Kim olduğumu, nasıl bir ruha sahip olduğumu bilmiyorum.
Eğer samimiyetle konuşuyorsam, bunun nasıl bir samimiyet olduğunu bilmiyorum. Var olup olmadığını bilmediğim bir ben'den çeşitli biçimlerde başkayım (o ben bu başkaları mı, onu da bilmiyorum).
Fernando Pessoa
Işık Ergüden’in derlediği ve Türkçeleştirdiği “Pessoa Pessoa’yı Anlatıyor”
Bu ülkede yaşadığım yıllar bana şunu öğretti. İnsanların neredeyse tamamı sabit fikirli ve herkes en doğrusunu kendi biliyor. Buna ben de dahilim. Öğrenmeye çok açık bir insan olmama rağmen üstelik. O yüzden özel mesajlarda yada yorumlarda ters bir şeyler yazanı, anında engelliyorum. Çünkü biliyorum ki, o kişiyi benim ikna etmem ve kazanmam mümkün
Türk Edebiyatında ilk kadın romancı olan Fatma Aliye, “hasta adam” olarak nitelendirilen Devlet-i Aliye’nin büyük münevveri Ahmet Cevdet Paşa’nın zihin dünyasında açtı gözlerini. Bir kadının, ismiyle yayın alanında faaliyet göstermesi olağandışı bir durumdu ve kadın yazarların kaleminden çıkan eserler “gölge” olmaktan öteye gidemiyordu. Fatma
Nietzsche'nin neden anlaşılmadığını sanırım bu kitapta keşfettim. Okuduğum kitaplarının içerisinde en geniş konu alanı ve aforizmalarından oluşan, zaman zaman nokta atışı kısa ve öz ifadeleri, zaman zaman düşündürücü ve dipsiz kuyularda gezdirici ama heyecan ve istekle kendini okutturucu muazzam eserlerinden bir tanesiydi. Onu anlamak için