Bilimkurgu kitaplarını, barındırdığı felsefe için severim genellikle. Heinlein’ın eserlerini ortaya çıkardığı döneme, Clarke ve Asimov ile birlikte, “altın çağ” denmesini ise hiç bu denli anlamlı bulmamıştım. Bu kitap gerçekten muhteşem!
“İnsan” nedir acaba? Bu kalıbın içinde yaşarken ne kadar anlamaya çalışıyoruz acaba? İhtiyaç duymuyoruz belki de doğuştan “Dünya vatandaşı” olduğumuzdan. İnsan, insanın zaafları, kültür ve onun insana yaptıkları, “doğuştan” sandığımız ama yalnızca bir öğrenme süreci olan kimi davranışlar… ince ince anlatılmış kitap boyunca. İnsanın özü her şeye muktedir aslında, toplumsal sistemler de insan davranışından bağımsız olarak anlaşılamaz ve toplumsal yaşantıda karşımıza çıkan olumsuz şeyler de asla tesadüf değil.
Ben gerçekten çok etkilendim. Bu derin felsefenin yanında eserin dili de gerçekten eğlenceli. Heinlein’ın kelimeleri keyifli hissettiriyor, tabii bu eseri muhteşem çeviren Kağan Çam’ın etkisi inkar edilemez. Kitap başucu kitaplarım arasında yerini çoktan aldı.