Müftü Emin el-Hüseynî'nin bu sözleri üzerine, Mustafa Sabri Efendi şunları söyledi:
"Derdin büyüğü zaten burada... Bizim milletimiz dışıyla düşmana teslim olmamış, fakat ruhuyla, fikriyle, kalbiyle Garb'a esir olmuş... Esaretlerin en büyüğü, fikrî, ruhî esarettir... Düşmanınızın, ilmini, sanatını, harp usulünü, taktiğini alırsınız da onun gibi olmazsınız. Bizdeki felâket buradan başladı. İman birliğimizi kaybettik. O gidince: Türk, Türküm; Arap, Arabım, dedi. Yarın belki: Kürt, Kürdüm; Çerkes, Çerkesim; Arnavut, Arnavudum, diyecek. İslâm birliği bu yüzden perişan olacak... Osmanlı, bunların hepsine Osmanlı demiş. Yani İslâm bayrağı olan o bayrağın altında bulunan vatandaşlar, kardeştir demiş..."
Müftü Efendi:
Efendim, dedi, biz evimizde, sofra dualarımızda filân, "Allahım, manevî babamız olan, Peygamber vekili Halifemizi koru" diye dua ederdik. Halifenin gitmesi, Müslüman dünyasını başsız bırakmıştır... Her zaman bunu söylüyorum: Birinci Cihan Harbi, Osmanlı Devleti'ni yıkmak, müslümanları başsız bırakmak için, düşmanların elbirliğiyle çıkarmış olduğu bir harptir.