Peygamberlerden biri elli yıl Allah'a ibadet etmiş. Allah da ona "seni affettim" diye bildirmiş. Peygamber de bu bildiriye karşı "Allah'ım, hiç bir günah işlemedim kî. neyimi affediyorsun" demiş.Bunun üzerine Allah boyun damarlarından birine hızla atmasını emretmiş. Peygamber o gece uyuyamamış. Gün ağardığı zaman sabah meleği yanına gelince boyun damarının hızlı atışından ötürü çektiği rahatsızlıktan ona yakınmış. O zaman melek ona şöyle demiş. "Allah'ın sana diyor ki, elli senelik ibadetinin sevabı boyun damarından şikâyet etmenin günahını bile
karşılayamaz."
HZ.MUHAMMED
Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu
Metindi, kimseyi kınamıyor, incitmiyordu
Yolda gördüğü kimselerle selamlaşıyordu
Her gün sanki biraz daha yaşlanıyordu
Oysa sadece yirmi ak vardı siyah sakalında
Durup su içen develeri izliyordu arada sırada
Böylece, deve güttüğü zamanları hatırlıyordu.
Sanki Cenneti görmüş, İlahi Aşkı
Peygamberlerden biri elli yıl Allah’a ibadet etmiş. Allah’ta ona; “Seni affettim!” diye bildirmiş. Peygamber de bu bildiriye karşı “Allah’ım! Hiçbir günah işlemedim ki, neyimi affediyorsun?” demiş.
Bunun üzerine Allah boyun damarlarından birine hızlı atmasını emretmiş. Peygamber o gece uyuyamamış. Gün ağardığı zaman sabah meleği yanına gelince boyun damarının hızlı atışından ötürü çektiği rahatsızlıktan ona yakınmış. O zaman melek ona şöyle demiş; “Allah’ın sana diyor ki, elli senelik ibadetinin sevabı boyun damarından şikâyet etmenin günahını bile karşılayamaz.”
İmam Gazali 'nin dilinden( Ölüm nedir?)
Ölüm nedir?
Bir gün öğrencileri İmam'ı Gazâli'ye, "Hocam! Ölüm nedir? Bize özel olarak anlatır mısın?" demişler.
Velâyet nûru ile ölümünün çok yakın olduğunu sezen İmam'ı Gazâli, "Men lem yezuk, lem ya'rif" yani "Tatmayan bilmez ki! Önce kendim tadayım, sonra size anlatırım"
19 yaşındayken, dört sene beni bekleyen. Melekle nisanlandım. Bir fabrikada işçi idim. O da ayın fabrikada müdür olan, İsmet beyin kızı, aynı zamanda orada sekreterdi. Beni küçük görmedi, O lise, ben de ilkokul mezunu idim. Evlendik... Benim üzerime çok düşerdi. Bana ziyadesiyle bağlı, fedakâr, namuslu bir kadındı... Askerden geldikten sonra bana
"Donatella!" Ses şimdi daha yakın, daha telaşlıydı ve bu kez sese son derece ısrarcı iki el de eşlik ediyordu. Eller, onu sudan çekip çıkarırken, Tella'yı mürekkep ve kalp kırıklığı kokusuyla sarıyordu. Dante.
Dante onun sırılsıklam başını şefkatle kucaklayıp göğsüne yatırdı. "Benim için gözlerini açabilir misin?"
"Belki burada uyuyup gitmek istiyorumdur," diye geveledi Tella. "Senin kollarında olmaktansa böylesinin daha güvenli olduğuna bahse girerim."
Dante, "Kollarımın nesi tehlikeliymiş?" diye homurdandı.
"Bana göre her şeyi." Tella gözkapaklarından birini yavaşça araladı.
Erken sabah sisinin parçaları Dante'nin kara saçlarını hazin bir hale misali taçlandırmıştı. Tella acaba ne kadar süre orada yatmıştı?
Ayrıca, Dante niye bir intikam meleği gibi görünüyordu?
Birincisi: Rüya-yı Sâdıka. Bu, Efendimiz'e (s.a.) gelen vahyin başlangıcı idi. (Rd. yasında ne görürse sabah aydınlığı gibi çıkar, aynen gerçekleşirdi.)58
İkincisi: Meleğin görünmeden onun kalbine ve ruhuna bazı şeyleri bırakması. Ni. tekim Efendimiz (s.a.) buyuruyorlar: "Ruhu'l-Kudüs (yani Cebrail) ruhuma üfledi ki hiçbir nefis
Vehb ibn-i Münebbih (rahimehullahu)'nun anlattığına göre peygamberlerden biri elli yıl Allah'a ibadet etmiş. Allah'ta ona; "Seni affettim!" diye bildirmiş. Peygamber de bu bildiriye karşı "Allah'ım! Hiçbir günah işle medim ki, neyimi affediyorsun?" demiş.
Bunun üzerine Allah boyun damarlarından birine hızlı atmasını emretmiş, Peygamber o gece uyuyamamış. Gün ağardığı zaman sabah meleği yanına gelince boyun damarının hızlı atışından ötürü çektiği rahatsızlıktan ona yakınmış. O zaman melek ona şöyle demiş; "Allah'ın sana diyor ki, elli senelik ibadetinin sevabı boyun damarından şikayet etmenin günahını bile karşılayamaz."