Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ozan erdoğan

ozan erdoğan
@ozzyerdogan
eski sahaf / yeni çevirmen / çiçeği burnunda yayıncı
lisans mezunu
istanbul
istanbul
123 okur puanı
Şubat 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
"Yaşam diye bilinen sendrom tedaviye olanak tanımayacak kadar dağınıktır. Tedavisi mümkün olan her tanıya karşılık kötüleşen bir başkası çıkar. İnsanların gereksinmeleri bir kısır döngü yaratır. Eksikliğin niceliği asla değişmez."
Sayfa 127 - Ayrıntı YayıneviKitabı okudu
Reklam
"Ama insanın kendini, bir kaynak ve hedeften yoksun, Newton yasasına aykırı bir kargaşa içinde, esrik bir mermi olarak hissetmesi çok daha hoş bir duyguydu."
Sayfa 74 - Ayrıntı YayıneviKitabı okudu
'Eduardo Galeno'ya Mektup' 2 Mayıs 1995 Montevideo, Uruguay Bay Galeano: SİZE YAZIYORUM ÇÜNKÜ... çünkü size yazmayı seviyorum. Çünkü Çocuklar Günü henüz sona erdi ve burada Meksika'da, gizli bir savaşın ortasında bir çocuğun gününün nasıl geçtiği hakkında konuşmam gerektiğini düşünüyorum. Size yazıyorum çünkü, bunu yapmak için bir sebebim olmasa da bende meydana gelen şeyleri, bu mektubun amacından sapma olacağı endişesi taşımadan anlatabilirim. Size yazıyorum çünkü, bana verdiğiniz kitabı kaybettim, çünkü Kaderin marifetli elleri onu bir başkasıyla değiştirmiş. Çünkü kitabınız Las Palabras Andantes'in (Yaşayan Sözler'in) bir pasajı kafamın içinde dans edip duruyor. Çünkü o pasajda; "Sözcükler söylendikleri zamanı ve yeri bulamadıkları takdirde sessiz kalabilirler mi? Ve ağız nasıl öleceğini bilir mi? - Yaşayan Sözler VII S.262
Sayfa 253 - Bakış YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Kadının toplumdaki yeri, her zaman uygarlığın bir yapısını ortaya koymaktadır. Bu bir sağlama olanağıdır, çünkü bu yapı her uygarlıkta, dış darbelere dayanıklı, kısa sürede değişmesi zor, bir uzun süre gerçeğidir."
Sayfa 62 - İmge KitabeviKitabı okudu
"Başkaları gelecek, eski insanların penceresinden sarkacak; hiç görmedikleri bir güneşin kötü, nostaljik gölgesini unutmuş olanlar şimdi uyuyor; ve hiç bir şey yapmadığım halde cüretkar davranan ben, yandan akan nehrin çamuruna bulanmış ve sırılsıklam kamışların ve gizli yorgunluğumun arasında, biten günlere özgü, imkansız sınırlara uzanan sonbaharlarda hiç keşke demeden öleceğim. Ve bütün bunların içinde, adeta çırılçıplak soyulmuş sıkıntının bir ıslığı gibi, ruhumun düşlerin ardında pusuya yattığını sezeceğim - dünyanın en büyük karanlığına yükselen, gereksiz, katıksız, derin bir çığlık."
Sayfa 206 - Can Yayınları / Türkçesi: Saadet ÖzenKitabı okudu
Reklam
"İşiniz düşer, bilmediğiniz bir semtte kalırsınız. Yemek zamanı geçmiş, karnınız acıkmıştır. "Bir aşçı dükkanı bulsam da iki lokma bir şey yesem," dersiniz. Dolaşırsınız, sağa bakarsınız, sola bakarsınız, yiyecek bir şey göremezsiniz. Dükkanların camekanları, musluklar, testereler, ip yumakları, kurşun borular, tahliye simitleri cinsinden mallarla doludur. Dünyanın manasız bir dünya olduğuna hükmedeceğiniz gelir. Üzülmeyin. Bu manasız dünyanın hiç ummadığınız bir yerinde kapısından dört bir yana nefis kebap kokuları yayılan bir kebapçı dükkanı ile karşılaşmanız imkansız değildir. İşte ben de o üç masalı balıkçı meyhanesini de öyle bir yerde buldum."
Sayfa 9 - YKYKitabı okudu
"Eskiden başkalarının şiddetli kızgınlığını, annemin babamın bana anlattıklarını dinlemekle yetiniyordum, ama artık ben de günler boyu süren bir hiddet ve öfke içinde yaşamaya başlamıştım, inancımın kaynağı bu öfkeydi."
Sayfa 143 - YKY 1. baskıKitabı okuyor
"Önce sezgisel olarak, sonra da teorinin ışığı altında, bizi gittikçe köşeye sıkıştıran, sesimizi boğmak isteyen ve bir Mayıs bin dokuz yüz yirmi dokuzda (burayı bir mayıs bin dokuzyüz yetmiş sekiz diye de okuyabilirsiniz ya da bu topraklarda devrimci önderlerin katledildiği herhangi başka bir gün), ileride daha şiddetli darbelerin öne hazırlığı olarak kurşunları üzerimize boşaltan mekanizmayı kavramaya başlamıştım. Sosyal demokrasinin sözüm ona anayasaya bağlılık ve çalışanların mevcut sistem içindeki kurtuluş umutları iddialarıyla, işçi sınıfına saldırıların sağlam kaynağı olan o kalenin inşasının tamamlanması arasındaki çelişkiyi görmüştüm."
Sayfa 144 - 1. baskı YKYKitabı okuyor
Çevirenler: Çağlar Tanyeri - Turgay Kurultay
"Pazarlar uğruna yapılan emperyalist savaşta Almanya darbe yemişti, ama artık dünya ekonomisini tehdit eden yeni tehlikenin karşısında Almanya'nın kullanılması gerekiyordu. Sosyal demokrat Philipp Scheidemann, hükümetin daha dünkü düşmanlarını , temsil ettiği Alman Hükümetinin de kendileri gibi düşündüğü konusunda ikna etti, çünkü söz konusu olan Bolşevizm'le mücadele etmekti."
Sayfa 98 - YKY baskısıKitabı okuyor
Şu anda zapt edilemez bir çılgınım. Doğru düşünmeyi nasıl öğrenebilirim?
Deli gömleğinin içinde yatarken doğan bu çılgın deli kadının beyninde çılgın bir fikir dolaşıyor. Delilik sırasında doğduğu için, bu fikir ona babalık yapan bir canavara benziyor. Ona göre ateşe karşı en uygun silah ateşti. Ve delilikle savaş ancak delilikle olurdu. O belki de sandığım kadar deli değil - belki de bana gelmeden önce benim olduğumdan daha akıllı. Fikrini o kadar mantıklıca anlatıyor ki delilikte aklını ve mantığını kaybetmek yerine - ve öbür kıyıda deliliği bulmak - gerçekte çılgınlıkta deliliğimi kaybedeceğimi - ve öbür kıyıda sağlam bir beyin bulacağımı düşündürüyor. Lara Jefferson / Şu anda zapt edilemez bir çılgınım. doğru düşünmeyi nasıl öğrenebilirim?
Sayfa 22 - Öteki Yayınevi /Türkçesi: Bengi GüngörKitabı okudu
Reklam
BEKARET TABUSU (SEVGİ PSİKOLOJİSİNE KATKILAR III) "... Bir genç kızın evliliğe bir başka erkekle ve bir başkasıyla olan cinsel ilişkilerinin anısıyla başlamaması gereği gerçekten de, tek eşliliğin özünü oluşturan kadının tek sahibi olma hakkının mantıksal bir devamından, bu hakkın kadının geçmişini de kapsayacak şekilde genişlemesinden başka bir şey değildir." "Bu açıdan kadının erotik yaşamına ilişkin görüşlerimiz dikkate alınınca ilk bakışta ön yargı gibi gelen şeyi haklı bir gerekçeye dayandırmakta zorlanmayız. Bir bakirenin uzun süre ve yoğun bir çabayla kontrol altında tutulan aşk arzusunu ilk doyuran, bunu yapmakla çevresinin ve eğitiminin etkisiyle onda yaratılan direnmelerin üstesinden gelen erkek, o bakirenin kalıcı bir ilişkiye yöneleceği erkek olacaktır; ve bu ihtimal bir daha asla başka bir erkek için söz konusu olmayacaktır. Bu deneyim, kadında üzerindeki sahipliğin devamını garanti altına alan ve onu dışarıdan gelen yeni izlenimlere ve baştan çıkarma girişimlerine direnmesine mümkün kılan bir boyunduruk altına sokar."
Sayfa 255 - Öteki Yayınevi / Psikoloji - Türkçesi: Selçuk BudakKitabı okudu
EŞKENAR OLMAYAN BİR ÜÇGEN Oturum bittikten sonra çalışma grubundaki kadınlardan biri, Pieter'in barına gelir misin sen de, diyor. İyi çalıştık, yedi kadın ve üç erkek, ikisi zararsız ve homofil üçüncüsü zararsız ve çekingen. Toplumumuzdaki kadınlar üzerine bir çalışma yapıyoruz. Üniversite, konunun sınıf mücadelesiyle ilintisini görmemek gerektiği gibi aptalca uyarılardan sonra bizi çalışma grubu olarak onayladı. Daha kimse feminizm ve sınıf mücadelesi arasındaki ilintiyi ortaya koymadı, bu işe başlamak için bizi kabul ederseniz iyi olur, zaten bizim yapmak istediğimiz de bu. Ama bu yeterli bir gerekçe olarak görülmedi ve sonunda kendi jargonlarına uygun laf salatasıyla dolu bir yazı hazırlamamız gerekti. Sonuçta bu konuda bize resmi onayı verecek beylerden çok daha fazla bilgiliydik ve artık bütün bir yıl boyunca kadınlar üzerine çalışmalarımızı sürdürebileceğiz.
Sayfa 189 - Ayrıntı Yayınları - Almancadan Çeviren: İlknur İganKitabı okudu
Tanıdık mı?
DİŞİLİK KORKUSU VE NEFRETİ Elimi uzatarak, "Merhaba, Hans. Beni hatırladın mı?" dedim. Bulaşıcı bir hastalıkmışım gibi irkilip bir adım geriledi. "Ben el sıkışmam." dedi. "Kadınlarla el sıkışman." Sebebini uzun uzun açıklamaya koyuldu, dindar bir Musevi olarak bana dokunması yasakmış. Gözlerinde zafer pırıltıları vardı. dehşetinin numara olduğunu biliyordum. benden önce yirmi kadın elini uzatarak ona doğru yürümüştü, her seferinde aynı komediyi oynamıştı. hepsinden irkilerek uzaklaşmış, sonra da Talmud ve Tevrat'tan uzun bölümleri ezberden okuyarak hepsini cezalandırmıştı. Bunları dinleyecek kadar sabrım yoktu. o nefes almadan devam ederken, kesin bir tavırla ona arkamı döndüm.* * Heilig Vuur (Kutsal Ateş) , Friedman, 1996
Sayfa 303 - Türkçesi: Mefkure BayatlıKitabı okudu
“Tüm evren Tanrı’nın evidir, ona ulaşmak için özel bir yer (örneğin Mekke) belirlemenin ne faydası var?”
Sayfa 14 - Bu alıntı Cengiz Han'ın İmam Buhari ile olan konuşmasındandır.Kitabı okudu
"Bugünlerde . . . hakların eşitliği tanınıyor - (ama sadece) sözde tanınıyor, çünkü burjuvazi, feodalizme karşı mücadelesinde ve kapitalist üretimin gelişiminde, zümrenin bütün ayrıcalıklarını, yani kişisel ayrıcalıkları kaldırmak ve bütün bireylerin yasalar önünde eşitliğini, önce özel hukuk alanında, daha sonra dereceli olarak devlet hukuku alanında uygulamak zorunda kaldı. Ancak mutluluk dürtüsü önemsiz oranlarda ideal haklara yönelmiştir. Çok büyük oranda maddi araçları elde etmeye yönelmiştir; ve kapitalist üretim, eşit haklara sahip olanların büyük çoğunluğunun sadece geçinmek için gerekli olan neyse, onu garanti almaya (burada almasına denmeli bence; Ozan Erdoğan olarak kendi düzeltmem) özen gösterir. Bu nedenle kapitalist üretim, çoğunluğun eşit,"mutluluğu gözetme hakkı"na kölelik ve serflikten biraz daha fazla saygı - eğer saygıdan söz edilebilirse- gösterir."
Sayfa 324 - Alıntı esas olarak F. Engels'in Ludwig Feuerbach kitabındandır.
45 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.