az biliyorsun, ama daha fazlasını bilmek için doğru yolda ilerliyorsun. Bir gün, eğer şansın varsa, bilinebilecek olan ların hemen hemen hepsini bilme durumuna adamakıllı yaklaşa caksın. O zaman yazarsın."
“Dolaysızın ve doğalın idealitesi olarak özgürlüğün kendisi dolaysız ve doğal bir şey değildir, daha çok kazanılması gereken bir şeydir, bu kazanılma da bilme ve istemenin eğitimden geçişini sağlayacak sonsuz bir dolayım yoluyla olur. Bu nedenle doğal durum daha çok haksızlık, şiddet, dizginlenmemiş doğal içgüdü, insanlık dışı eylemler ve
Genel anlamda tanrısal öngörü planının bilgisinden söz ederken, günümüzde önem bakımından birinci sırayı alan bir soruna, tanrıyı bilme olanağı sorununa işaret ettim: bu, bir sorun olmaktan çıktığına göre, kastettiğim daha çok,—Kutsal Kitap'taki, tanrıyı yalnızca sevmek değil, ama aynı zamanda bilmenin en yüce bir ödev olarak önerilmesine karşı olarak tanrıyı bilmenin olanaksız olduğunu ileri süren,önyargılaşmış öğretiydi. Bu öğretiye göre tinin yukarda ileri sürülen şeyin ta kendisi, yani doğrunun özünü kavratan şey olduğu, tüm nesneleri bildiği, bakışının tanrısallığın derinliklerine kadar işlediği yadsınmaktadır. Saf inanç en yakındaki dala tutunabilir ve genel bir insana ait şeylerin ve bilgilerin ötesine geçer. Böylece insan doğruluk ve usa uygunluk iddiasını kendinden uzaklaştırma özgürlüğüne sahip olurken, kendi tasarımlarını dışlaştırma rahatlığına erişir. Bu anlamda tanrı tasarımı boş lafa dönüşür. Tanrı, us ve bilincimizin ötesine yerleştirildi mi, hem tanrının doğası neyse onunla uğraşmaktan, hem de usu dünya-tarihinde aramaktan kurtulduk demektir; o zaman başıboş varsayımlar ortada cirit atar. Dindar alçak gönüllülük, vazgeçme yoluyla ne kazandığını çok iyi bilir. s. 46-47
Yani küçük Juliette demek istediğim, senin içini saran şu gerçekleri bilme arzusu diğerleri tarafından kötü yönlendirilebilir. Oysa ki senin bilgiye, aşka ve şehvete olan susuzluğunu en iyi şekilde içindeki tutkuları ve özünü bastırmadan yine kendin açığa çıkarabilirsin. Bunu yapabilmen için ruhunu özgür bırakman, diğerlerinin düşüncelerini ciddiye almaman gerekiyor.
115 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.