Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gitti... Kimseler farkına varmadı bu gidişin beni de götürdüğünü. Zaten farkına varsalar ne yapacaklardı? Seni bana mı getireceklerdi? Yoksa beni tutup sana mı götüreceklerdi? Uzun bir zaman bu sorularla uğraşıp durdum. Sonra bir gün sanki sen hiç var olmamışsın gibi insanlar soru sormayı bıraktı bana. Kısa süre sonra benim dışımda herkes seni unuttu. Başkalarının seni unutmamak için nedeni yoktu ki zaten, neden hatırlasınlar seni? Aslında bakarsan benim ne nedenim var ki, seni aklımda tutuyorum? Herkes seni unuttu, ben seni neden unutamıyorum..? Ya çık aklımdan, ya da daha fazla yorma beni. Al götür aklımı aklında...
Kaç zamandan beri saate bakıp bakıp saçlarını tarıyorsun Kaç zamandır şu hayata bir oldu bitti gözüyle bakıyorsun. Sanki aynalar sarkıyor bu kış yine gözlerinden Artık eve meyve de almıyorsun.
Reklam
"Bu korkunç Devrim'den, insanlık tarihinde, ekilmeden biçilmiş tek hasatmış gibi sanki ortada hiçbir ihmal yokmuş ya da Devrim'e yol açacak hiçbir şey yapılmamış gibi bahsetmek tam da Monsenyörler gibi kaderleri tersine dönmüş mültecilere ve tipik muhafazakâr İngiliz doktrinine uygun bir tavırdı; sanki Fransa'da sersefil yaşayan milyonlarca insanı ve halkın refahını kolaylıkla artırabilecek kaynakların yanlış ve uygunsuz kullanımını fark etmemişler, Devrim'in kaçınılmaz olarak geleceğini yıllar öncesinden görüp bunları gayet anlaşılır ifadelerle kayda geçmemişler gibi... "
Ümumiyyətlə,uzaqlarda olan hər kəs sanki həmişə daha bəxtəvər görünür...
Hayatım olacağını sandığım şeyi özlüyordum. Sade. Sessiz. Kibar. Ama eski hâlimi, gücünün farkında olmayan o kızı özlemiyordum. Sanki boş bir sayfaya bir şey yazma eylemi onu kutsal bir şey hâline getiriyormuş gibi, okuduğu her şeye sonsuz bir güvenle inanan o kızı.
Basit yaşayacaksın, basit. Sanki birgün yaşamın sona erecekmiş gibi basit. Çay, simit ve peynirle...
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
Reklam
"Yaşamı boyunca pek çok kez fark etmişti Veronika, tanıdığı bir sürü insan başkalarının başına gelen korkunç olaylardan sanki gerçekten üzgünmüş ve yardım etmek istiyorlarmış gibi söz ederlerdi ama işin gerçeği, başkalarının acılarından zevk aldıklarıydı; çünkü böylece kendilerinin mutlu ve şanslı olduklarına inanabiliyorlardı."
Dünya epey zamandır kalitesizlerin "elen(e)mediği" bir süreç yaşıyor. Kavrayış hızı ve duyarlık düzeyi yüksek erdemli bireyleri zor günler bekliyor sanki. Oysa bu (mümtaz) kitle "ortalamaya" mecbur edilme zilletine düşmemeliydi. Hâlâ bir şeyler yapılabilir mi, bilmiyorum. Üzgünüm.
Sıkışıp kaldığım o labirentte kör duvarlar birer birer yıkılıyordu. Hem de benim çabama gerek kalmadan. Sanki görünmez bir el bana yardım ediyordu...
Everest Yayınları - Epub
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.