Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
Sevdiklerimiz için savaşmaya...Kendimiz de dahil...
"Aşkı bekleyenler, sabırlı olun. Aşk bir ilgi budalası. Yalnızca hayatınıza ihtişamlı bir giriş yapacağı günü bekliyor."
Bu bazen bir şantajla da olabilir...
Herkese selam. Meşhurluğunu her bi yerden duyduğum yazardan okuduğum ilk kitap. Dilinin bulunmaz Hint kumaşı olduğunu düşünmesem de beğendiğimi söyleyebilirim. Çiftler arasındaki
"Yazmak iyidir, ama düşünmek daha iyi; akıllılık iyidir, ama sabretmek daha iyi." (s.71)
Yaşamın sırrı,
İnsanın özü,
Hedefe giden yolda sabırlı olmak,
Bilge olmak.
Kişisel gelişim kitabı tadındaki Siddhartha romanını yukarıdaki anahtar kelimelerle özetleyebiliriz kısaca...
1946 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne lâyık görülen eser, Budizm öğretilerinden yola çıkarak ilerliyor. Genç yaştaki Siddhartha kendini tanıyabilmek ve yaşamın sırrını öğrenebilmek için çok sevdiği arkadaşıyla birlikte düşüyor yollara. Bu yolculuk esnasında birçok insanla tanışıyor, onlardan öğrendiklerini de kendi süzgecinden geçirdikten sonra hayatına yön veriyor. Düşünmenin insan yaşamındaki önemini, olayları sorgulamanın kişisel gelişime olan katkısını roman boyunca vurgulayan deneyimli yazar Hermann Hesse, Budizm ve Budist din adamları hakkında detaylara da yer veriyor. Samanaların yaşam tarzları, oruç tutma, düşünme ve şiir yazma gibi özellikleri işlemesi bu detaylara örnek olarak verilebilir.
Hesse'in evrensel nitelik taşıyan Siddhartha romanı gençlerden yaşlılara geniş bir okuyucu kitlesine hitap ediyor. Kısa süre tüketilebilir keyifli bir eser. Merak edenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim.
Herkesin okuduktan sonra yorumlarında hep beğenerek bahsettiği, yazıldıktan sonra literatüre Oblomovluk diye bir terim kazandıran meşhur romanı ben de sonunda okumuş bulunuyorum. Kitaba ilk başladığımda tahminlerin son derece tembel bir adamı okuyacağım yönündeydi çok fazla yanılmamış olmakla birlikte beklentimin dışında farklı ilerleyen noktaları da vardı. İlk sayfalarda bir müddet sıkıldım çünkü ilk sayfalar aynı döngünün içerisinde ilerleyip duruyordu ki bir müddet sonra eklenen yeni karakterler ile hem gidişat değişmeye hem de beni içine çekmeye başladı. Ancak karşınızda öyle bir karakter var ki ne hayatını, ne ilişkilerini, ne mâli durumunu kısacası hiçbir şeyini düzenleyip, çekip çeviremeyen ve sonucunda da sizi bir müddet sonra sinir etmeye başlayan bir karakter. Ama adam öyle şanslı ki hep de etrafında onu düşünen, adam sen de diyip terk etmeyen, her işine koşan dostları ve çevresi var. Ancak o asla aşamadığı, aşmak için de uğraşmadığı tembelliği hayallerini kurduğu yaşamdan onu hep uzak tutuyor. Sonlarına doğru sürekli diyalogların, iç muhasebelerin yaşandığı kısımlar da beni biraz sıktı, açıkçası artık bitsin yeter diyerek okudum ama genel olarak güzel bir kitaptı. Başı ve sonu haricinde bana farklı bir lezzet verdi. Okumanızı tavsiye eder miyim? Sonuna kadar evet ancak sadece birazcık baş ve son kısımlarında sabırlı olmanız gerekiyor. Onun dışında size keyifli okumalar ve Oblomovluktan uzak bir hayat dilerim. :)
Monte Cristo Kontu üzerine düşünsel çabalar...
*“Düşünceler ölmez efendim, bazen uykuya dalarlar ama uyumadan öncekinden daha güçlü bir şekilde uyanırlar. (s.130)”*
14 yıl suçsuz yere hüküm sürmüş ama neden suçlandığınızı bilmediğinizi düşünün. Ne hissederdiniz? Monte Kristo Kontu tam olarak bu konuya odaklanıyor. Romanın başkarakteri Edmond Dantes herkese güvenen, herkese iyi niyetle
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)Alexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202025,6bin okunma
Bir muhteşem eser daha...Ali Şeriati kalemi sert olduğu kadar da gerçekçi... Din de uyuyan insanları uyandırıyor, öyle bir uyandırıyor ki...
Özellikle Hac, Oruç ve Namaz konusundaki eleştirileri muhteşemdi... Olanı eleştirip, olması gerekeni de çok iyi dile getirmiş...
Bundan böyle aldığım 3 eserini de bitirmiş bulunmaktayım. Bir sonraki (2 hafta içinde) sepette birçok eserini daha almayı planlıyorum.
Eserin özeti şu arkadaşlar, yanlış dine, mantıklı ve tutarlı argümanlarla çürütüp, olması gerekeni çok güzel bir şekilde ifade etmiş. Bazen sert sözler sizi yanıltmasın eseri sonuna kadar sabırlı okuyun, çünkü bir ara bende şüphe etmedim değil :-)))
Neyse yaaa :-)) sjsjjss Keyifli Okumalar
Çocuk Zihnini Anlamak ~ Susan Engel
Çocuklar, dünyaya geldikleri andan itibaren, içlerinde sonsuz bir merak ve keşfetme arzusu taşırlar. Her bir detayı, her bir sesi, her bir dokunuşu merakla incelerler ve "Neden?" diye sordukları sorularla sık sık başımızı döndürürler. Bu merakları bazen sabrımızı zorlayabilir ancak aslında bu merak ve
KUVÂYİ MİLLİYE DESTANI
Genco Erkal'ın sesiyle kitabı okumak etkileyiciliğini kat be kat arttırdı, müzikal desteği ve diğer okuyucular mükemmel bir tat bıraktılar damağımda. Nazım Hikmet'in inceliğini yine Fazıl Say'ın oratoryosundan tanımıştım, o zariflik bu kitapla yine pekişti içimde. Ayrıca Muammer Sun'un "Sevda Çiçeği" müziği bir o
Harika Bir Otobiyografik Başyapıt
Harika betimlemelere sahip, felsefi ve ideolojik sorgulamalar yaptıran Jack london kitabı.1909'da Amerikalı yazar Jack London tarafından yazılan ve yazar olmanın mücadelesini veren genç işçi Martin Eden'i konu edinen romandır.Martin Eden kitap boyunca ete kemiğe bürünen, aklımızdan kolay kolay çıkmayacak, çok çarpıcı bir karakter.Hayatın ne olduğuna dair sorularda cevabın sadece inanç ve tutku olduğu cevabını veren kitap.Bazı yerlerden geçip de ulaşılan şeyin, yol ne kadar dolambaçlı ve parıltılı olsa da aslında sadece hayat olduğunu hatırlatır.Kitabı okurken başlangıçta yer yer sıkabiliyor,çabalayan zeki işçi sınıfı genç delikanlının mücadelesi yorucu gelmeye başlıyor ama sayfalar ilerledikçe genç delikanlıdan yetişkinliğe geçiş yapması ve hayat mücadelesi ile sonuna kadar sayfalar hızlı bir şekilde akmaya başlıyor , hatta sonlara doğru her şeyi çok hızlı geçiyor.Bu yüzden kitabı okurken sabırlı olmakta yarar var.Sonuç sizi hiç ummadığınız ir yere biraz sevinçli daha çokta hüzünlü bir sonuca çıkarıyor...Sonuç olarak Martin Eden hayat boyu akıllarda yer edecek bir roman ve o romanın talihli ama talihsiz karakteri...
İnsana sadece gençlikte musallat olan endişelerin ve sönmüş hayallerin romanı...
Mutlaka okuyun okutun,iyi okumalar dilerim...
Cehaletle uğraşmak her dönem için zor olmuştur. Yüzyıllardır süregelen ve değişmeyen geleneklerimiz, kurallarımız, toplumsal baskılarımız.. Bu kitabı okuduğunuzda sorgulanması bile söz konusu olmayan gerçeklerin vahşetine tanık olacaksınız. Göçebe bir yaşam süren Somalili bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Waris, kızların sünnet edilmesi gibi geleneklerin hâlâ uygulanmakta olduğu bir yerde özgürlüğüne kavuşmak için ailesini terk ediyor. Bu karara varmasının birçok etken sebebi var tabii ki. Çocukken yaşadığı tecavüz ve tacizler, 12 yaşında yaşlı bir adamla evlendirilmeye çalışılması, paslı bir jiletle cinsel organının sünnet adı altında dayanılmaz bir işkence yöntemi ile kesilip dikilmesi. Peki neden, bunların hepsi ne için? Bir kadının yaşamsal varoluşu, yeri, amacı, anlamı bu akılalmaz sisteme kurban edilmek mi? Bu geleneğin hâlâ bazı yerlerde devam etmesi de cabası. Okurken yüzümü ekşittiğim, rahatsızlık duyduğum birçok yer oldu ama okumama engel olmadı. Size de engel olmasın. Mutlaka okunması gereken bir eser. Kitabın ayrıca film ve belgeseli de var, izlemek isteyenlere duyurulur. Okuyacaklara şimdiden sabırlı okumalar diliyorum.
·
Puan vermedi
Prof. M. Şükrü Hanioğlu’nun Bağlam Yayınlarından Eylül 2023’te yayımlanan 1000
sayfalık(XXİV+20[giriş]+854[asıl metin]+125[kaynakça+dizin]) “ATATÜRK Entelektüel
Biyografi” adlı eserini okudum. Not alarak okuduğum için 15 günde bitirebildim.
Dipnotlardaki işaretlenen eser ve makaleleri de mümkün olduğunca kütüphanemden
tekrar gözden
Erkişisel gelişim
"Erkişisel Gelişim" Sizlere kendinizi anlayabileceğiniz, hayatınıza ve maneviyatınıza güzel etkilerde bulunacak bir eserle geldim. Ne ara okuduğumu anlayamadan göz açıp kapayana kadar bitiverdi. Dediğim gibi manevi tadı doruklarda yaşatan belki de bizi doğruya ulaştırmayı hedef koymayı ve bir çok yeni yetenek kazanmanızı sağlayacak bir
Savaşta esir düşen Ernt eve bambaşka bir adam olarak geri döner.Bozulan psikolojisi yüzünden girdiği hiçbir işte başarılı olamaz.Bu onu daha da asabi hale getirir.Bir gün aldığı mektupla arkadaşının ona bir arazi bıraktığını öğrenir.Arazi Alaska'da medeniyetten uzakta bir yerdedir.Ani bir kararla ailesini alıp oraya taşınmaya karar verir.Başlarda mantıklı gelen bu karar Alaska'nın soğuk kış günleri başlayınca doğruluğunu sorgulattıracaktır.
Cora'nın sadece eşini düşünerek kızını ve kendisini hiçe sayması,Ernt'ün saçma sapan davranışları beni sinir etti.Kitabı bitirene kadar başıma ağrılar girdi diyebilirim.Bu yüzden kitabı bitirebilmek için bolca sabıra ihtiyacınız var.Benim aksime sabırlı biriyseniz kitabı severek okuyacağınıza eminim.Tavsiye ederim.İyi okumalar:)
Edebiyat yolunun sabırlı ve okuma arzusunu yitirmeyen yolcuları, merhaba!
Bu aralar, kitaplığındaki "okunmayı bekleyenler" rafından seçtiğim kitapları okuyorum. Kulüp kitapları dışında tabii. Bu kitabı da iki yaz önce almıştım, okumak şimdi nasip oldu.
Yiğit Bener'i ilk kez okudum. Kitapta beğendiğim kısımlar da oldu, beğenmediğim yerler de.
Kitapta iki bölüm var aslında. Anlatıcının değiştiği bölümler... Anlatıcının "baba" olduğu bölümleri beğendim. Sosyal, siyasal eleştiriler de bu bölümlerde kurguya yedirilmiş. Diğer bölümlerdeyse anlatıcı üçüncü tekil kişi. Burada baba ve kızın diyalogları baskın. Bu diyaloglar bana biraz yapay geldi. Babanın da kızın da konuşma sırasında anlattıkları hep bir mesaj kaygısı taşıdığı için gerçekçi gelmedi bana. Kurgudan uzaklaştırdı beni bu bölümler. Bir de bir anneden bahsediliyor romanda ama anne hiç ortaya çıkmıyor sadece bahsi geçiyor. Bu da ilginç geldi bana. Olan ama olmayan bir anne...
Okuyacaklara keyifli okumalar dilerim!
#YiğitBener #AcıPortakal #CanYayınları #çağdaşTürkedebiyatı #Roman #Neokudum #kitapyorumu #edebiyattabiryolcu #kafiyesizgece #İpucu
EZİLENLER - FYODOR DOSTOYEVSKİ
(Alıntılar)
En önemlisi akıl değil onu yöneten huy, kalp, asil duygular ve kültürdür.
Yoksul olmak günah değildir ama varlıklı olupta başkalarını küçümseyip kırmak günahtır.
Kalbimden, belki de acıya katlanarak koparıp attığım bir varlığın yeniden oraya girmesine izin veremem.
(İnceleme)
• Yine bir Dostoyevski klasiği, okurken ruhumda çektirdiği acıları seviyorum belki de. Ve -sürgün edilip gelmesinin ardından yazdığı Ezilenler.-
• Zıt kutuplardaki insanların karakterlerini tahlil ederek aşklarını ve sevgilerini çarpık düzenlere binlerce kez anlatmış yazar.
Körü körüne aşık olan Nataşa (ki yer yer saçımı yoldurdu), saf aşığı Alyoşa, gereksiz sabırlı ve iyi niyetli Vanya, Alyoşa’nın kötü babası prens Valkovski, hastalıklı ve bir başına kalmış küçük Nelly…
• Beni kitabın içine alan aslında ikinci bölüm oldu. Nelly ve Vanya’nın hikayesi. Her ezilenin aynı zamanda başkasının ezan potansiyelde olduğunu gördükten sonra kitabı okurken Nelly için hep üzüldüm. Küçücük acı çekmiş bedeninde ve kalbinde bunca anlayışı merhameti nasıl barındırmış diye düşündüm.
• Hep diyorum Dostoyevski ile olunca yolda, okumakta, karakterlerle bağlanmak da çok keyifli.
Önermediğim bir tane eseri olmadı şimdiye kadar / Önerimdir.
Keyifli okumalar dilerim.
