Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Suriye de açlığı gördük. Atılmış portakal kabukları üstüne üşüşen şiş karınlı çocuklar, ekmek artığı kemiren iskelet kadınlar, ilk defa burada bize cephe gerisinin ıstırabını haber verdi.
Sayfa 93
Tespit Çok İyi
Bahar, bahar! Martla nisan arasında, sular şarıl şarıl akar! Filizler fışkırır, tenler güzelleşir ve yapraklar hem uzar hem de büyür! Bahar köpekleri kıştan kalma izleri sürer bahar geldiğinde, doğa hareketlenir, kuşlar türküler tutturur, hey-ding-a-ding ding, cik cik cik, guguk guguk! Ve saire, ve saire. Tunç Çağıyla 1850 arasındaki bütün ozanlar böyle şiirler yazdı. Ama şimdi, kalorifer çağında, şeftalilerin teneke kutularda saklandığı çağda, şair denen bir yazarın, hala aynı teraneyi tutturması ne saçma! Çünkü, bugünlerde, ortalama uygar kişi için bahar olmuş, kış olmuş ya da yılın her hangi bir mevsimi olmuş, ne fark eder? Londra gibi bir kentte, ısı değişikliğini saymazsak mevsimin getirdiği en çarpıcı değişiklik, kaldırımlarda gördüğünüz şeylerdedir. Kış sonlarında genellikle lahana yaprakları görülür. Temmuzda kiraz çekirdekleri üzerinde yürürsünüz, kasımda kullanılmış maytap telleri üzerinde. Noel'e doğru portakal kabukları kalınlaşır. Ortaçağ'da durum farklıydı. Penceresiz bir kulübede, sadece tuzlu balık ve küflü ekmek yiyerek aylarca kokuştuktan sonra bahar, taze et ve taptaze sebze demekti ve baharı anlatan şiir yazmanın mantıklı bir yönü vardı.
Sayfa 267 - Can Yayınları 8. Basım: Ocak 2015Kitabı okudu
Reklam
Sırtımı bir kalorifer peteğine yaslayıp, karşımdaki ısıtıcının tellerine portakal, mandalina kabukları asmış, belki o eski rayihalardan bir rayiha uğrayıverir hâneme diye mânâlandıramadığım bir bekleyişten sesleniyorum…
Vita tenekesinin içine ekilmiş çiçekleri gördün mü bilirdin... O evde hayat var... Elbette acılar, hüzünler incinmişlikler de bu hayata dairdi... Ama sobanın üzerinde kızaran bir dilim ekmek, portakal kabukları, pencere kenarında, yağ tenekelerinden mütevellit saksılar, akşam yemeğinde aynı tencereden yemek yiyen insanlar varsa... Gerisinin önemi yoktu... Çünkü bacası tüten soba, huzur demekti... Allah soframızdan ekmeğimizi, yanıbaşımızdan sevdiklerimizi, evimizden huzuru, bereketi eksik etmesin...
Bilimkurgu da bile fakir gene fakir
Zengin evlerden pirzola kemikleri çıkardı, fakir evlerden marul yaprakları ve portakal kabukları
Sayfa 170Kitabı okudu
Ortaçağ Giysi Modası (15. YY)
Giysilerde lüks meselesinin en ilginç yönlerinden biri, bağlamla ilgilidir. Nitekim değerli elbiselerin kimin için giyildiğini, kimlerin onları giyebi­leceğini ve hangi estetik kuralı temel aldıklarını bilmek önem taşır. Ana gösteriş mekanı tabii ki, aidiyet sembolleriyle dolu olan bütün şahsiyetlerin hareket ettiği salıneyi oluşturan saraydır;
Reklam
Şimendiferle Lübnan sınırlarına girdiğimiz zaman, yeşil koruların ve zengin villaların mes'ut görünüşü altında, Suriye açlığını gördük. Atılmış portakal kabukları üstüne üşüşen şiş karınlı çocuklar, ekmeği kemiren iskelet kandınlar, ilk defa burada bize cephe gerisinin ıstırabını haber verdi.
Çamurlu ve balgamlı kaldırımlardan, portakal, elma kabukları, üzüm salkımları topluyor ve bunları yiyorlardı. Dişleriyle yeşil erik çekirdeklerini kırıyorlar, içlerini yiyorlardı. Fasulye tanesi büyüklüğündeki ekmek kırıntılarını, kimsenin elma koçanı demeyeceği kadar kararmış ve pis elma koçanlarını topluyorlar, bu iki adam onları ağızlarına atıyorlar ve çiğneyip mideye indiriyorlardı. Ve bu Tanrının 1902 yılının 20 Ağustostosunda, saat akşamın altısıyla yedisi arasında dünyanın görüp görebileceği en büyük, en zengin ve en kuvvetli imparatorluğun göbeğinde oluyordu.
380 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.