Sen yoksun artık
Hiç olmadın belki de
Nasıl sensiz bir sabaha uyandıysam bu sabah
Sensiz bir dünyaya doğdum kimbilir
En sevdiğim olmayabilir
En adili de
Ama burada yürüyor
Burada yaşıyorum, bir renk eksik
Masallar var
İnandığın, inanmak istediğin.
Eskiden, yol kenarında oynarken,
Farklı yaşamlar yaşadığın,
Hüzünlü şarkılar söylediğin
Henüz küsmeden hayata.
İçinden geldiği gibi
Yeni baştan yaşadığın her şeyi,
Yazdığın ya da sadece,
Yalnız kaldığın için belki.
Önünü görmeden yorulduğun için.
Cuma günleri, ikbaharın baştan çıktığı
Faili belliydi o son gecenin, kimsenin tanımadığı
Her zamanki gibi sinsi sinsi yaklaşmış ve işlemişti
Akla bile gelemeyecek derece mükemmel olduğunu sandığı,
O renkte olabilecek en sahte, en ruhsuz cinayeti
Onun sözlerini dinlemeyi bıraktığım geceydi tam da,
Seni de ikna etmem uzun sürmez diye düşünüyordum.
Görmeden inanmazsın diye,
"Bir gün gelip de göklerin ebedi kudreti günahkârları dünyadayken cezalandırmaya karar verirse, o gün hangi ahlâksızın aşağılık hilesi varlığını sürdürebilir!" (sayfa 10)
Tam adı Ernst Theodor Amadeus Hoffman olan yazar, 1776’da doğdu. Müzisyen kimliğiyle de tanıdığımız Hoffmann, Bamberg Tiyatrosu’nda orkestra şefi ve besteci
Bu sefer bir şiir yazmayalım. Geceye şöyle güzel bir şiir dinletisi bırakmak istiyorum. Siyaseti seversiniz sevmezsiniz bilemem ama lütfen bunu edebi bir eser olarak sadece dinleyin. Her şeyden uzak olarak..
youtu.be/vIZuD3m86Jw
uzaktan seviyorum seni
kokunu alamadan,
boynuna sarılamadan
yüzüne dokunamadan
sadece seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
elini tutmadan
yüreğine dokunmadan
Sil baştan yaşama şansım olsaydı eğer,
oturup saymazdım eski yanlışlarımı.
Kusursuz olmaya çalışmaz, rahat bırakırdım yüreğimi.
Neşeli olurdum, geçmişte olmadığım kadar,
ve elbette çok daha coşkulu olurdu sevdalarım,
içine de yeterince ciddiyet katardım.
Bu denli temiz, titiz olmazdım hiç, öyle bir şansım olsaydı eğer.
Hiç çekinmezdim daha fazla
Anna
Biz her şeye,
esirgeyen ve bağışlayan,
çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan,
hep esirgeyen ve hep bağışlayan rabbin adıyla başlayan adamlarız anna.
büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan.
sanayi devriminde bile, karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok
Feridun Andaç, edebiyatımıza, inceleme, araştırma, deneme, anlatı, öykü, biyografi, söyleşi ve derleme alanlarında eserler kazandırmış, kıymetli bir isim. Son olarak okumuş olduğum bu kitabını, yazardan daha önce okuduğum kitapları ile birleştirince, ortaya nefis bir harmoni çıktı. Belki doğru bir yaklaşım, doğru bir tavır değil lakin ben Andaç
Kitaplar gerçek sevmelerin ispatıdır biraz da.
Bir şair bir kadını şiirlerinde yaşatıyorsa gerçekten sevmiştir. Çünkü şiir yazmak, sevdiğini yaşatıp kendinden vazgeçmek anlamına gelir. Düşünsenize giden sevgili binlerce kitapçının raflarında. Artık unutmak mümkün değildir onu unutturmak da. Ne kadar zor ve korkutucu, değil mi? Ama şairler böyledir işte, korkmazlar, şairler sadece severler…
SUS GÖNLÜM..
Sus gönlüm! Çok laf etme.
Az söyle ki, işimiz olgunlassin.
Az söyle ki Hakka karsi yanlis kelam çikmasin.
Sus gönlüm.
Bir elif miktari sus.
Az kaldi bahara.
ben sadece seni sevmeyi çok iyi bildim
uykumu sallandırırken darağacında ve
başrolde bir tüfenk
sekerek bir yenilgiden diğerine zafer zannedilen
üstelik uzaklarda yaşlanırken