Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
belli bir bireye yönelmiş cinsel dürtü olarak bilinç- te fenomenleşen (görünürleşen/ortaya çıkan şey), işte bu kendinde iradedir, enikonu belir- lenmiş bir birey olarak yaşama isteği anla- mındaki iradedir. Bu durumda, aslında sade- ce öznel bir ihtiyaç olan cinsel dürtü, çok akıllı bir tarzda nesnel bir hayranlık maske- sini takmayı ve bu yoldan bilinci aldatmasını çok iyi bilir. Çünkü doğa kendi amaç ve he- defleri için bu savaş hilesine muhtaçtır
''Benim tezim, bütün halkların, bütün kültürlerin birbiri hakkında önyargılara sahip olduğudur. Eğer bir gün bu önyargı kelimeleri, yani Avrupa dillerindeki barbar, Japon dilindeki gaijin, Müslümanlardaki kafir, Almanlardaki Ari olmayan gibi önyargı sıfatlarını kal dırabilirsek, amacımıza ulaşabiliriz. Amaç nedir der seniz, bence tam olarak şudur: Insanın değerinin sade ce insan oluşundan geldiği; din, milliyet, cinsiyet, renk, cinsel tercih, siyaset gibi birtakım ön sıfatlarla ayrımcı liğa uğratılmadığı bir hümanizm anlayışı."
Reklam
O halde, ezilenlerin büyük insani ve tarihi görevi şudur: Kendi­ lerini ve aynı zamanda da ezenlerini özgürleştirmek. İktidarlarını kullanarak ezen, sömüren ve gasp eden ezenler, bu iktidardan ne ezilenleri ne de kendilerini özgürleştirme gücünü alamazlar. Sade­ ce ezilenlerin zayıflığından doğan erk, hem ezilenleri hem de ezen­ leri özgürleştirecek kadar kuvvetli olacaktır. Ezilenlerin zayıflığı karşısında ezenlerin erkini "yumuşatma" yolundaki herhangi bir gi­ rişim kendini hemen hemen her zaman sahte yüce gönüllülük şek­ linde ortaya koyar, hatta asla bunun ötesine geçmez. "Yüce gönül­ lülükleri"ni sürekli ifade etme fırsatına sahip olmak için ezenler ay­ nı zamanda adaletsizliği de ebedileştirmek zorundadırlar. Adaletsiz bir sosyal düzen; ölüm, çaresizlik ve sefaletle beslenen bu "yüce gönüllülük"ün sürekli kaynağıdır; bu da sahte yüce gönüllülük da­ ğıtıcılarının, bu yüce gönüllülüğün kaynağına en ufak bir tehdit yö­ neldiğinde niçin paniğe kapıldıklarını açıklar
Eyvah eyvah
Sanatsal sözün o devasa, harikulade gücü kesin­ likle boş yere harcanmış. Herkesin akima eseni yazması sade­ ce komik. Eski çağlarda yaşayanların denizlerinin sadece her gün kıyıyı dövmesi ve dalgalarda saklı olan milyonlarca ki­ logrammetre gücün sadece âşıkların duygularım ısıtmaya git­ mesi de aynca komik ve saçma. Biz dalgaların aşk fısıltıların­ dan elektrik elde ettik, kudurmuşçasma kabaran köpükleri olan canavarı evcil hayvana dönüştürdük ve bir zamanlar şi­ irin vahşi olan doğasmı da aynı şekilde ehlileştirdik ve yerle­ şik kıldık. Artık şiir arsız bir bülbülün ötüşü değil, şiir bir devlet hizmeti, şiir bir fayda.
Isobel'e bakınca mucize görüyordum. Biliyorum, gülünç bir şeydi bu. Ama insan, kendi küçük çapında, matematiksel açıdan mucizevi bir başarıydı gerçekten. Isobel'in annesiyle babasının tanışması küçük bir ihtimaldi mesela. Tanışmış olsalar bile, insanların kurlaşma süreçlerini ku şatan sayısız sıkıntı düşünüldüğünde birlikte bebek sahibi
Sayfa 234Kitabı okudu
Siz onu göremeseniz de çözümün çoktan mevcut olduğu gerçeğini kabul ve tasdik ederek, o çözümü gözünüzde canlandırın. O tepsiyi görün, ve çözümü gözünüzde canlandırın. Şu önemlidir: Çözümü yaratmak için gerekli olduğunu, ihtiyaç duyduğunuzu düşündüğünüz şeyi gözünüzde canlandırmayın. Bu işi partnerinize, Ruha bırakın. Bırakın onu biz yapalım. Eğer bir İnsan ertesi sabah bir koşuya katılacaksa ve yarışı bitiren az sayıda kişiden biri olmak istiyorsa, ama o yorucu tepeyi nasıl tırmanacağını ya da o dar dönemeci nasıl alabileceğini bilmiyorsa, Tanrı'ya o tepeyi tırmanmasına ve o dönemeci almasına yardım etmesi için dua edebilir. Ama, biz burada, bunun yerine, onun sade- ce bitiş çizgisini kolayca geçtiğini gözünde canlandırması gerektiğini söylüyoruz. Bırakın yorucu tepeyi ve dar dönemeci biz halledelim. Bu bizim işimizdir.
Sayfa 244 - KryonKitabı okudu
Geri126
402 öğeden 391 ile 402 arasındakiler gösteriliyor.