"Bir manzara resmiyse içinden gezip dolaşmak, bir kadın resmiyse sırtını okşamak isteğini uyandıran tabloları severim. "
"Bununla beraber doğanın yansılamasının durması gerektiği bir nokta vardır."
YouTube kitap kanalımda Marcel Proust'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
youtube.com/watch?v=n5e0iz7...
Bu incelemeyi Marcel Proust ismini daha önce hiç duymamış olanlar ya da kitaplarını okumak isteyip de okumaya çekinenler için yazıyorum.
Ölmeden önce değeri bilinen sanatçılardan.
Porselen sanatçısı olarak sanata atılan Renoir sanayi devriminin gelmesi ve el yapımı porselenin değer kaybetmesi ile resim çizmeye geçer. Resme ek olarak heykelle de uğraşmıştır.
Bu seti sevmemin en büyük etkisi sadece tabloları veya ressamın hayatını değil o dönem yaşadıkları yer hakkında kültürel bilgi de ediniyor oluşumuz. 'morg sergisi' olayını ilk kez bu kitapta duydum örneğin..
YouTube kitap kanalımda Marcel Proust'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
youtube.com/watch?v=n5e0iz7...
Dreyfus yanlısı, Dreyfus karşıtı, Yahudi yanlısı, Yahudi karşıtı, 15 Temmuz yanlısı, 15 Temmuz karşıtı, bilgi yanlısı, bilgi karşıtı...
Bir ülkeye ait film doğal olarak oranın tarihini ve kimliğini yansıtsa da sinemanın evrensel bir dili var.
BBC Kültür, dünya sinemasının gelmiş geçmiş en iyi filmlerini belirlemek için 43 ülkeden 209 film eleştirmeninin görüşlerine başvurdu. İşte ilk 100'e giren filmler. Ankete katılan film eleştirmenlerinin her birinden, İngilizce filmler
-- Hiçbir zaman! Hiçbir büyük ressam tabiatı taklit etmemiştir. Paletini alır gider. Bir manzara karşısında kötü ressam o manzaranın ta kendisini yapar; iyi ressam kafasındakini, yüreğindekini ...
Ama bu ressam, tabiatı sevmez, hatta tabiatı sevdirmez, demek değildir. Bonnard'ın galerisinden çıktığınız zaman sokaktaki ağaçları öpeceğiniz gelir.
İntihara karar vermiş bir genç yolunun üstünde tesadüf ettiği bir resim sergisine girer. Bu Renoir'in sergisi imiş. Gördüğü tabloda bir gök, bir su, bir kadın varmış. Sergiden çıkınca, "Dünya ne güzelmiş! Az daha ... " demiş. Bedri Rahmi sustu. Sonra davudi sesi ile tablolarından kovduğu şiirini okudu:
Karadutum çatal karam, çingenem
Nar tanem nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın, ağulum
Günahımsın, vebalimsin
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan ...
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum.
İş var şu Bedri' de. Vedalaşırken.
- Buradan çıktıktan sonra sende bir mor, bir yeşil, bir kırmızı hatırası bırakabildimse işte bütün mükafatım! dedi.
Sokakta bir yeşil, bir kırmızı, bir sarı cümbüşü içinde yürüdüm. Gece rüyalarıma yeşiller, morlar girdi. Krepi yeşil, mor, kırmızı oyalı bir çocukluk sevgilisi rüyamda elimi tuttu.
Sayfa 1353 - Sait Faik Abasıyanık Bütün Eserleri, YKY Yapı Kredi Yayınları, Yedigün, (4), 10 Nisan 1948Kitabı okudu
dikiş iğnesi gibi bir hasret kalacaktır
toplu iğne gibi bir aşk
çengelliiğne gibi bir aldatılma hissi
en yakın meyhanede içtiğin bir duble votka bir duble daha, bir duble daha, bir duble de benden
unutmak istediğin kararlı bir yalvarmadır dua değildir, tanrı yoktur ve adil de sayılmazsın
göçük altından çıkmaya çalışan yaralı bir gergedansın
bilmem kaç günlük sakalın ve pis pardesünle burnunu sildiğin rengi atmış kaşkolunla cildi parçalanmış bir beckett kitabıyla
bu kenti, çeten sokak köpekleriyle daha kaç kez dolaşabilirsin kaç kez kavga edebilirsin daha sokaklar laf atacaklar, sataşacak sana her orospu
kaçıp gitmeyi düşlediğin o sahil kasabası dün yandı
telefon açıp her şeyi ama her şeyi itiraf etmeyi, onu sevdiğini söylemeyi düşündüğün insan dün öldürüldü
evdeki kedin camdan düştü
felç indi annene
babansa başka biriyle yaşıyor artık
konağa dönmek de imkânsız
imkânsız sözcüğünün içinde esen bir rüzgar var
parasızlık ve sefalet iki ejder gibi karşında amerika'ya gidemeyeceksin, komünist olamayacaksın
bir renoir tablosu satın alamayacaksın asla kâğıt oyunlarında hile yapmayı da beceremeyeceksin,
senin ruhunu dev bir tümör gibi taşıyor içinde evren
kentten 'son çıkış' levhası altında durup bir an
iki şimşek arasına gerdiğin telde yürü sen ey
cam militan!