Kadınlar da aynen erkekler gibi Allah'ın emir yasaklarını bilmek ve emirlerini yapıp yasaklarından kaçınmakla mükelleftir. Bunun için de Allah'ın ve Resûlullah'ın emirlerini ve yasaklarını öğrenmesi gerekir ve kadın buna mecburdur. Allah buyuruyor k i: «Ey iman edenler kendinizi ve âilenizi cehennem ateşinden koruyunuz.» (Tahrim sûresi, 6) Bu âyetin tefsiriyle ilgili olarak Hz. Ali şunları söylüyor: «Âile ve çocuklarınızı terbiye edin ve onlara ilim öğretin.» Âilede çocukların en büyük mürebbisi (terbiyecisi) kadındır. Çocuğun gelişme çağında ona en güzel terbiyenin verilebilmesi için kadının gerek bilgi ve gerekse pratik yönden terbiye ve ahlâk bilgisine vakıf olması şarttır. Resûlullah buna binaen kadınların okuma ve yazma öğrenmelerini teşvik ve emir ederdi.
"İnternetin icadı ve sosyal medyadan ötürü, tarihte bir ilk yaşandı: Aptallık aktive oldu. Günümüze dek cahil, budala ve nobran kimseler 'Büyüklerimiz bilir, kitapta yazıyormuş, haberlerde izledim...' derlerdi. Şimdi, dijital çağda sosyal medya marifetiyle aptallar yayın yapmaktalar. Hayatlarını mesuliyet bilinciyle ve değersizlik duygularını pratik biçimde bastırmaya eğilimli oldukları için de parlak(!) fikirlerini uluorta söylüyor, yayıyorlar. Birbirlerini bulup gruplaşıyor, kümeleniyor, çoğalıyorlar. Cahil cesaretiyle başlayan süreç, yobaz özgüveniyle taçlanıyor. Sayılarının çokluğu, denyoların haklılık duygusunu pekiştiriyor. Aktif aptallık böylece dominant hale geliyor. Bir zırva, milyonlarca insan tarafından benimsenip tekrarlanınca, onun iyi, doğru ve güzel olduğu kesinlik(!) kazanıyor. Youtube'da 12 milyon kez tıklanmış bir Mozart senfonisinin altındaki 79 bin 'dislike', aptallığın gür çığlığının kayıtlı yankısı. Fârabi, Leonardo, İbn Rüşd, Darwin, Beethowen, Freud, Hawking... cehennemlik veyahut çöp ha?! Çünkü sen Twitter kullanıyorsun artık! Dehaya, hünere, esere saygı göstermene gerek kalmadı!?"
Alfa Kitap
Reklam
Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi bilir iklimini, hem çok okuyan hem de çok gezen şeklinde çözdüm, epey bir zaman önce. Okumak işin teoriğiyse gezmekte pratiği idi çünkü. Meteori olmadan pratik pratik olmadan da teori bir işe yaramazdı. O halde, ikisini birbirinden hiç ayırmadan hayat boyu sürdürmek gerekirdi.
Bizi cezbeden şey­lerle doğal olarak pratik bir ilişki kurmak isteriz, demişti bir keresinde, yani en çok da hastalar ve deliler ve yaşlılar ve ölüler­le, çünkü teorik bilgi bize yetmez, ama uzun süre teorik ilişkiye bağımlıyızdır, tıpkı müzikte olduğu gibi uzun süre teorik ilişki­ye bağımlıyızdır, dedi diye düşündüm. Onu çeken, insanların mutsuzlukları içindeki halleriydi, insanların kendileri değildi, mutsuzluklarıydı ve insanın olduğu her yerde buna rastlıyordu...
Mustafa Kemal asla hayallere kapılmadı. Evet, alkışlanmayı seviyordu. Kamuoyunun önünde gösterişle geçit yapmaktan, hayranlık odağı olmaktan, halkın kahramanı haline gelmekten çok hoşlanıyordu. Egemen ve buyurucu olmakta kararlıydı; ancak, gene de muhakemelerinde soğukkanlı, pratik, sağlamdı. Gerçeklerin farkındaydı.
"Olduğunuz kişiyi değiştirmenin en pratik yolu, yaptığınız şeyi değiştirmektir."
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.