Bunlar gelmeden burada Müslümanlar oturuyormuş. Onlar gitmiş. Daha sonra Trabzon'dan 200 hane kadar Pontuslu Laz gelmiş. Boşa­lan evlere yerleşmiş. Geldiklerinde evler sağlammış. Yağma, soygun, şu bu olmamış. Vraşno'ya Ermeniler de gelmiş. Yoksulluk, açlık insan­ların çoğunu alıp götürmüş mezara. İşler biraz düzeldi, düzelecek der­ken Italyanlar, ardından Almanlar işgal etmiş buraları. Onlar kovulmuş, ardından iç savaş olmuş. Sonunda Vraşno viraneye dönmüş. İn­sanların çoğu köyü terk etmiş. Kala kala 28 insan kalmış. Gençler git­miş başka yerlere. Köyde bu yüzden ilkokula gidecek çocuk yokmuş. Okul kapanmış. Bazı tatil zamanlarında, Almanya'da çalışanlar falan geldiklerinde köyün nüfusu 80'i, 100'ü bulurmuş. Buraya geldiklerin­de Lazlar sadece mısır ekmeği yerlermiş. Bunu gören yerli Yunanlılar, "Bunlar ne kadar yumurta kırdı gene bugün, bu kadar yumurta yenir mi?" derlermiş.
reşit galip..
Türk aydınlanmasının Kuvvacı fedaisiydi. Rodos doğumluydu. İtalyanlar Trablus Savaşı sırasında oldu bittiye getirip Rodos’u işgal edince, henüz 17 yaşındayken doğduğu toprakları kaybetmenin acısını yaşadı. Kayıkla Marmaris’e geçti, İzmir’e geldi. Bugün Swissotel Büyük Efes’in hemen karşısında yeralan ve Ticaret Lisesi olarak eğitim veren Fransız
Reklam
Atatürk'ün not defterlerinden,
14 Temmuz 1918, Pazar. Matmazel Brandner'i bekliyordum. Karlsbad'ın güneybatısındaki eski şatosuyla tanınan Elbongen'e otomobille gitmeye karar vermiştik. Otomobil Eger nehir kıyısındaki yolu takip ediyordu. Matmazel Brandner Türk ordusuna ilgi duyar gibi görünüyordu. Bana ordumuzun sayısı ve mevcutları hakkında soru sormuştu.
Sayfa 150 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Osmanlı'nın yönetim şekli
Gülhane Hatt-ı Hümayunundan [1839] önce Osmanlı Devleti, Osman ve Orhan Gazi zamanından beri beyliklerden farklı bir yönetimle idare ediliyordu. Bu idare gayet sağlam ve usta bir idareydi. Allah Teala bu yönetim sayesinde Osmanlı Devletine Ortadoğu ve İslâm dünyasını yönetme imkânı vermişti. Ayrıca Osmanlılar hilafeti de bünyelerine almışlardı.
148 syf.
·
Puan vermedi
Roman Gibi Üzerine İnceleme
Simyacının Doğuşu Okumak tıpkı diğer eylemlerimiz gibi zorlamaya gelmez. Zorla okuma yapılmaz yapılsa bile verim alınamaz ve elde bir hiçlikle karşı karşıya kalırız. Okuma eylemini yapsak da yapmasak da toplum her zaman buna bir kılıf bulacaktır ve bunu eleştirecek kişileri yargılayacaktır. Okusak hayatın akışını kaçırdığımızı okumasak cahil
Roman Gibi
Roman GibiDaniel Pennac · Metis Yayınları · 2021751 okunma
ŞENERİPEDYA
Benimle çok alay ettiler. Sayısız kere 'tüysüz Frodo' diye seslendiler. Bir hemşirenin benden `cüce uzaylı' diye bahsettiğini duydum. Ama bu sadece biz Tirineşlilere karşı bir durum değil. Siz mavi gezegenliler farklı olan, yabancı olan her şeyle alay ediyorsunuz. Antik Yunan fıkraları bile böyle. Özbekler Taciklerle, Fransızlar İsviçrelilerle, Brezilyalılar Portekizlilerle, Nijeryalılar Hausalarla dalga geçiyor. Suç hep dış mihraklarda... Eskiden frengiye Fransızlar İtalyan belası, İtalyanlar Fransız belası, Portekizliler İspanyol hastalığı, Polonyalılarsa Alman hastalığı diyormuş. Sizdeki adı da Trenk'ten geliyor. Bu bir savunma mekanizması mı yoksa sadece hoşça vakit geçirmek mi anlayamadım hiç. Asıl ilgimi çeken insanların bazen pozitif görünen şeyleri başka bir durumda yerin dibine geçirmeleri ve bunu dengesiz bir analojiyle yapmaları. Mesela köpekler en sevilen hayvanlar arasında ama 'köpek' bir hakaret olarak kullanılıyor. Mesela beğenmedikleri uzun yüzlü kızlara 'at suratlı' diyorlar. Beğendikleri uzun boylu kızlara 'kısrak' diyorlar. Gerçekten kafa karıştırıcı.
Reklam
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.