Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Benim ona söyleyebileceğim kelimler de ufukta, sağnak sağnak boşalan bulutlarda idi: Parlak, gür ve apaçık olarak.
Sayfa 102Kitabı okudu
“Başına gelen onlarca şeye, kabuk tutmuş, tarifi edilemeyen derin acılara ve hükmü kalmış bir geçmişe sürekli sövebilirsin, sitem edebilirsin. Ama görüyoruz ki küçük bir güzellik altında her şeye yeniliyoruz, bir bebeğin bakışına, başka birisinin gülüşüne, vapurdan esen rüzgara, bir dokunuşa… Bunca varoluş nedeni varken bazı şeylere kızgın kalmak oldukça zor. Kalbin patlamaya hazırken ve kendini bir intihar notu gibi bırakmak isterken sevenlerinin o tatlı tılsımına yeniliyorsun. Sakinleşmeyi, tutunmayı özüne kazıyorsun… Sonrasında yağmur gibi akıp gidiyor her şey.. gök gürültülü, sağanak… ve sonrasında temiz bir sokak gibi. Sonsuz minnet duyuyorsun acılarına, salaklıklarına, deliliklerine, yaşanmışlıklara. Her an için”
Reklam
Gölün ortasında kanodaydım. Soğuk bir kasım günüydü. Göle açılmadan önce hava açıktı. Ama sonra kapandı ve bir anda yağmaya başladı. Bilirsin, sağanak ve iliklere işleyen bir soğuk. Geri dönmeye karar verdim. Sabah gezintimi mahvettiği için gökyüzüne lanet ediyordum. Derken bir şey fark ettim. Gökyüzüne baktım. Yağmur yağıyordu ve kuşlar hepsi dışarıda kanat çırpıyor ve bir o yana, bir bu yana uçuyorlardı. O zamana dek kuşların yağmurdan etkilenmediklerini hiç fark etmemiştim. Umurlarında bile değildi .Belki yağmur tüylerine değdiğinde biraz kabarıp silkeleniyorlardı. Belki yuvalarına dönüp bulutlar geçene dek beklemeye karar veriyorlardı. Ama bağırıp, lanet edip, karşı çıkıyorlar mıydı? Hayır. Kabulleniyorlardı. Her zaman yaptıkları gibi cıvıldayıp şarkı söylüyorlardı. Ufak bir fırtınanın günlerini, hayatlarını mahvetmesine izin vermiyorlardı. Sana saçma gelebilir, ama o gün göldeyken, bir kuş gibi olmak istediğimi fark ettim. Beni dibe sürükleyen koşullardan fazlasıyla etkilenmeye bir son vermek istedim.
Suratımın asıklığına el sallayan eylüllerim var. Bulutum parçalı olabilir. Gök gürültülü sağanak yağış olabilirim. Anasonsasyonel dışavurumlarımdan ben suçluyum, beni kır ama bölme.
Ben düşünmekten yoruldum, benim yerime de düşünür müsün? Benim yerime ilgilenir misin insanlarla, yalanla, ihanetle, yalnızlıkla? Geceleri birdenbire bastıran sağanak yağışlı korkuları alır mısın yamacımdan? Gündüz gözüyle sevemiyorum kimseyi. yüreğimdeki bu düğümü çözebilir misin?
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa Bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem Oysa ne kadar sakin sokaklar, bu kent ve bütün yeryüzü İpince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne Sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün...
Reklam
HOŞÇAKAL Ayın hareketlerindendir gel-gitlerin ... Gök gürültün, sağanak yağışların, Zelzelen, yer çekimin ve hatta tüm çekimin... Sana karşılık aflarım zeytin gözlerine kelepçeli oldukça, Tutsak zaaflarım, açılmamış karanfil kokulu zarflarda... Hoşçakalı telaffuz ederken aslından yansıma güneş, özbeöz geceye durmuştu. Yarıma cezalı ay
İLKİNDEN BAHAR BİRİNDEN NİSAN İlkinden, baharda Birinden, nisan... Nisanda sağanak yağmur, Yağmurda, yağmurlu insan... Bahar sonunda insan; Damla damla, İç içe... Islak! İlkinden, baharda Baharından ağaç, kiraz... Ağaçta ki çiçek tarçıni, Çiçekte sen, mümüdük müşkülüm.. Bahar sonunda çiçek; Zifiri zifiri, Sırılsıklam, Zümrüdi... N.K.(Feryad-ı naz)
Burada yağmur yağıyor ama sen Şemsiyeni almadan gel yine de Özletiyor bu çılgın sağanak seni Sırılsıklam özletiyor biliyor musun ?...
KİRPİKLERİNDE YILDIZ KAYMASI Siyah zeytinim, çekirdeğim; Zeytinliğine varmadan; duruyor, kirpiklerini seviyorum. En çok da kıvrım kıvrım pik uçlarını... Kıvrımlarında takılıp, kala kalmayı.. Siyah zeytinim, çekirdeğim; Zeytinliğinde sağanak öncesi, Islanmadan, kaybolmadan, Boğulmadan; en derinde, dipte ... .... Kirpiklerinde yıldız kayması... Yağmuruna yakalandım, sağanak; Seninle ıslanmayı, seviyorum... N.K.(Feryad-ı naz)
Reklam
Hiçbir heykeltıraş, hiçbir şair, ne Michelangelo ne de Dante, son ümitsizliğin jestlerini, kendini sağanak halinde yağan yağmura teslim etmiş, kendini korumak için parmağını bile oynatamayacak kadar kayıtsız ve yorgun olan bu yaşayan insan kadar güzel hissetmemi sağlayamazdı.
Hayat böyle durgun bir göl değildir.Bir taş düşer,dalgalar kıyıya ulaşır.Kuşlar yuvalarından uçar,sağanak kırbaç gibi inmeye başlar.
Sağanak sona erdiğinde ben hala evde tek başıma olmadığım duygusu içindeydim.Bulabildiğim tek açıklama, nasıl ki gerçek olaylar unutulabiliyorsa, asla olmamış olanların da sanki olmuşçasına anıların içinde yer alabildikleri biçimindeydi.
Aşk
''Senin için aşk nedir?'' ''Sağanak halinde bastıran yağmur.'' dedi, ''sonrası ince ince çiseleme... Ve bir daha sen olamama...''
Sayfa 189Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.