"Seferberlik dediler. Sancak-ı Şerif açıldı dediler, hadi askere dediler, biz de gittik. Padişahım çok yaşa diye bağırdık. Sonra toplar, tüfekler patladı. Boyuna yürüdük. koştuk, süründük, sindik, saldırdık, ikide bir süngüleştik. Kiminde kazanmışız, ilerliyormuşuz, kiminde gerilermişiz . . . Hepsinde de ölen tam ölüyor, kalanlarınsa kimi tam , kimi de yarımyamalak kalıyordu. Sonunda harp bitti, yenildik dediler. "
Padişahım Çok Yaşa
Millet dediğin ne ola ki Padişahım sen çok yaşa Bu vatan senin çiftliğin Padişahım sen çok yaşa Büyük balık küçük balık Kölelerin bölük bölük Bre zalim bre sülü(k) Padişahım sen çok yaşa
Reklam
Bu vatan senin çiftliğin Padişahım sen çok yaşa!
ÖZGÜR YAYINLARI,Ekim~2004Kitabı okudu
Bize bile sık sık mektep nazırı Zeki Paşa gelir ve havuz başına toplanarak, “Velinimet-i bîminnetimiz” diyerek yediğimiz, içtiğimiz ve hatta kokladığımız bile onun sayesinde olduğunu söyler ve “Padişahım çok yaşa” diye bağırtır.
- Enver şimdi nerede Doktor? Reşit Paşa bütün saflığıyla hemen cevap verdi: - Berlin'de... Sonra, birden kendi cevabıyla irkildi: - Almanlar... Almanlardan mı şüphe ediyorsunuz Padişahım? - Çok muhtemeldir Reşit Paşa... Çok muhtemeldir... - Çağırıp Alman sefir-i kebiriyle görüşseniz. - Gülerler bana Doktor, ne diyecek adam, biz yaptık mı diyecek... Sen de söyledin, isyancılar benim adımı bağırıyor, ben hangi delili göstereceğim Almanları suçlamak için? Paşa'nın aklı iyice karışmıştı. - İttihatçılar ihaneti bu raddeye götürebilirler mi Padişahım?
İkinci olarak, bu stratejinin birden değişerek aradaki antlaşmalara rağmen Osmanlıların Kıbrıs'a ansızın yönelmelerinin altında yatan sebeplerin neler olduğu önemli bir meseledir: Dönemin Osmanlı tarihçilerinin bir bölümü, seferin sebebini II. Selim'in daha şehzade iken Mısır'dan getirtmek istediği eşya, şeker, baharat, pirinç, at almak için gönderdiği adamların aradaki sulha rağmen Kıbrıs'ta yakalanmasının ve mallarına el konulmasının onda uyandırdığı nefrete bağlar ve Kıbrıs'ın alınması hususunda padişahın özel bir gayret gösterdiği tezinin öne sürer. Bazıları ise, Osmanlı stratejisini bir ölçüde açığa vuran başka hususlar üzerinde durarak, adanın coğrafi bakımdan Suriye kıyılarına ve Anadolu kıyılarına doğrudan bağlı olduğunu vurgular. Üstelik Mısır'a yönelen gemiler buranın yakınından geçer ve fakat çoğu saldırıya uğrar ve yağmalanır. Osmanlı tarafı bunun sebebini sorduğunda da bunu kendilerinin değil, Messina ve Malta'dan gelen korsan gemilerinin yaptıklarını iddia ederler. Burada açık şekilde stratejik sebeplere temel olabilecek argümanlar ileri sürüldüğü hemen fark edilebilir. Bunun ardından dini gerekçelere yer verildiği de dikkat çeker: Kıbrıs, Hz. Ömer zamanında Müslümanların ayağının değdiği yerdir, üstelik burada bulunan Ömer Camii'nin domuz mezbahanesi yapıldığı şüyu bulmuştur. Böylece seferin meşru zemini aşısından dini bir hassasiyetin bulunduğu tezini daha sonraki tarihçiler de tekrarlarlar. Ayrıca, Osmanlı devlet adamlarında Lala Mustafa Paşa'nın Kıbrıs'ı almayı çok önceden planlamış olduğu yolunda iddialara da yer verirler.
Sayfa 304Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 571 ile 580 arasındakiler gösteriliyor.