“Aşık olmak, dedim. Aşka düşmek, hepimiz yapardık o zaman, şu ya da bu şekilde. Onu nasıl hafife alabilmişti böyle? Küçümsemişti hatta? Sanki bizim için önemsizmiş, bir gösteriş, bir kaprismiş gibi. Aksine zahmetliydi. Temeldeki şeydi, kendinizi anlamanızın yoluydu; eğer başınıza hiç gelmediyse, bir kez bile, mutasyona uğramışsınız demektir, dış dünyadan bir yaratık… Herkes bilirdi bunu.”