Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Beden eğitimi fenaydı, voleybolsa en fenası. Beth topa bir türlü düzgün vuramıyordu. Ya topa sertçe şaplak atıyor ya da rasgele sektiriyordu. Bir keresinde parmağını o kadar kötü incitti ki hemen şişiverdi. Kızların çoğu kahkahalarla bağrışarak oynuyor ama Beth aynısını hiç beceremiyordu. ... Haksızlıktı bu. Sportmenlik Beth'i hiç
"- Harbediyoruz: pazar ve mal nizamının bekası için. Kömür, lastik ve kereste, ve kendi degerinden fazla yaratan iş kuvveti satılmalıdır Patiska, benzin bugday, patates, domuz eti ve taze gümrah bir sesin içindeki cennet satılmalıdır. Güneşli bahçesi ve resimli kitapları çocuklugun ve ihtiyarlıgın emniyeti satılmalıdır. Şan, şeref ve saadet, ve kuru kahve topyekun pazar malı olup tartılıp, ölçülüp, biçilip satılmalıdır. Harbediyoruz: harbi bitirdigimiz zaman aç, işsiz ve sakat - harp madalyasıyla fakat - köprü altlannda yatılmalıdır ..."
Reklam
Bunlardan kurtulmak mümkün mü, sen hayatı ne sanıyorsun? Ben hayatı benim sanıyorum. Bana ait sanıyorum. Başkalarına ait bir hayatı yaşayamaz zaten insan, yaşıyorsa kendisinindir, istediği gibi değilse bile. Şartları kendisi belirlemiyor diye başkasının olmaz hayat. Başkası denen insanın, insanların hayatları var zaten, hayatları varken bir
İyi bir akşamdı, televizyon açmadık, radyo dinledik ve patates arkadaşımla sohbet ettik. Ona kumral kızdan bahsettim
Sayfa 74 - okur kitaplığı
"Babam ve annem iyi bir çar ve çariçe değillermiş. Babam özel patates bahçesi ile uğraşacağına, çevresindeki dalkavuklara güveneceğine halkın arasına girmeliydi. Biz, fransız usulü kaz dolmasını, havyarı beğenmezken küçücük kızlar ekmek ve peynir parası için ellerini yaralıyorlar."
gördüm kuşağımın en iyi beyinlerinin çılgınlıkla yıkıldığını, histerik çıplaklıkla açlıktan geberdiğini, zenci sokakların şafağında gördüm onları bozuk kafalarıyla mal ararken, gecenin makinesinde yıldızlı dinamo ile eski cennetsel bağ için yanıp tutuşan melek kafalı hipsterler, yoksulluk ve paçavralar ve sahte gözlerle şehirlerin üstünde
Reklam
Bir zamanlar açelyanın olduğu yerde şimdi neden patates var? Bu sevgisizliğin sebebi ne? Çiçek bahçesi yerine sebze bahçesi olarak daha işlevsel olduğu, toprağa nasıl açıklanabilirdi ki? Tıpkı okul yerine fabrika olarak kullanılan binalara, insan yerine silah görevi gören erkek çocuklarına bunların açıklanamayacağı gibi...
Sayfa 15 - Bilge Kültür Sanat
Patatesi de yıkayıp kaş göz burun ağız çizdim üzerine. Boş bir su şişesine alıp masada karşıma diktim kaş gözlü patates arkadaşımı da üstüne koydum. İyi bir akşamdı tv açmadık patates arkadaşımla sohbet ettik. Arada beni yemediğin için teşekkür ederim dedi. Sorun değil canım dedim Yalnızsın neyini yiyeyim senin
Sofrayı toplayıp bulaşığı yıkadım, patates arkadaşımı çöpe attım, böyle de bir adamdım işte
Sayfa 73
İyi bir akşamdı, televizyon açmadık, radyo dinledik ve patates arkadaşımla sohbet ettik. Arada beni yemediğin için teşekkür ederim de dedi tabi. Sorun değil canım. Yalnızsın, neyini yiyeyim senin. Güldüm sonra tüm bu olanlara. Belki hayat da aynı sebepten kıyamıyordur bana. Buna daha fazla gülmeliydim. Anlamsız geldi. Sofrayı toplayıp bulaşığı yıkadım, patates arkadaşımı çöpe attım, böyle de bir adamdım işte,
Reklam
Cevap basit; fakirlik. Yoksa ekonomik sıkıntı diyerek işi başka bir boyuta mı atalım. Yapmayalım, sebep fakirlik, yoksulluk, bunun adı bu. İnsan ne veya kim olursa olsun, fakirlik denen serseri, ‘daha saygınlığın’ önündeki en büyük engel. Para dik yürümeyi sağlayan bir bastondur. Bunun Harun'la alakası fevkalade derin. Mesela patates. Ama o sonra. Yine de nedeni belirsiz, Harun bunu da düşünmüyor. Bir zamanlar aklından atamadığı bu gerçeği şimdi gündeminin dışına iten ise, kendi hayatının mülkiyetini eline geçirdiğine dair içinde uyanan minik hissiyat. Sinek küçüktür ama mide bulandırır, inanç ve umut yumruk büyüklüğündeki et parçasında yaşar ama dünyayı değiştirir. Dünyayı mı değiştireceksin Harun, bu mu niyetin? Sorsalar şaşırarak bakar Harun suratlarına. Dünya da ne? Dünyam olmasın kastettiğiniz şey. Ki o da eğilmeyecek kadar kuru artık.
Sayfa 103 - okur kitaplığı
kumral kız hakkında pek bir şey bilmiyorum, dedim, neden diye sormadı patates arkadaşım, ben de, öyle işte, sadece iş gereği izliyorum onu, nereye gitti, ne yaptı filan gibi bir cevap vermedim. Arada beni yemediğin için teşekkür ederim de dedi tabi. Sorun değil canım. Yalnızsın, neyini yiyeyim seni
Sayfa 73 - okur kitaplığı
Ucuz diye diye patateste nazara geldi.Ara şimdi o günleri Harun efendi
Harun hayatı boyunca patates yemeğin­ den nefret etti. Hikayesi basitti, patates ucuzdur, babası pek varlıklı değildir, ay sonlarına doğru evde istisnasız patates pişmeye başlar.
Bizim "Indian Buttonholes" diye bildiğimiz çiçeklere İngiltere'de Fransız kadifeçiçeği dendiğini öğrendiğimizde çok şaşırmıştık. Galiba bunun nedeni Fransızların bu çiçekleri büyük bir tutkuyla sevmesiydi, Bay Noël'den anlamıştık bunu. Bahçesindeki her tarhın çevresini bunlardan minyatür bir çitle çevirirdi, geniş tarhlardaki sıraların aralarına da kadifeçiçeği sıraları yapardı. Kokuları pek güzel değil, niye bu kadar çok dikiyorsunuz diye sorduğumuzda Bay Noël şöyle demişti: "Kadifeçiçeği her şeye iyi gelir." Bay Noël karısının hasta olan herkese zorla içirmeye çalıştığı iğrenç çaylar yaptığı birçok bitki yetiştiriyordu, bundan yola çıkarak kadifeçiçeği, insan bedeninin açık olduğu her tür kötü şeye iyi geliyor herhalde diye düşünmüştük. Aslında Bay Noël bitkilerinin sağlığını düşünüyordu. Bu çiçeğin hem kokusu hem de köklerinde biriken dışkılar, ister çiçek ister sebze bahçesi ister sera olsun her yer için paha biçilmezdir. Daha sonra İngiltere'deki kırevi bahçelerinde de çit niyetine bolca ekildiklerini gördük. İplikkurtlarının yanı sıra beyaz sinekleri de öldürdükleri bilgisine sahip olan İngiliz kır ahalisinin Bay Noël'den geri kalır yanları yokmuş meğer. Bu arada patates ve domatesler de fena halde ihtiyaç duyar kadifeçiçeğine. Meksika kadifeçiçeği (Tagetes minuta), Fransız (Tagetes patula) veya Afrika kadifeçiçeğinden (Tagetes erecta) daha da kudretlidir. Tabii bir de tarım tanrıçası kültünde bu çiçeğin kutsal olduğu kadim Meksika'daki bilge kocakarıları da unutmayalım.
Sayfa 25 - Alef YayıneviKitabı okudu
"Bahçen olsaydı," dedi Mary, "ne ekerdin?" "Lahana, patates, bi' de soğan." "Ama bir çiçek bahçesi yapmak isteseydin," diye ısrar etti Mary, "ne ekerdin?" "Soğanlı bitkiler ve güzel kokan şeyler... ama özellikle gül." Mary'nin yüzü aydınlandı. "Gülleri sever misin?"
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.