“Birdenbire bir şey oldu. Küçücük bir şey. Bir kapı açılmıştı, bir rüzgar esmişti, biri nefes almıştı, biri gözünü çevirmişti.”
Düşünceler, yürüyüş yollarında açığa çıkmak ister. Yürümek eyleminin, bedeni koordine ve istikrarlı hareket ile disipline etme çabası, beyin ve beden arasında kurulan bağlantıdaki sempatik ilişkinin mucize bebeği olarak görülebilir. Bu denli tüm cümlelerim hep yürüyüşlerle başlar. En azından Tolstoy (!) gibi başka bir şehre gitmenize gerek yoktur. Şaka şaka. Yürüyorduk. Montlarım, kamburlarım, çuvallarım, zincirlerim, yokuşlarım, dişli çarklarım, yağlarım, kaslarım, sularım. Hah, en önemli şeyi unutuyordum. Burnun diyecektin, değil mi? Hayır, burun olamaz. Yürürken, kibirden ve egodan arınman gerekir. Yürüyorduk. Birdenbire bir şey oldu. Küçücük bir şey. Bir kapı açılmıştı, bir rüzgar esmişti, biri nefes almıştı, biri gözünü çevirmişti. Kapılar açıldı, montlarım gitti. Rüzgarlar esti, çuvallarım ve kamburlarım düştü. Nefesler alındı, zincirlerim ve dişli çarklarım çözülüverdi. Gözler çevrildi; yokuşlarıma, kaslarıma, yağlarıma, sularıma ve yürüyüşlerime yaz geldi.
-Melike Demirci