Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ölümsüzlüğe dair_
(...) burada felsefi ya da dini ruh kavramı ile değil kısmi özerklik işlevine sahip yarıbilinçli psişik karmaşanın varlığının psikolojik bakımdan tanınması ile ilgileniyoruz. Açıkçası psikolojinin felsefe ve dinle az çok bir ilişkisinin olması gibi bu tanımın da felsefi ya da dini ruh tanımıyla iyi kötü bir ilişkisi vardır. Burada dileğim ne disiplinler arası bir savaşa kalkışmak ne de ruh olarak kastedileni filozof ve teologlara göstermek değildir. Bununla birlikte her ikigrubun da ruh ile neyi kastetmek gerektiğini psikologlara göstermeye çalışmalarına engel olmak durumundayım. Din tarafından ruha safça eklenen kişisel ölümsüzlük niteliği, bilim açısından özerklik düşüncesinin zaten kapsadığı psikolojik bir damgadan fazlası değildir. Kişisel ölümsüzlük niteliği ilkellerin gördüğü gibi hiçbir şekilde ruhun değişmez niteliği değildir, hatta haddi zatında bir ölümsüzlük anlayışını da barındırmaz. Fakat bu görüşün bilim açısından tamamen erişilmez olduğunu bir kenara koyarsak artık ölümsüzlüğün en dolaysız anlamı basitçe bilincin sınırlarını aşan psişik bir etkinliktir. “Mezarın ötesi” ya da “ölümün diğer tarafı”, psikolojide “bilincin ötesi” anlamına gelir: Bundan da başka bir anlama gelmez çünkü ölümsüzlükle ilgili açıklamalar mezarın ötesindeki koşullar hakkında ahkam kesecek bir konumda olmayan bir canlı tarafından yapılıyordur.
_Aklı başındalık, düşünüp-taşınıp, tartıp, tercih etmeye yönelik bir erdemdir ve bir anlamda pek çok erdemin ustasıdır. Bu bağlamda basiret ve zeka gibi yine ruhun bu kısmına ait erdemler, aklı başındalığın kalfası, ruhun diğer kısmındaki karakter erdemleri ise çırağı konumundadır. Öte yandan erdemlere yönelik doğal eğilimin söz konusu olduğu
Reklam
I Abdulhamit cenabı hak layıklarını versin diyerekten Şeyh-ül İslam ‘dan fetva alacak ve dış borçlanma’yı tarihimizde ilk olarak deneyecektir. III.Selim dönemi ispanya , tunus,Cezayir yoklamış hepsinden olumsuz cevap almıştır. son çare olarak değerli madenlere el konulmasına karar vermiştir. Geri kalmış türkiyenin iyi niyetli devleti , zenginlerden de kıymetli madenleri toplamak için ‘kadın ziyneti ile altın ve gümüşlük silahtan masada altın ve gümüş eşyanın şer’an haram olduğuna dair ‘ Şeyh-ül İslam da n fetvayı almakla meşguldur. Genel hatlarıyla ikta sistemi , mülkiyeti devlette olan bir toprak parçasından sağlanan gelirin , o toprağın yönetimiyle görevli bir memur-askere bırakılması. askerin bu gelir karşısında , devlet istediği zaman , o toprağa işleyenlere birlikte savaşa gitmekle yükümlü olması Eyalet askerleri tabir edilen orduda esas olarak Tımarlı sıpahiler ve onların cebeli’leriyle öteki eyalet askerleri vardı.Merkez emredince Tımarlı Sıpahiler askeri eğitim gösterdikleri köylüleri (cebeli ) yanlarına alıp göreve giderlerdi . Nitekim Yeniçerilerin para vermezsen dövüşmeyiz demelerine sık sık rastlanacaktır. Toprak düzeninin bozulması ve eyalet askerlerinin azalmasına paralel şekilde sayıları artan bu kitle kısa zamanda devletin başına bela kesilecektir. Bir çiftlik genişliğindeki arazinin yıllık nakdi icari( kira bedeli ), en eski metinlere göre müslümanlar için 22 , Hristiyanlar için 24 akçe idi ( Haraç-ı Muvazzaf)
Orada, bu ev gibi evlerden eser yoktu. Orada, buranın Madam Jimson'larına, Leyla'larına, Major Will'lerine, de Rochepierre'lerine, Azize Hanım'larına, Nermin'lerine, Fanny Moore'larına, Orhan Bey'lerine, Captain Marlow'larına karşılık babaları savaşa gitmiş yavrularının beşiğini sallayan temiz ve sabırlı kadınlar, vücutlarını Allah tarafından kendilerine teslim edilmiş bir kutsal emanet gibi saklayan genç kızlar, bunların üstüne şefkatle titreyen nur yüzlü nineler ve Anadolu'ya dair son iyi haberleri bildiren gazeteyi bir muska gibi devşirip cebine yerleştirdikten sonra sanki kendisini bütün dünyanın hazinelerine sahip bir adam kadar mesut hisseden fakir vatandaşlar vardı.
Sayfa 192 - İletişimKitabı okudu
Birleşik Devletler ve Japonya'nın endüstriyel üretimi arasındaki eşitsizlik, Pasifik Savaşı'nın sonucunu nerdeyse tek başına belirledi. Pearl Harbor baskınının mimarı Amiral Yamamoto, üstlerini şöyle uyarmıştı: Teksas'taki otomobil fabrikalarını ve petrol yataklarını gören biri, Japonya'nın Birleşik Devletler'le savaşacak güçte olmadığını anlar. eğer savaşa girersek, altı ay boyunca çok iyi sonuçlar alacağımızı size garanti ederim ama iş bir veya iki yıla uzarsa, o zaman ne olacağına dair hiçbir teminat veremem.
Sayfa 600 - Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
değerleri öğütme makinesi-kürt sorunu
Jön Türkler'in öncülüğünde bundan yüzyıl kadar önce girilen Balkan Savaşında Osmanlı devleti gerçek bir orduya göre ancak çete sayılabilecek "ordular" karşısında perişan oldu. İkame değerler ilk sınavda yağmura maruz kalmış makyajlı yüz gibi toplumun yüreğinde şerhalar bırakarak dökülüverdi. İkame değerlerin ilk armağanı Balkanların elden çıkması olmuştu. Rahmetli Dengbêj Şakiro'nun Balkan Savaşlarını konu edi nen bir strani var. Orada Kürt aşiret kuvvetlerinin kahramanlıkların dan bahseder. Balkan Savaşlarında Kürtlerin rolünü bilmediğim (ya da resmi ideoloji tarafından karartıldığı) için doğal olarak bu strani Şakiro'nun etrafta bu savaşa dair duyduklarını hayaliyle meczede rek oluşturduğunu düşünüyordum. Sonra çeşitli kaynaklarda Kürt aşi ret kuvvetlerinin Balkan Savaşlarına katıldıklarını okudum da rah metlinin ruhundan özür diledim. Şöyle diyor bu stranın bir yerinde Dengbêj Şakiro: Edirne, İşqodre di mehserê de mane Contirkan namus firotine bi peran e Şer qelibî ser milê lawê Kurdan e Hewara me jorê bi Xwedê Li jêrê pênsud jinê Lazan e Zendê zer badane Bi hewara şehîd û xazîyan canê xwe dane (Edirne, İşkodra muhasarada kalmış Jön Türkler namusu paraya satmış Savaşın yükü Kürd oğlunun omuzlarına binmiş Umudumuz yukarıda Allah Aşağıda beş yüz Laz kadını Sarı kolları sıvamış Şehit ve gazilere yardım için canlarını feda etmişler)
Sayfa 167 - beyan yayınlarıKitabı okudu
Reklam
HAİTİ DEVRİMİ - SAINT-DOMINGUE1791 -1804 18'inci yüzyılda Karayipler uluslararası şeker, kahve, pamuk ve çıvit ticaretinin merkeziydi. Ilispaniola Adasındaki Fransız kolonisi olan Saint Domıngue'de birçok ekim alanı faaliyet gösteriyordu. Avrupalı varlıklı toprak sahipleri, bu alanlarda yapılan tarım ve ticaret faaliyetlerinde kullanmak üzere Afrika’dan gemilerle siyah köleler getiriyorlardı. Korkunç koşullarda çalışıp yaşayan kölelerin sayısı 1789'a gelindiğinde köle sahiplerinin on katma ulaşmıştı. Fransızların Maron adını verdiği özgür siyahların ön ayak olduğu küçük ayaklanmalar, geniş çaplı bir isyanı başlatacak noktaya geldi. 21 Ağustos 1791'de başlayan isyan çok geçmeden hız kazandı. Fransız Devrimi sonrasında kurulmuş olan cumhuriyetin özgürlükçü tutumu ve Birleşik Krallık ile aralarında başlayabilecek savaşa dair kaygılar, Fransa'nın 1794'te kolonilerde köleliği kaldırmasını sağladı.
O zamanlar rahmetli el-Bessâm’ın aracılığıyla soylu bir kısrak satın aldım. Bu kısrak, alnında lekesi olan, doru renkli, toynakları geniş ve ön ayakları kısa bir Cuaysîniyye küheylanıydı. Rahmetli Holo Paşa da babama yaşlı bir kısrağın soyundan gelen siyah ve soylu bir kısrak hediye etti. Bize hediye edilen başka atlar da vardı. Daha sonra
ANNA POLITKOVSKAYA. Rus yazar. Kendi hayatını tehlikeye atma pahasına insan haklan davalarının savunuculuğunu üstlenmesiyle tanınır. Çeçenistan'daki savaşa ve Grozni {Coharkale}'nin bombalanmasına dair yaptığı cesur haberlerin yanı sıra, Novaya gazetesi adına serbest gazetecilik yaparken, 2002 yılında Çeçen saldırganların düzenlediği ve çok sayıda insanın hayatını kaybettiği Nord-Ost tiyatro baskınında arabuluculuk yapmaya çalışmıştır. Aynı zamanda Uluslararası PEN üyesi olan Anna Politkovskaya, bu cesur haberlerinden dolayı birçok uluslararası ödüle layık görülmüştür. Nord-Ost tiyatro baskını: Moskova tiyatro rehine krizi Moskova tiyatro rehine krizi, 23-26 Ekim 2002 tarihleri arasında Rusya'nın başkenti Moskova'da Çeçen ayrılıkçılar tarafından gerçekleştirilen rehine krizidir. Eylemcilerin talepleri Rus güçlerinin Çeçenistan'dan geri çekilmesiydi. Faillerden daha önce Süleymanov olarak bilinen Movsar Buharovich Barayev, İkinci Çeçen Savaşı sırasında Rus özel kuvvetleri tarafından 170'den fazla kişinin ölümüne yol açan bir Moskova tiyatrosuna el konulmasına neden olan bir Çeçen İslamcı milis lideriydi. Şamil Salmanoviç Basayev iseİslamcı Çeçen direniş lideri olarak Çeçen İçkerya Cumhuriyeti silahlı kuvvetleri komutanı olarak biliniyordu. Bir zamanlar Dağıstan İmam'ı olarak da görev yapan Basayev; daha sonra İslam Şurası tarafından askeri emir ilan edilmiş ve Dağıstan bölgesinde bir İslam Devleti kurmak için cihat ilan etmiştir.
667 öğeden 431 ile 440 arasındakiler gösteriliyor.