Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu memlekette insan olmak zor zanaat, Hem namuslu olacaksın, hem geçineceksin hey hat, Güler misin ağlar mısın aagari ücretlinin haline, Açıyorum yaşamadan geçen önrüme, Ben de isterim soframdan eksilmesin, Peynir, sucuk, bal, tereyağı bencileyin, Alnıma vasıfsız işçi damgası vurulmuş, Vatan severmişim, helal süt emmişim, Karıncayı incitmemişim, Yetiminin hakkına göz dikmemişim, Padişahım çok yaşa demişim, Gel gör halimi pir sultan Bu can taşınmaz oldu bir ilmekle yanına geleceğim.
Salve Sezar! Domine salvum fac regem! Buyruk kağanındır! Long live the king! Nahnü nahtarim ya emîrü'l mü'minîn! Padişahım çok yaşa! Heil Hitler! Ja, mein führer! Paşa hazretleri nasıl emrederlerse! Cumhurbaşkanımızın tensibiyle yüküm şimşir kaşıktır! Uygun adım! Marş marş!
Pierre Rivière

Pierre Rivière

@ilcavaliereinesistente
·
14 Ocak 02:36
Reklam
Sultana; "Padişahım çok yaşa!" diye sesli duâlar edilir, fakat aynı zamanda gurura kapılmaması için de; "Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var!" diye fanilik ve kulluk şuuru hatırlatılırdı.
Sayfa 32 - Yüzakı YayınlarıKitabı okuyor
AZGIN İSTİBDAT DEVRİ -
Akşamları bütün ordu ve askeri mektepler üç defa "Padişahım çok yaşa!" diye haykıracak, eğer can ve gönülden bağırmıyor diye jurnal edilirseniz başınıza bir bela gelir.
Sayfa 47 - Kronik KitapKitabı okuyor
Günde kaç defa "Padişahım çok yaşa!" diye bar­bar bağırdığımız devrin Padişahı Sultan Abdülhamid II. gö­zümüzden yavaş yavaş düşüyordu. Tıbbiye’deki genç ve aydın hürriyet taraftarlarının sürgünlere gönderilip ocaklarına incir dikildiğini duydukça âdeta feveran ediyorduk. Bir gün bizim de başımıza böyle bir şey gelebilirdi. Devlet idaresinin iyi iş­lemediğini, suistimallerin alıp yürüdüğünü, memurların ve subayların maaşlarını alamadıklarını, buna mukabil saraya mensup sırmalı hafiyelerle tevabilerine maaşlarından başka keseler dolusu altın verildiğini haber aldıkça, Sultan Hamid’e esasen pek de kuvvetli olmayan güvenimiz büsbütün sarsılı­yordu.
Sayfa 32 - İnkılap ve Aka kitabevleri
Padişahım çok yaşa! Yaşasın Kanun-u Esasi! ..
Reklam
“Yenildik dediler.” diye tekrarladı. Hüzün sesini yumuşatmıştı. Gülümsedi. “Paydos der gibi.” Yine gülümsedi. “Hani bayram yerinde salıncakçı; yandııı der ya… tıpkı onun gibi; harp bitti dediler. Bir de baktık ki bizde ne kol kalmış, ne kanat. Hafız’ın oğlu Demirci Salih, Çolak Salih olup çıkmış. Sen olsan nişlersin? de bakalım Ali Emmi? Surat da kalmamış. Anamın halini bir gör. ”Padişahım çok yaşa!”. Ama böyle bağırma istiyor insan. Padişahım, madişahım ne olursa olsun bir şey için, biri için “Çok Yaşa!” diye bağırmalı insan.. Pek hoş oluyor yani… Kol bacak gitse de..
Sayfa 41 - İletişim YayınlarıKitabı okuyor
DÖRDÜNCÜ SULTAN MURAD
-Padişahım çok yaşa! -Sultan Murad, devletinle bin yaşa!
Sayfa 187 - Ötüken
« – Şeriat isteriz. Gavurluk istemeyiz! Mektepli zabit istemeyiz! Padişahım çok yaşa! ..»
Reklam
"Yedi yıl. Yani, seksen dön ay. Ya­ni, üç yüz otuz altı hafta. Yani, padişah, üç yüz otuz altı defa se­lamlığa çıkacak. Askerler üç yüz otuz altı defa (Padişahım çok yaşa!) diye bağıracaklar." Üç yüz otuz altı haftanın kaç gün tut­ tuğunu zorlukla hesapıadı. Iki bin beş yüz sayısını bulunca umutsuzluğu korkuya döndü. Bu kadar günün ancak iki üç sa­atinde bu avluya çıkabilecekti. Geri kalan yirmişer saat, hep o kOğuşta, o marsık kokulu, Rumca sesler çınlayan maltada. Çeşit­li ahlaksızlıkların, çekişmelerin, belki de adam öldürme tasarıla­rının içinde geçecekti. Hiçbir faydalı iş görmeden, okuyamadan,yazamadan, resim yapamadan . . . Daha beteri, Mustafa Kemal Pa­şa'ya sövdüklerini duymazdan gelmeye çabalayarak. . . Elini çe­nesine götürdü. Şu anda, yalnız kalmaktan başka hiçbir şey iste­miyordu. Bu isteğinde yanılıp yanılmadığını araştırdı. Yalnızlık istiyordu ama, dönemeçleri, zaman zaman Bekirağa bölüğünde­ ki gibi, bir başka çeşit yılgınlığa çıkan yalnızlığı değil! .. Güven verici, dinlendirici yalnızlık... "Içindeki karanlık mağarada, umutSUZlUğun, aç bir ayı gibi homurdanarak uyandığını, sana duyurmayan bir yalnızlık.»
Kamil BeyKitabı okudu
Sonunda korunaklı bir yere çekilip asker kapıyı kırıp içeri girmelerini emrini verdiler; İçeride bir sürü beyaz papağan vardı, açlıktan çıldırmış durumda oradan oraya konuyor ve kendilerine öğretilen “Padişahım çok yaşa “diye bağırıyorlardı.
Memlekette iki ses var: Padişahım çok yaşa! Kahrolsun Abdülhamit!
Sayfa 91 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Sultan dördüncü Murad Han'ın;
Osmanlı'yı büyük bir inkıraz uçurumdan kurtardığı muhakkaktır. Yine en büyük hizmetinden biri de; *Irak'ın fethi ile Osmanlı-İran hududunu hâlâ devam eden kati şekliyle tesbit etmiş olması gösterilebilir.***
Sayfa 492 - Padişahım çok yaşa
785 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.