Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Gerçek, kulübesinde hapsedilen sadık bir köpektir.” -William Shakespeare
Sayfa 177 - (Kral Lear)Kitabı okudu
O mukaddes Altay'lara çık haykır, «İnkilâplar kansız çiçek açmaz» de; Her yavrundan imân, azîm, kan iste, Ulusları bayrağına hep çağır. Hadi yürü! Bu âlemde her zafer Yalnız arşları nençereleri selâmlar, Hürriyetler, saadetler, sevinçler Meşakkatli alınlarda parıldar... Artık uyan, bu hayattan yüz çevir, Tarihine, ecdadına sadık kal; O cihangir Türklüğünü ele al, Yine bugün kurmak için yık, devir. Bir şâir ol, milliyeti dalgalat, Bir asker ol, silâhını tak kuşan, Bir âlim ol, hakikati parıldat! Bir işçi ol, ocağını yak, kıskan. Bil ki senin o sönmeyen Türk dehan Yeni tahtlar, yeni yurtlar kuracak; Son asrında Turan'ı yaratmak, İşte senin genç neslinden umulan! Haydi yürü! Medeniyet şeref, şan, Hür alnında millî rüya görerek! Yüz milyon Türk, eski yeni Türkistan, Bütün düya ve istikbal hep senin.
Sayfa 16 - Serdengeçti Neşriyat
Reklam
"Kocaları sürülen, yavrularının karınları düşman süngüleriyle deşilen kadınların talihi! Ak sakallarından tutulup sürüklenen ihtiyarların talihi! Cephelerde, bize söven, yüzümüze tüküren düşmanlarımızın menfaatleri için, kanlarını sebil eden gençlerimizin talihi!... Bu gece rüyama gene Şişkof girecek. Gene beni mezarlara götürüp ölen askerlerin üniformalarını gösterecek. 'Sen, sen Sadık Turan, sırtında düşman üniforması Rusya'ya karşı harb ettin!' diyecek! Gene soğuk terler döküp sabahı kim bilir nasıl edeceğim. Düşman üniforması... Düşmanım kim? Siz değil misiniz Şişkof? Yalanla dolanla memleketimi istilâ ettiniz. Himayenize girmekle topraklarımız, malımız, mülkümüz, dinimiz korunacak diye, sizden öncekiler söz verdiler. Teslim olduk. O millet, yurdunu her şeyden çok sevdiğinden teslim oldu. Silâhlarımızı bıraktık. Ya siz?.. Memleketimize girdiğiniz gündem beri o toprak kan içinde. Minarelerimizi devirdiniz. Su kemerlerimizi, çeşmelerimizi, heykellerimizi, mermer saraylarımızı atlarınıza ahır yaptınız. Müezzinlerimiz ezan okumak üzere minarelere çıktıkları vakit, sarhoş askerleriniz, eğlenmek için, kalblerine nişan alma talimi yaptılar"
Sayfa 252Kitabı okudu
Çünkü adı Sadık Turan…
Adı gibi geniş ve mânâlı bir şahsiyeti vardı. Yüzünde, geçmişin derin izleri okunuyordu. Yine geçmiş yıllardan kalma bir acılık seziliyordu gözlerinde…
Sayfa 11
Zanneder misiniz ki başka lisan, başka mazi, başka emellerle bir hükümete yedi-sekiz ırk, teşkilat-ı siyasiyeleri de ayrı olduğu halde sadık kalsın?
Sayfa 92
"Hak Yok, Vazife Vardır" Diyen Ülkücüler
"Bir milletin insan gücünü teşkil edenler Ziya Gökalp tarafından üç gruba ayrılmışlardır. Birinci gruba girenler 'Hak yok, vazife vardır.' diyenlerdir. Bunlar vatan, devlet ve millet için hudutsuz bir fedakarlığın temsilcisidiller. Canları dahil, her şeylerini bu değerler uğruna feda edebilirler. Eğilmezler, bükülmezler, dönmezler, sapmazlar ve şaşmazlar. Genel olarak ve geniş manası ile bunlara 'Ülkücüler' denir. İkinci grupta bunların tam zıddı olan bir grup yer alır. Bu grup 'Hak var, vazife yoktur.' diyen gruptur. Bunlar şerefsizdirler, arsızdırlar, hırsızdırlar, haysiyetsizdirler, namerttirler. Din ve devlet ile ilgili hiçbir çizgiler yoktur. Allah'ı da aldattıkları zannederler, devleti de aldatırlar ve bütün güçleri ile bütün marifetleri ile soyarlar, çalarlar, çırparlar. Bu soygun ve vurgun için başta 'Din' olmak üzere her türlü vasıtayı kullanırlar. Üçüncü grup ise bu ikisi arasında yer alır ve 'Hak, vazifenin karşılığıdır.' derler. Bunlar vazifelerini yaparlar karşılığını alırlar. Alamazlarsa mücadele ederler. Mücadeleleri de kanunlar ve töreler çevresinde olur. Milletin değer hükümlerine sadık kalmayı arzu ederler. Normal vatandaş tipidirler. Bir milletin içindeki mücadele 'HAK YOK, VAZİFE VARDIR.' diyen ÜLKÜCÜLER ile 'Hak var vazife yoktur.' diyen soyguncu, vurguncu ve sömürücüler arasındaki mücadeledir.
Sayfa 247Kitabı okudu
Reklam
Bizler bu ocakta, Atatürk ilkelerine ölünceye kadar sadık kalacağımıza ve onun bize işaret ettiği yolda yürüyeceğimize yemin etmiştik. Görmeyi arzu ettiğimiz Türkiye, özgür, mutlu, uygar, herkesin insanca yaşadığı, tam demokratik ve bağımsız bir Türkiye idi.
Sayfa 256Kitabı okudu
Kavramları saptırıyorlar
Bir Kırgız romancının anlattığı "Mankurt" efsanesinde Juan-Juan adlı toplum, esirin saçını kökünden koparırmış. Taze deve derisini , kan içindeki kazınmış başına sımsıkı sararmış. Başını yere sürtmesin diye boynuna bir kütük bağlayıp çığlıkları duyulmasın diye uzak bir yere götürürlermiş. Elleri, ayakları bağlı; kızgın güneşin altında bırakırlarmış. Ancak beşte ikisi sağ kalırmış. Onlar da hafızalarını, kimliklerini kaybetmiş birer "mankurt" haline gelirmiş. Mankurt; Kim olduğunu, hangi soy ve kabileden geldiğini, neye inandığını, Anne ve babasını, çocukluğunu bilmezmiş. Insan olduğunun bile farkında değilmiş. Efendisine sadık, başkalarını dinlemeyen, yakıtı su ve yemek olan, Her emre hazır bir yaratık... En pis, En çekilmez işleri yapan emir kulu... Aslına dönmesini isteyen öz anasını bile öldürecek kadar, kimliğinden ve kişiliğinden uzaklaşan bir köle... Teknik gelişti, işgal biçimleri değişti, kolelestirme biçimleri farklılaştı. Mankurtlaştırma eskiden eziyetle, acıyla yapılırken bugün zevk ve eğlenceyle uyuşturularak yapılıyor. Mankurtun zihninde kafasının dışında işlem yapılarak müdahale edilirken bugün kafalarını içine doğrudan müdahale ediliyor, beyinler işgal ediliyor, aklın ayarlarıyla oynanıyor, akıl denetim altına alınıyor, insanlar kendilerine ve toplumlarına yabancılaştırılıyor. Kendi dinlerine ve dinlerinden iz taşıyan her türlü değerin düşmanı haline getiriliyor. Kendilerini saadete ulaştırmak isteyenlere karşı her emre hazır bir saldırgan noktasına sürükleniyor.
Sayfa 13 - undefinedKitabı okudu
Yazarlığım ve romanlarımın eleştirisi bir yana, Cengiz Dağcı bir savaş kahramanı olarak tanıtıldı Türk okuruna. Üstelik ve işin garip tarafı, romanlarımı hiç okumamış kimseler gözlerini kırpmadan hayatım üzerine şaşılacak şeyler yazmaktan alamadılar kendilerini. Buna başlıca neden 'Korkunç Yılların' Sadık Turan'ı olduğunu düşünüyorum.
Sayfa 7 - Ötüken Neşriyat
Zanneder misiniz ki başka lisan, başka mazi, başka emellerle bir hükümete yedi-sekiz ırk, teşkilat-ı siyasileri de ayrı olduğu halde sadık kalsın ?
88 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.