"Hiç mutlu olmamış, dünyaya sadece acı çekmek için ufak bir gezinti yapmaya gelmiş olan birinin ölümü korkunç bir şeydir.
Bir gülümseyişinin anısını saklamak bile çok zor."
Hem zihinsel hem de fiziksel engelli iki çocuk babası olan yazar, engelli babası olmanın nasıl bir durum olduğunu tüm samimiyetiyle anlatıyor bizlere. Bir baba olarak acısını, beklentilerini, hayal kırıklıklarını ve yaşadığı zorlukları tüm şeffaflığıyla önümüze seriyor.
İzahı olmayan bu durumu kara mizahıyla harmanlayıp yine kara kara düşünmemizi sağlıyor. "Normal" çocukların babalarını, kendi çocuklarıyla yapmayı istediği gayet sıradan aktiviteleri anlatırken ister istemez kıskanıp, hatta onlardan nefret ediyor. Çocukları engelli doğduğu için yer yer kendine, yer yer babasına ve kimi zaman da tanrıya hesap soruyor tüm birikmişliğiyle.
İkiyüzlü ve samimiyetsiz yaklaşımlar yerine açık açık "Bakın, engelli babası olmak işte böyle bir şey" diyor bizlere her dışavurumuyla Fournier.
"Şanssızdım. Genetik tombala oynadım, kaybettim," diyor. Bu kabus gibi yazgıyı sevmek her ne kadar mümkün olmasa da, eline gelen kartları kabul edip ona göre çiziyor hayatını. Ve her şeye, sitemlerine, nefretine ve hayal kırıklıklarına rağmen yine de çocuklarından vazgeçmeyip onların biraz daha iyi olabilmeleri için her şeyi yaptığını görüyoruz.
Bu çok sarsıcı kitabı okumanızı tavsiye ederim.