Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Şamil'in oğlu Cemaleddin esir alınıp St. Petersburg'a getirileli on üç yıl olmuştu. Bu on üç yıl içerisinde Şamil, Zümrüdüan­ka gibi Ahulgo'nun küllerinden yeniden doğmuş ve Kafkasya'ya hakim olmuştu. Rus askerleri, akın akın bu dev gibi adama sal­dırmış ancak geri çekilmek zorunda kalmıştı. Bu on üç yılda, esir olarak St.
Ve Kudüs’ü terk ettiğin o ikindi Birinci Cihan Harbi günü vakti Kan sızdırıyor kaburga kemikleri Karlı dağlardan indirdiğin atların Bir evde perdeyi indiriyor bir kadın Mahşerin perdesini kıyametin perdesini Ağlıyor yere inen saçları Göğü yırtan kefen beyaz elleri Ve Kudüs şehri. Gökte yapılıp yere indirilen şehir. Tanrı şehri ve bütün insanlığın
Sezai KarakoçKitabı okudu
Reklam
Ve Kudüs şehri. Gökte yapılıp yere indirilen şehir. Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri. Altında bir krater saklayan şehir. Kalbime bir ağırlık gibi çöküyor şimdi. Ne diyor ne diyor Kudüs bana şimdi Hani Şam'dan bir şamdan getirecektin Dikecektin Süleyman Peygamber'in kabrine Ruhları aydınlatan bir lâmba ifriti döndürecek
DİRİLİŞ YAYINLARIKitabı okudu
Ve Kudüs Şehri. Gökte yapılıp yere indirilen şehir. Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri. Altında bir krater saklayan şehir. Kalbime bir ağırlık gibi çöküyor şimdi. Ne diyor ne diyor Kudüs bana şimdi Hani Şam´dan bir şamdan getirecektin Dikecektin Süleyman Peygamberin kabrine Ruhları aydınlatan bir lâmba İfriti döndürecek insana: Söndürecek
Ayının karnına basma!
Cam kenari. 18f Uçaktayım. Perdeleri kapadım, sana geliyorum. Şekersiz, sütsüz kahvemi içiyorum. Bir çocuk kitabı okuyorum: Küçük Kara Balık Kitap bitince, küçük kara balık gibi olsana diyorum Kendi kendime.
Sayfa 155 - Doğan Kitap YayınlarıKitabı okudu
hayat bir türküdür spartaküs avutucudur geçicidir güneş tepeler üstünde yükselirken ve kıyıları döverken mor dalgalar hayat bir türküdür spartaküs köylü kadınların küçük çocukların söylediği orda trakya ovalarında özgürlük uçan kuşlara benzer ağaç yaprağına yağmur damlasına benzer varinia'nın gözyaşlarına spartaküs o britanyalı köle kadının, o
Reklam
Ve Kudüs şehri. Gökte yapılıp yere indirilen şehir. Tanrı şehri ve bütün insanlığın şehri. Altında bir krater saklayan şehir. Kalbime bir ağırlık gibi çöküyor şimdi. Ne diyor ne diyor Kudüs bana şimdi Hani Şam’dan bir şamdan getirecektin Dikecektin Süleyman Peygamberin kabrine Ruhları aydınlatan bir lamba İfriti döndürecek
Rastlantı bu ya, o sırada söz almış olan konuşmacı da tıpkı benim gibi iyice dökmüş saçları, ama öylesine ablak ki henüz saçları çıkmamış gibi bir izlenim uyandırıyor insanda. Bu yüzden olacak, coşup taşıyor, “Benim cebimden aldıkları parayı ne hakla köylüye verirler, anlamıyorum! Adam kazanmıyorsa, ekmesin, kurutsun topraklarını. Biz de gereksinimlerimizi dışarıdan sağlarız ve daha kârlı çıkarız!” diyor. Öyle öfkeli ve öyle yetkeli konuşuyor ki, gerçekten böyle bir destek varsa, yani bizim fazlasıyla çağcıl yöneticilerimiz tarım kesimine bir elleriyle verdiklerini öbür elleriyle geri almıyorlarsa, bu desteğe ayrılan tüm para yalnızca onun ödediği vergiyle karşılanıyormuş, bu nedenle verdiği verginin nasıl kullanılacağı konusunda kendisinden görüş sorulmasını istiyormuş gibi bir izlenim uyandırıyor bende. Ürpertiyle karışık bir şaşkınlıkla uzaklaştırıyorum onu. Bir başka izlencede, daha dingin, daha saygın, daha yaşlı bir adam çıkıyor karşıma. Avrupa Birliği’ne girmeye hazırlandığımız şu günlerde, yabancı otomobil dışalımına kısıtlamalar getirmenin ülke ekonomisi için ne denli yararlı olduğunu anlatmaya başlıyor. Kafam büsbütün karışıyor. Ne birinci konuşmanın mantığını kavrayabiliyorum, ne ikinci konuşmanın. İki konuşmayı birleştirince, “Otomobil içeriden, ekmek dışarıdan!” gibi bir anlam çıkıyor, bu anlamın da bir anlamı bulunduğu kesin.
Brutus ve Caesar Konuşması
“Bütün Roma düştüğünü görmek için bekliyor,” dedi Decimus Junius Brutus. Uzaklara dalmış bakışların ve bir hamlede kendilerine dönecek sırtların arasından geçip banyoya doğru yürüyorlardı. “Çakallar kan kokusu almakta ustadır Brutus, ama ne var ki yara almış bir arslanı yakalayacak cesaretleri bile yoktur,” dedi Gaius Julius Caesar, aşağılayıcı
SOKAKTA BİR DELİ! Pencerenin önünden seslendim: —Holmes!... O sabah sokağı seyrederek vakit geçiriyordum. Cevap alamayınca yine seslendim: —Holmes!. —Ne var? —Sokakta deli var. —Tımarhaneye mi götürüyorlar? —Hayır, başıboş dolaşıyor...yürekler acısı bir manzara... adamcağızı ne diye sokağa bırakmışlar? Günah… Dostum gerindi, tembel
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.