Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Vicdan kelimesi sevgili Juliette, yasak olduğunu bilerek ya da bilmeyerek bir şey yaptığımızda içimizden yükselen sestir ve aslında bunun altında basit bir tanım yatmaktadır, vicdan eğitim ve yetişme ile aşılanır. Rahat yetiştirilmeyen bir çocuk kurallara uymaz ve başaramadığı için vicdan azabı duyar, eğitiminden başka ona zarar veren hiçbir şey olmadığını düşünür ve bu gerçektir. Ve böylece vicdan belli etmeden ahlak sistemi ilkeleri doğrultusunda gelişerek ruhumuzu sarıyor. Yani küçük Juliette demek istediğim, senin içini saran şu gerçekleri bilme arzusu diğerleri tarafından kötü yönlendirilebilir. Oysa ki senin bilgiye, aşka ve şehvete olan susuzluğunu en iyi şekilde içindeki tutkuları ve özünü bastırmadan yine kendin açığa çıkarabilirsin. Bunu yapabilmen için ruhunu özgür bırakman, diğerlerinin düşüncelerini ciddiye almaman gerekiyor. (..) Duygusallık, acıma, vicdan bunların hepsi bize sadece dinin ve toplumsal kuralların dayattığı, mecbur bıraktığı şeylerdir. Buna bir de gururlu olmak veya gururlu yaşamakta diyenler var."
Kimse hakikati tek başına mülk edinemez. Dünyayı türlü türlü bilme biçimleri vardır. Ne var ki çok savunmacıyız ve işimize gelmeyeni görmekten ve duymaktan kaçınıyoruz.
Sayfa 254Kitabı okudu
Reklam
Evren makro sistemdir, insan ise, mikro sistemdir. Bu öyle bir mikro ki, içerisinde tüm makro özellikleri barındırıyor. Tüm bunlarla birlikte insan hata yapabilir, tökezleyebilir, sıkıntılar ve bunalımlar yaşayabilir. Zaten yaşam bir kendine gelme, özünü bilme ve içine yolculuk sürecidir. Yaşam kendini adam etme sürecidir. Zaten yaşamı anlamlı kılan da budur.
Sayfa 235 - Hayat YayınlarıKitabı okudu
Yeni çağ metafiziğinde varo­lanın Varlığı, isteme olarak, böylece de kendini isteme olarak belirlenmişse, bu kendini isteme, kendinde zaten kendi-kendini- bilme ise, demek ki varolan, hypokeimenon, subiectum, kendi- kendini-bilme tarzında özünü sürmektedir. .
Sayfa 42 - ASAKitabı okudu
sonsuzluğun sonsuz saklanmışlığı, ama yine de insan ruhu..
Bu âlemde ne yaparsan yap, dünyaya ait olan sana yetmiyor artık.. ..kavrayan ruh varolana ne kadar derinlemesine nüfuz ederse etsin, isterse varolanı ilk elementlerine kadar parçalasın, isterse edilgin konumda yalnızca hedef olanı etkin olup hareket edenden ayırsın, ikisinin de varlığını her yerde algılasın, birini su ve toprak olarak, ötekini de ateş ve hava olarak kavrasın, varolanı istediği kadar çok sayıda parçalarına ayırsın, araştırmacı bir tutumla atomlar kargaşasının sırrını, hatta daha da ileri giderek, insanın, uzuvlarına ayrılmış canlının en derindeki özünü ortaya çıkarsın, isterse insan olma durumunun her parçasının adım adım farkına varsın, insanın eylemlerinin hem Tanrı—benzerliğini hem de kendi kendini aldatma halini çözümlesin, insandan olanı en derinde yatan, en son çıplaklığı ile gözler önüne sersin, etini iskeletinden soysun, kemiklerinden iliğini emsin, isterse düşüncelerini toz haline getirsin, öyle ki, geriye ayıklanmış, ilahi bir güç tarafından toz haline getirilmiş, anlaşılabilmesi imkânsız egodan başka bir şey kalmasın; bilmeyi başaran zihin, bütün bunları istediği kadar başarmış olsun, adım adım araştırarak bütün bunları koruyabilsin, dahası tasvir edebilsin, henüz bir adım bile atılmış olmaz, bilme eylemi hep bu dünyaya ait kalır, yeryüzüne yargılı kalır, ölümün bilgisi olamadan hayatın bilgisi olarak kalır:..
Sayfa 370 - İthakiKitabı okudu
Kant, Aydınlanma’yı “insanın kendi kendine dayattığı vesayetten kurtulması” olarak tanımladı. “Vesayet, insanın kendi anlayışını, bir başkasının yönlendirmesi olmadan kullanamamasıdır.” İnsanlık tarihini şekillendiren baskı ve cehaletin çoğuna, insanın kendi toyluğu neden olmuştur. Kant, Aydınlanma’nın özünü, kendi başına rahatça, “düşünme cüreti/cesareti” olarak nitelendirir: “Sapere aude! (Kendi aklını kullanmaya cüret/cesaret et!) Aydınlanma’nın sloganı budur.” Romalı şair Horatius’un “Bilmeye cüret et.” sözü, bilme ve anlama eyleminin bir cüret ve cesaret işi olduğunu hatırlatır bize. Kant’ın “Aydınlanma Nedir?” makalesinin merkezine koyarak meşhur ettiği “bilme cesareti”, mağaradan çıkmanın ve aydınlığa doğru adım atmanın olmazsa olmaz şartıdır.
Reklam
Tanrı'da yok olmak veya Tanrı olmak...
Oğulları mezarlarında uyurken, bilme ve zenginlik tutkusuyla yoldan çıkan insanoğlunun, yığınlar ve ordular halinde kan dökmesini, devasa kasaları para, altın ve günahla doldurmasını, kapıldığı kibirle Tanrı'yı öldürmesini ve çarmıha germesini seyretti. Kendi de onlardan biriydi ve, Hakikat'i görür görmez büyük bir utanç duydu. Dünyevi bilgiyi reddedip Tanrı'ya erişmek, onu görmek istiyordu. Bu dileği kabul edildi ve göklere yükselmeye başladı. Artık ışığın içinde, Huzur Ülkesi'ndeydi. Göklere yükselirken Aydınlık gitgide artıyordu. İşte tam bu sırada yoluna Azazil çıktı ve ona, sonsuz bilgeliğin meyvesini uzatıp, Tanrı'da yok olmak ile Tanrı olmak arasında bir seçim yapmasını istedi. Yok olmak, olmaktı; ama o, Tanrı olmak istedi ve Bilgelik Meyvesi'ni tattı. Tanrı'yı değil, iyi ve kötüyü bildiğinde, böylece o kendisinden ayrıldı, özünü kaybetti.
Sayfa 109 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
ÖNSÖZ Hicaz, Nihâvend, Kürdîlihicâzkâr... Çoğumuzun duyduğu ama ne olduğunu pek anlayamadığı, bilemediği makâm isimleri bunlar... Birçoğumuz için anlaşılmaz kelimeler... Sanki klasik müziğimizin şifreleri... Oysa makamlar müziğimizin eşsiz renkleridir... Makamlar her yerdedir. Şarkılarımız gibi türkülerimizin çoğu da makâmlıdır. Meselâ hepimizin bildiği ve dinlerken de, söylerken de duygulandığı Yemen türküsü Hüseynî makâmındadır. "Ben melâmet hırkasını" diye başlayan türkü de Uşşak makâmındadır. Makamları bazı pop şarkılarında da duymak mümkün... Meselâ Özdemir Erdoğan'ın o güzel İkinci Bahar şarkısının makamı Hicaz'dır. Bu kitapta makamların hem anlamlarını hem de duygu dünyalarını sizlere açıyoruz. Müziği "eğlence" değil, bir "kendini ve özünü bilme" aracı olarak gördüğümüz İçin makamları da anlamlarıyla sizlere tanıtmak istedik. Hem zihninize hem de zevkinize hitap ederek...
Sayfa 7 - KETEBE YAYINLARI ☪ 1.BASKI - Ekim 2019Kitabı okudu
Kendi özünü bil
Nasıl güneşi ve ölüme çıplak gözle bakamıyorsak kendi mağaralarımıza, gölgemize, karanlığımıza bakmak da zordur. Yanmayı göze almayan bilemez.Ama Kahraman da bilmeye gelendir. Kendi hayatlarımızın kaptanlığını bu bilme seferinin sonunda elde ederiz.
Hayat tecrübesinin insan ruhuyla ilgili olarak içerdikleri, ancak sıradan, gündelik amaçlara hizmet eden yüzeyde bilgilerdir. Daha derinde yatan gerçekler bakımından, dünyayı tanımakla insan ruhunu tanımanın iki apayrı bilgi ve araştırma dalı olup olmadığından emin değilim. Bu iki ayrı tanıma ve bilme yetisi aynı insanda yan yana bulunabildiği halde, bunların her biri diğerinden bağımsız olarak tek başına da bulunabiliyor. Bu dünyada yaşayan sıradan bir adamın içinde bulunduğu ortamla durmadan didişmesi, ister iyi ister kötü olsunlar bazı olağanüstü insan yapılarının özünü kavramakta vazgeçilmez olan o ince, hassas seziş gücünü körletir.
Reklam
Tüm yanıtları bilmediğimizi itiraf edebilmek ve hakikatin tekelinin bizde olmadiğini fark etmek, farklı olanla temas kurabilmemize imkân tanır. Kimse hakikati tek başına mülk edinemez. Dünyayı türlü türlü bilme biçimleri vardır. Ne var ki çok savunmacıyız ve işimize gelmeyeni görmekten ve duymaktan kaçınıyoruz.
Sayfa 254
Ve böylece vicdan belli etmeden ahlak sistemi ilkeleri doğrultusunda gelişerek ruhumuzu sarıyor. Yani küçük Juliette demek istediğim, senin içini saran şu gerçekleri bilme arzusu diğerleri tarafından kötü yönlendirilebilir. Oysa ki senin bilgiye, aşka ve şehvete olan susuzluğunu en iyi şekilde içindeki tutkuları ve özünü bastırmadan yine kendin açığa çıkarabilirsin. Bunu yapabilmen için ruhunu özgür bırakman, diğerlerinin düşüncelerini ciddiye almaman gerekiyor
İçinizdeki sesi dinleyip ve aklımıza danışalım!
Vicdan kelimesi sevgili Juliette, yasak olduğunu bilerek ya da bilmeyerek bir şey yaptığımızda içimizden yükselen sestir ve aslında bunun altında basit bir tanım yatmaktadır, vicdan eğitim ve yetişme ile aşılanır. Rahat yetiştirilmeyen bir çocuk kurallara uymaz ve başaramadığı için vicdan azabı duyar, eğitiminden başka ona zarar veren hiçbir şey olmadığını düşünür ve bu gerçektir. Ve böylece vicdan belli etmeden ahlak sistemi ilkeleri doğrultusunda gelişerek ruhumuzu sarıyor. Yani küçük Juliette demek istediğim, senin içini saran şu gerçekleri bilme arzusu diğerleri tarafından kötü yönlendirilebilir. Oysa ki senin bilgiye, aşka ve şehvete olan susuzluğunu en iyi şekilde içindeki tutkuları ve özünü bastırmadan yine kendin açığa çıkarabilirsin. Bunu yapabilmen için ruhunu özgür bırakman, diğerlerinin düşüncelerini ciddiye almaman gerekiyor.
epub
Yani küçük Juliette demek istediğim, senin içini saran şu gerçekleri bilme arzusu diğerleri tarafından kötü yönlendirilebilir. Oysa ki senin bilgiye, aşka ve şehvete olan susuzluğunu en iyi şekilde içindeki tutkuları ve özünü bastırmadan yine kendin açığa çıkarabilirsin. Bunu yapabilmen için ruhunu özgür bırakman, diğerlerinin düşüncelerini ciddiye almaman gerekiyor.
113 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.