Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Fetret döneminin kötü izleri sebebiyle şehzadelere Rumeli’de sancak verilmediğini bile bile Selim’in böyle bir talepte bulunması, ciddi bir hesaplaşma içine gireceğinin deliliydi. Böylece ağabeyi Ahmet’in muhtemel padişahlığı durumunda kendisine Rumeli’de önemli bir avantaj sağlamaya çalışıyordu. Fakat bu talebi kesin bir dille reddedildi.
Hakkari
... 1514 yılında Yavuz Selim tarafından Osmanlı ülkesine katılmıştır. Yalnız bu arada Hakkariye Beyliğinin 1450-1600 yılları arasında başkenti olmuştur. Van Gölü güneyinde yaşayan Hakar adlı bir göçebe aşiretinin adından dolayı Araplar tarafından "Hakkâriye" (Hakanların şehri) denmiştir. Bu bölgeye Türkler "Hakkâri". kasabaya da "Çölemerik" adını vermişlerdir. Osmanlı döneminde Erzurum'a bağlı iken 1876 yılında il, 1888 yılında Van eyaletinin sancak merkezi olmuştur. 24 Mayıs 1915-22 Nisan 1918 yılları arasında 3 yıl kadar Rus işgalinde kalmıştır..
Sayfa 244 - İnkılâp Kitabevi, 5. Baskı (1994)Kitabı okudu
Reklam
Gümüşhane
... 1514 yılında Yavuz Selim tarafından Osmanlı ülkesine katılmıştır. İskender'den bu yana işletilen gümüş ocakları nedeniyle "Gümüşhane" adını taşımaktadır. Selçuklular zamanında Erzincan'a, Osmanlılar zamanında Erzurum'a, Tanzimattan sonra Trabzon'a bağlı bir sancak merkezi olmuştur. XIX. yüzyıl sonunda Osmanlı-Rus savaşları nedeniyle nüfusun çoğunun şehri bırakmış olması yüzünden gümüş madeni refahı sona ermiştir. 19 Temmuz 1916-28 Şubat 1918 tarihleri arasında Rus işgalinde kalmıştır... 1923 yılında il olmuştur.
Sayfa 242 - İnkılâp Kitabevi, 5. Baskı (1994)Kitabı okudu
Sırp lazar'ın peşinde, olacaklardan habersiz bir şehzade; Yakup çelebi
Beri yanda Miloş Kübile adlı bir kâfir, mızrağını sürüyerek ve şapkası elinde olarak padişaha doğru yürüdü. Gaziler karşı çıktılar. Ancak o kâfir, "Gidin, ben el öpmeye geldim ve hem müjde getirdim." dedi. Sırp'ı oğluyla tuttular. İşte getiriyorlar" deyince, gaziler uzak durdular. O kâfir yaklaşınca mızrağını çevirip Padişah'a vurdu. Hemen padişahın üzerine çadır kurdular. Bayezid'i sancak dibinde bıraktılar. Beri tarafta Yakup Çelebi kâfirleri bozguna uğratmıştı. Gelip Yakup Çelebi'ye, "Gel seni baban ister." dediler. Çadıra gelir gelmez onu da babası gibi ettiler. Sırp'ı oğluyla getirip onların da işini bitirdiler. O gece asker arasında üzüntü ve kargaşa oldu. Sabah olunca Bayezid Han'ı padişah yaptılar. Gelip tahta oturdu ve Edirne tarafına yöneldi. Bu hadise tarih olarak hicretin yedi yüz doksan birinde meydana (M. 1389) geldi.
371 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Mutlaka okunmalı herkese tavsiye ediyorum...
(Spoiler) Murat Bardakçı'nın bir videosunu izlemiştim zamanında orada bir kitap söylüyordu İttihat ve Terakki ile ilgili o videoyu arıyordum, "'Hilafet Makamı İngilizler'in Baskısıyla Kaldırıldı' Canlı Yayında Fahrettin Paşa Tartışması.." başlıklı videoya denk geldim. Videoda
Gazi'nin Çağında İslam Dünyası
Gazi'nin Çağında İslam DünyasıOrhan Koloğlu · Boyut Kitapları · 19947 okunma
Önümüzde Allah(c.c)'in Resul'ü Yürüyor.
Herkes yanındaki suyu idareli kullanıyor, namazlar teyemmüm yapılarak kılınıyordu. Yolculuk böyle sürüp giderken, bir müddet sonra Yavuz Sultan Selim atından indi ve askerinin önünde mütevazı bir şekilde iki büklüm olarak yürümeye başladı. Askeri erkan hayret ve şaşkınlık içindeydi. "Atların bile kanının kaynadığı ve çok zor gittiği bu çölde sultan acaba niçin atından inip yürümeye başladı'' diye kendi aralarında konuşmaya başladılar. Askerler de atlarından inip yürümeye başladılar. Paşalar, Yavuz Selim Han'm can ciğer arkadaşı olan Hasan Can'a; "Hünkar 'a sorsanız, acep bu ne iştir?" dediler. Hasan Can Yavuz Selim'e merakla "niçin atından inip yürüdüğünü" sorunca Yavuz şöyle der: "Görmüyor musun Hasan, önümüzde elinde siyah sancakla Allah(c.c) 'in Resul'ü Fahr-i Kainat (sav.) yürüyor. O alemler sultanı yaya yürürken biz nasıl at üstünde olabiliriz.
Reklam
İçel (Mersin)
Güneşin yılda on bir ay parladığı şehirlerimizdendir. XIX. yüzyılın ilk yarısında bir köy idi. "Mersin" adı Türkistanlı bir aşiret olan Mersinli aşireti tarafından kurulmuş olduğu için verilmiştir. 1852 yılında bucak, 1864 yılında ilçe ve 1888 yılında sancak merkezi olmuştur. 1886 yılında Adana'ya bir demiryolu ile bağlanmıştır. 17 Aralık 1918 - 4 Ocak 1922 tarihleri arasında üç yıl süre ile Fransız ve Ermeni işgalinde kalmıştır... 1933 yılında ilin adına "İçel" denmiştir.
Sayfa 254 - İnkılâp Kitabevi, 5. Baskı (1994)Kitabı okudu
GERÇEK 23 NİSAN HİÇ KUTLANDI MI? D.Mehmet Doğan Millete “sakın evlerinizden çıkmayın” denirken Meclis açık tutuluyor ve milletvekillerinin toplanması bekleniyor. Çocukluğumuzdan beri çok 23 nisanlar gördük! Çok şatafatlı nutuklar dinledik, şiirler, marşlar okuduk… Bütün bu törenlerin, nutukların, şiirlerin, marşların 23 Nisan gerçeğini
İstiklâl Marşımızın kabulü kutlu olsun.
ayayayse.blogspot.com/?m=1 İSTİKLÂL MARŞI -Kahraman Ordumuza- Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl! Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu
İstiklal Marşı
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl! Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl, Hakkıdır, Hakk’a tapan,
Reklam
Mareşal Fevzi Çakmak’ın ölümü
Edirnekapı’dan geçiyoruz! İstiklâl Marşı şairi M. Akif orada yatıyor... Onun bir beytini söylüyoruz: Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli, Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli Müsterih ol! Büyük Âkif, bu gençlik seni dinliyor ve ezanlar çok sevdiğin bu yurdun üstünde inliyor. Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı, Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı... Âkif: Biz “Bu topraklar için toprağa düşenlerin” çocukları, vatanı bir çiftlik hâline getirenlere karşı çarpışıyoruz. Müsterih ol! Vatanı çiğneyenleri çiğneyeceğiz... Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Korkmuyoruz!.. Korkmadık, ey esir milletlerin, mazlum ümitlerin, kimsesizlerin, şehitlerin, yetimlerin şairi: Korkmadık! Çanakkale’de çarpışanlar korktu mu?.. Müsterih ol! Bize inan! Vatan topraklan üzerinde yemyeşil boy attık... Bastığımız yerleri toprak diyerek çiğneyip geçmiyoruz... Altında kefensiz yatanlan düşünüyoruz. Ve bu topraklar üzerinde milleti kefensiz bırakanların, kefeni hazır. Âkif, bugün tam senin günün oldu.
Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Antakya ve çevresi Yavuz Sultan Selim tarafından M.1516'da Osmanlı hakimiyeti altına girdi. Bu tarihten itibaren Halep'e bağlı bir sancak olarak Osmanlı idari sisteminde yerini aldı.
Sayfa 103Kitabı okudu
Zafer Yıldönümü Kutlu Olsun
PREVEZE DENİZ SAVAŞI Barbaros Hayreddin Paşa’nın ikinci adalar seferi sırasında Ege Deniz’indeki Kiklad ve Sporad adaları fethedilmişti.(1538) Bu sefere Anadolu eyaletinden 19 sancak katılmış ve bu sancakların bazıları Cezayir-i Bahr-i Sefid ve Kapudani eyaletini desteklemek için sonrasında bu eyalete bağlanmıştır. Unutulmamalıdır ki Cezayir-i
Osmanlı Valide Sultanları: Ayşe Hafsa Hatun
1478 veya 1479 yılında doğduğu tahmin edilen (A'işa Hâfize) Hafsa Sultan'ın Tatar Türk'ü olduğu bilinir. 1493'de Şehzade Selim'in Hasekisi oldu. 16 yıl Trabzon Sarayında yaşadılar. 6 Kasım 1494 tarihinde Yavuz Sultan Selim Han'a şehzadesi Süleyman'ı dünyaya getirdi. 5 Temmuz 1509'da Süleyman'ın (Kanunî), Kefe'ye Sancak beyi olmasıyla onunla birlikte Kırım'a, üç yıl sonra Şehzade Selim'in cülusu üzerine de yine oğluna refakat ederek Saruhan sancağına (Manisa'ya) gitti.
Çaya iner gezerim Çayda balık izleri Balıkta değil efkarım Sancak saçlı Saniye'm Ben yolunu gözlerim youtube.com/watch?v=FAmBbkc...
144 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.