Erkekler bazen ne kadar basit oluyorlar...Zannediyorlar ki, bir erkeğe karşı hiddet,hatta nefret duymaya başlayan bir kadın,hemen başka erkekler bulup boyunlarına sarılmak ister...
Sayfa 220Kitabı okuyor
Dans
Fransa’da dans denilen rezâlet yeni yeni ortaya çıkmaya başladığında bunu duyan Kânûnî, derhal Fransa kralına şu talimatı göndermiştir:
“…İşittim ki, memleketinizde kadın ve erkeklerin dans adı altında birbirlerine sarılmak suretiyle halk önünde ahlâk ve hayâya mugâyir davrandıkları süflî bir eğlence îcâd edilmiş! Bu rezâletin, hem-hudud olmamız dolayısıyla memleketime sirâyeti ihtimâli vardır. Bu itibarla nâme-i hümâyûnum elinize ulaşır ulaşmaz derhâl bu rezâlete son verile! Aksi hâlde bizzat gelip o rezâleti kaldırmaya elbette muktedirim.”
Osman Nûri Topbaş, Âbide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle Osmanlı, s.180.
Behzat'a sarılmak kamal'e sarilmaktı,Efraz'ın nazarında Kamal'siz yaşayamayacağını bilen Allah karşısına Behzat Yargıcı'yı çıkarmıştı; yeniden yaşamak için, yeniden yaşamak isteyenlere Umut olmak için, Özgürlük ne aralarını atan çocukların sesi olabilmek için...
Lübnan'da sallanmaktan korktuğu salıncağın diğer bütün salıncaklar gibi zararsız olduğunu öğrenebilmesi için...
Sayfa 398Kitabı okudu
"Kucaklayacak insana sahipseniz ve bunun farkındaysanız sarılın ona. Doyasıya değil, doymamayı isteyerek... Lütfen doymayın sarılmanın lezzetine. Kimbilir belki de birgün
birine sarılmak istersiniz; özümseyerek, ağlayarak, özleyerek...
İnsanın birilerini özlemesini anlar ve bir an önce gidip
bulmalarını öneririz. Ya insan sarılmaya özlem duyuyorsa.
Yanağına bir öpücük kondurmak için insan aramaya başladıysanız vazgeçin bundan. Öpülecek yanak aramaya başlamanız, yapayalnız olduğunuzu idrak etmeniz demektir. Bu idrak kime ne getirir ki?"
Sayfa 22Kitabı okudu
Bu gidişle siz bir yüzyıl daha beklersiniz
Bir hiçliğe sarılmak, sadece bir düşü sarıp sarmalamaktı...
Ne uzun bekleyiş.
Sayfa 254Kitabı okuyor
Sarılmak çift taraflı bir eylemdi, canının neresi acıyorsa oraya iyi geliyordu. Çocukken anneme ağrı kesici neremizin ağrıdığını nasıl biliyor diye sormuştum, ağrı kesicileri bilmem ama sarılmak ağrıyan yerlerin sızısını dindiriyordu.
İnsan hiç susmamalıydı. Bir derdi mi var? Anlatmalıydı yakınındaki dostlarına yoksa zamanla o dert içinde büyüyüp sadece acı verirdi kendisine. Bu dünyada insanı rahatlatacak yalnızca iki şey vardı; sarılmak ve anlatmak.
BİR GECEDE CAHİL KALMADIK!!
Arap yazısı Arapçada öyle olduğu için sessiz harflere dayanıyor, Türkçe ise sesli harflere dayandığından bu yazı ile yazılması onu boğuyordu. Oysa ki İslam kalıbı, şekli değil manayı, niyeti, ifadeyi temel alır. İfadeyi, manayı kolaylaştıracak her değişiklik İslam'ın ruhuna uygundur. Arap harfleri yerine Türkçe'ye tıpatıp uyuyan yeni Türk harflerinin getirilişi İslam'ın hassasiyetini bir darbe vurup Frenkçeye sarılmak için değil, Türk'ün ifadesini ruhuna dönüşünü kuvvetlendirebilmesi içindir.
Sayfa 39Kitabı okuyor
Mevla'ya sığınmaktan başka çare yok. Mevlâ'ya boyun eğmek lazım, şeriatına sarılmak lazım.
Mahmud Efendi Hazretleri Ks
Erkekler bazen ne kadar basit oluyorlar…
Zannediyorlar ki,bir erkeğe karşı hiddet, hatta nefret duymaya başlayan bir kadın, hemen başka erkekler bulup boyunlarına sarılmak ister…
Sayfa 220Kitabı okudu
"Sebebi ne olursa olsun sana sarılmak bir ayrıcalık Su Varisi."
Sayfa 177
Sana kızıyor muyum; evet' .. Seni özlüyor muyum; evet! Seni ele geçirirsem boğmak istediğimi de, boynuna sarılmak istediğimi de bilesin... Ama hangisini önce yapacağıma ben bile karar veremiyorum.
Sayfa 300
Zevki tatma yetiniz vardır. Birilerinin elini tutmak, onlara sarılmak, seslerini duymak ve gülüşlerini görmek ne kadar da mükemmel bir şeydir.
Hiçbir hayale, hiçbir hedefe; uğrunda yürümeden varılmaz. Mutlaka bir adım atmak gerekir. Musa’nın asasını taşa vurması gerekir.
Sebeplere sarılmak gerekir.
Vahyi yaşamak Efendimiz’in (s.a.v) buyurduğu gibi yoldaki bir taşı kaldırmaktır’, ırkçılık yapmamaktır. Emaneti sahibine vermektir. Zulmetmemektir. Kan davası gütmemektir. Kadınların haklarını gözetmektir. Kadınların da eşlerinin haklarına riayet etmeleridir. Mirasta Allah’ın hudutlarına riayet etmektir. Faizi terk etmektir. Faize dayalı sömürü düzeniyle mücahede etmektir. Kur’an’a sarılmak ve sünneti yaşamaktır.