ABD'de "Padişahım Çok Yaşa!" Nidaları
Gazetenin 15 Ekim 1893'te birlikte çıkan 4, 5 ve 6. sayılarının giriş sayfasında "Cülûs-i Hümâyûn" ismiyle bir yazı yer alır. Burada Sultan İkinci Abdülhamid Han'ın tahta çıkışının (31 Ağustos 1876) sene-i devriyesinde, Şikago'da yapılan tören hakkında ayrıntılı bilgiler verilir.
Abdülhamid'in Ermeni Politikası
Vambery’e göre; Padişahın, yapılanlardan pişmanlık ve ıstırap duyduğu zamanlar olmuştur. Fakat alınan tedbirlerin lüzumu üzerinde en küçük bir şüphe ve tereddüt göstermemiştir. Ermenistan mes’elesinin halli için yegâne çarenin “Ermenileri ortadan kaldırmak” olduğuna iyice kanaat getirmişti. Bu söz padişahın yeni kâtibi izzet Bey (Arap İzzet Paşa) tarafından sarfedilmiştir. İzzet Bey, Şamlı bir Süryani olup Saraya, Şeyh Abdül-Hüda vasıtasıyla yerleştirilmişti. Büyük arazi sahibi zengin bir Arabın oğluydu. Lazarist rahipleri arasında yetişmişti. Bu itibarla mutaassıp müslümanların, cahili bulundukları geniş bir görüşe ve anlayışa sahipti. Fakat, bu Avrupa’lı tahsil ve terbiye cilâsının altında Fırattan, Akdenize kadar uzanan bölgenin bütün ticaretini ellerinde bulunduran Ermeni tüccar ve sarraflarına karşı tam bir Arap kini yatıyordu. Diğer saray erkânından daha zeki olan İzzet Bey, Abdülhamid’in Panislâm ve Alman ittifakı politikasının çok hararetli bir taraftarıydı. Alman ittifakı, bir tarafın siyasî, diğer tarafın da İktisadî menfaatlerini birbirine bağlayacak bir yol idi. Padişahın Ermenistan mevzuundaki muhafazakârlığı büyük çapta İzzet Beyin her gün biraz daha artan nüfuzuna atfedilebilir. İzzet Beyin politikasına muhalafet edenlerin hepsi de bir kaç gün içinde tasfiye edildi. O zamana kadar çok lüzumlu bir şahsiyet olan ve Ermeni tedibine nâfile yere karşı bulunan Küçük Sait Paşa bile bu tasfiyeden kurtulamadı.
Reklam
Polis suçüstü yakalamak için sürekli olarak onları gözetlemekteydi. He­nüz bu işlere yeni başlamış kişiler olarak, bilgiden çok şevke sahip oldukları için, yakalanmaları hiç de güç olmadı. Bir ajan provokatör cemiyetin içine sızmayı başarmıştı. Bu kişi tarafından saptanan yeni bir üyenin kabul töreni için tüm üyelerin bir araya geldiği bir günde,
Lale! Ne "efsunkar" bir çiçekti o! Onsuz mutluluk yarım, onsuz insan boş, onsuz hayat anlamsız! Lale, bir eşsiz hükümdardır o gönül dünyasına... Bütün sohbetler onun üstüne kuruluyordu; "Ali Efendi, bahçesinde bir lale türetmiş; gören bayılıyormuş..." Halka da bulaşmıştı bu lale salgını! Lale "modası"
1854 yılında, Kızıldeniz ile Akdeniz'i birbirine bağlayan Süveyş Kanalı projesi, Mısır Hıdivi Sait Paşa tarafından, dönemin padişahı Sultan Abdülmecit'e sunulur. Kanalın mühendisi Ferdinand de Lesseps’le yapılan anlaşmanın bir maddesinde, kanalın Akdeniz’e açılan sahillerinde bulunan “Port Said” liman kentine, fener olarak oldukça büyük bir heykel
Damat Ferid Paşa ve Paris Barış Konferansı
Paris “Barış Konferansı’nda Türk Delegasyonu (Onlar Konseyi) Henüz bir barış antlaşması taslağı formüle edilmemiş olmasına rağmen, 17 Haziran 1919 tarihinde bir Türk delegasyonunun Onlar Konseyi’ne katılmasına izin verildi. Delegasyonun başında, 4 Mart tarihinde sadrazamlığa getirilen ve padişahın eniştesi olan Damat Ferit Paşa
Reklam
1.000 öğeden 571 ile 580 arasındakiler gösteriliyor.