Sesinde sanki yılların yorgunluğu vardı. Oysa onun kalbi daha minicikti.
Sayfa 30Kitabı okuyor
"Etrafta değişen hiçbir şey yoktu sanki, fakat ben çok değişmiştim."
"Sayfadaki insana kendimi o denli kaptırmıştım ki seninle yüz yüze geldiğimizde aynı şekilde hissetmek kafamı karıştırıyordu. Sanki iki farklı insan arasından seçim yapmam gerekiyor gibiydi. Yine de..."
"Yine de?"
"Yine de burada, karşımda duruyorsun. Seçim yapmak zorunda değilim yani."
"Bir dakika," diyerek parmağını kaldırdı. Bir şey hatırlamaya çalışıyor gibiydi. "Bu demek oluyor ki yazdığın notta başkasına karşı hislerin olduğunu söylediğinin kişi..."
"Senden hoşlandığım için seni reddettim, evet." Bir süre cevap vermedikten sonra gülmeye başladı. İçten gelen, dolu kahkahalar atıyordu. " Aslında , bu konuda kitap yazmalısın. Olay örgüsü çok iyi."
Gülümseyerek başımı çevirdim. "Satır Aralarında Buluşalım. Adı da güzel olur."
Sayfa 261
Kör gibiydiler; hiçbir şey görmüyorlardı sanki.
Sayfa 53Kitabı okuyor
"Seversen, öyle..."
Bu lafın üzerine sonradan çokça düşündüm. İki basit kelime ile hayatın sırrını açıklamıştı sanki.
Seversen, evindir.
Sayfa 30Kitabı okuyor
Atsız asker değildi, fakat bir asker gibi yaşadı, asker gibi öldü. Zamanlar üstü, zamanlar aşırı bir adamdı. Türklük onun için bir sevda idi ve başka hiçbir şey önemli değildi. Önem verir göründüğü, üzerinde yazılar yazdığı, kitaplar doldurduğu her şey Türklük içindi. Türklük, tarihin derinliklerinden kopup gelen, geleceğe doğru yürüyen kutsal bir
"Çok ilerde de bir gün gelecek; dünya, sanki bu insanlar hiç yaşamamış, bu savaşlar yapılmamış, bu acılar çekilmemiş, bu sevinçler tadılmamış, bu medeniyetler kurulmamış gibi bir sessizliğe bürünecek..." (Ötüken 92:14).
Aslında tüm bunlar bana bir hayalden öte, adeta yaşanacağı kesinleşmiş Bir geleceğin önsezileri gibi geliyordu. Sanki geleceği hayal etmiyor onu adeta hatırlıyordum.
Sayfa 27Kitabı okuyor
Seninleyken uçak havada asılı kalır , denizaltı istop eder, deniz buz tutar. Seninleyken herşey donuyorda zaman hızlı akıyor ..Tüm bunlar neyin alameti bilmek imkansız. Dünyanın tüm müzeleri havaya uçurulmuş,tozları üstüme yağıyor sanki.Sen gözlerini her kırpışında yeni bir çağa giriyoruz.Sen gülümseyince mühit cennetin en lüks ilçesine dönüşüyor.Eros ve akrabaları arp çalıp vokal yapıyor, kalp şeklindeki bulutlardan şurup yağıyor, dev papatyaları şemsiye olarak kullanıyoruz..
Senin kalbinin coğrafyasında , senin ikliminde ,kar boran ,fırtınalar şifa verir yeminle. Kaybolmaktan memnuniyet duyduğum bi diyardayım. Diyarı yadigarda yaşamanın sevincini ne yetirebilirim ,ne bitirebilirim...
Bir yangın gibi taşıyıp durduk kederi ve acıyı göğsümüzde yer gök duman içindeydi sanki genzimizi yakıyordu ayrılıklar
Everest yayınları
