Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İsrailoğulları'nın O Günkü Konumunda Bugün Hindistan'ı Düşünmek
Hz. Musa Tur-i Sina'dayken Samiri isimli biri tarafından bir buzağı heykeline tapmaları ve yine Mısır'da 'hayatları boyunca ineği kutsal tanıyanlar arasında yaşamış' bu insanların Hz.Musa'nın tebliğ ettiği ilahi bir emir olarak sığır boğazlama(Bakara Sûresi'nde anlatılır) işleminde ayak diremeleri bu zorlu sürecin göstergeleridir.
Ey gece gündüz hırs içinde koşan! Karınca ile fare gibi hile peşinde koşan! Hırsın başına yular olmuş. Senin hırsın var, devenin de yuları. Gece gündüz yıldız gibi gündüz körüsün. Karınca gibi gece gündüz hırsının esirisin. Böyle kan ağlamanı nimet bilme. Elaman farenin, karıncanın, insanın hırsından! Elaman şu sinek yiyen örümceklerden! Hepsi de
Sayfa 231
Reklam
Çok uzun bir alıntı oldu ama kalsın burada anlayana hikmeti de çok gibi
Hz. Nuh insanları 950 yıl boyunca Hakk'a davet ettiği halde ona sadece 90 kişi iman etti.Samiri ise sadece sihir bilgisi olan bir kafir idi. Kendi elleriyle Ziynet eşyasından heykel yaptı ve onu üfledi. Böylece heykel gök gürültüsüne benzer bir ses çıkarmaya başladı. Samiri "bu sizin ve Musa'nın ilahîdır" deyip insanları heykele tapmaya davet etti. Samirinin bu davetini 70.000 kişi kabul etti ve ona tabi oldu.
Zulme Karşı Direnen Peygamber (Firavun,Samiri Bel'am)
Bu cüzde Hz. Musa dönemi uzunca anlatılır. Özellikle Hz. Musa'ya düşmanlık eden üç insan üzerinden durulur: Bunlar Firavun, Samiri ve Bel'am'dır. Bu kişilerin kendilerinin sembolik anlamları vardır. Firavun; zalim bir yönetimi, Samiri; insanlara put üreten ve Allah'tan uzaklaştırmaya çalışan şeytani teknolojiyi ve Bel'am
Me Bi Dil Nêrgizên Xasse Divên • Melayê Cizîrî
Me bi dil nêrgizên xasse divên Semen û yasemînê taze divên Nazik û neyşekerên tuhfe divên Sosinên nazik û terwende divên Dilberên dêmdur û durdane divên Kewkebên şewq û şefeq zuhre divên Naz-i perwerde û şehzade divên Sayeperwerde me bêperde divên Serwiqed dêmgul û lebxunçe divên Ayetu l-lahî şerîf-nusxe divên Lê bi i`rab û xet û cezme
Dil Yek E ( Bes ) • Melayê Cizîrî
Dil yek e dê `işq-i yek bit `aşiqan yek yar-i bes Qible dê yek bit qulûban dilberek dildar-i bes Min di benda zulfekê dil da bi destê pîrê `işq Lew di `işqê da ko best ihram û yek zunnar-i bes Terh û terzê bûne zunnar û çelîpa yek bi yek Lew mi zunnar û çelîpa yek tinê yekcar-i bes Hin ji nik dêrê ve tên qesta keniştê hin dikin Ney ji van im
Reklam
İslam, farklı kültürleri bünyesine aldıktan sonra köklü geleneğe sahip bu kültürlerin etkisinde kalmıştır. Özellikle düşünce ve eylemi donuklaştıran, Osmanlı boyununduru altında asırlardan beri ezilegelen bir islamdır. Samiri kültürüne sahip Samara ve Semerkant gelenekleri ile Şamanizm yansımaları o zamandan bu yana bir gedik açmış genişletmiş, donuk ritüelci şekilci ruhsuz bir İslam anlayışı tüm Müslümanlara sağlıktır.
"Âsanın yılana dönüşmesiyle iman eden biri, buzağının mölemesiyle de Sâmirî'de olduğu gibi kâfir olur. Çünkü his ve şehadet aleminde te'âruz gerçekten çok olur. Fakat ben, mizanları Kur'ân'dan öğrendim. (...) Bütün bilgileri bu ölçülerle tarttım ve tamamının, Kur'ân ve Hadislere muvafık olduğunu gördüm. Böylece, Hz. Muhammed'in sadık ve Kur'ân'ın hakk olduğuna yakinen iman etmiş oldum. Yani, tıpkı Hz. Ali'nin dediği gibi yaptım: "Hakikat, kişilere bakarak öğrenilmez; sen önce öğren hakikati, tanırsın ehl-i hakikati."
Sayfa 132 - Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaşkanlığıKitabı okudu
Bestey Zullfî Nîgarêkim • Hacî Qadirê Koyî
Bestey zullfî nîgarêkim resenbazî deka Seffî mujganî le tabûrî supay xazî deka Samîrî gosale ye turreyî ke terrarrî deka Sahîrî eslî heye xemzeyî ke xemmazî deka Herweku ‘îsa le ser behrî hewa kewte sema Herçî mûsayî nebê çon nefyî î’cazî deka Min feqê m û xeyrî sîparem le baxell da nîye Ew kesey sahîbqiran e îddî’ay xazî deka Saxî lem rêgaye da karî le dîn çî? Sadiq e Her kesêkî ‘aşîq e elbette enbazî deka Dill ke derbendî heya û neng û nam û ‘arî ye Ew qisûrî kirduwe dê arezûy nazî deka Seyrî lew tennazîye qazî be miftî nakirê, Sofî îmanî deda Hacî be giyan razî deka
Buzağıyı ilâh edindikleri için yaptıklarından dolayı Mûsâ a.s. kavmine gazaplıydı. O ancak bir buzağıydı. Çünkü Sâmirî Hz. Mûsâ ile birlikte yürüyen yetmişlerin içinde onunla yürüdüğünde, Allah onun gözünün perdesini (bir imtihan olarak) kaldırdı. Gözü öküz suretinde bir meleğe ilişti. O Arş'ın taşıyıcılarındandı. Arş'ın taşıyıcıları (Hamele-i Arş) biri arslan, biri kartal, biri öküz ve biri de insan şeklinde olmak üzere dörttür. Sâmirî öküzü görünce onun Mûsâ'yla konuşan ilah olduğu hayaline kapıldı. Bu yüzden kavmi için buzağı heykeli yaptı. Sonra da "Sizin tanrınız, Mûsâ'nın da tanrısı budur!" (Tâhâ, 85) dedi. Kalpleri mallarına bağlansın diye o buzağıyı kavmin (Mısır'dan çıkarken yanlarına ganimet olarak aldıkları) zinet eşyalarından üretti. Malın sevgisinin kalbe bağlı olduğu bilgisinden dolayı böyle yapmıştı. Buzağı hakkında, o zarar veya fayda verir mi veya kendisinden istediklerinde sözle onlara karşılık verir mi buna bakmaktan mal sevgisinin onları perdeleyeceğini biliyordu.
Reklam
Çirkin bir elbisenin üzerinde aldatıcı ve yeni maske gibi yalana vahdet, çelişki... Tıpkı uğursuz ve müşrik bir bedenin üzerindeki yeni ve aldatıcı bir elbise gibi. Tam bir yalancı tevhid. Allah'ın kılıcı, cellådın elinde ve hidayet kitabı, sapıklık mızraklarının ucunda... "Samiri "nin danaları; bir değil, on değil, binlercesi Musa'nın varisi olan Peygamber'in minberinde.
Vahdeti Vıcık işleri
"Musa, Samiri’ye “Ey Samiri, maksadın nedir?” diye sorar Taha suresi 95. ayette. . Muhyiddin İbn Arabi’ye göre ise Musa’nın “Maksadın ne ey Samiri?” demesinin sebebi şuymuş: Her şey Allah zaten, neden sen gidip insanların altınlarını toplayıp özellikle bir Allah heykeli yapıyorsun?"
Sayfa 87
İsrailoğulları'nın buzağıya tapmaları olayında tek suçlu olarak samiri gözükmekle birlikte aslında gerçek suçlu samiri ortaya çıkaran toplumdur.
Hz. Musa'nın buzağıya tapanlara karşı yaptığı çağrıya Levililerin tereddütsüz olumlu cevap vermeleri, Yahudi tari­hinde dönüm noktası olarak karşımıza çıkmaktadır. Yahu­di kaynaklarına göre buzağı hadisesine kadar İsrailoğulları arasında din hizmetlerini ilk doğan erkek çocuklar (behor ) vermekteydi. Bu hadiseyle birlikte Hz. Musa'nın yanında yer almalarından dolayı Levililer, Tanrı tarafından din işlerinden sorumlu olarak görevlendirilmişlerdir. Zira Levililer kendi ak­rabaları dahil olmak üzere bu günaha giren kimseleri kılıçtan geçirmişlerdir.
Sayfa 133Kitabı okudu
Tevrat'ta olduğu gibi Kur'an 'a göre de Hz. Musa, buzağıyı yakmış, kül haline gelinceye kadar ezmiş, daha sonra da toz­larını su birikintisine savurmuştur. İki metin arasındaki en temel farklılık, Tevrat'ın suya serpilen tozların İsrailoğullarına içilmesine yer vermesidir. Kur'an'da açıkça ifade edilmese de İslam kaynaklarında da buzağının tozlarının suya serpildikten sonra halka içildiği, buzağıya tapanların yüzlerinin altın gibi parladığı. dillerinin simsiyah kesildiği ve bu suret­le tapanların tapmayanlardan ayırt edildiği nakledilmiştir.
Sayfa 137Kitabı okudu
306 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.