"Kadınlar bir günde 20.000 kelime kullanırken ,erkekler sadece 7.000 kelime kullanır.
"Aslında tam bir şehir efsanesi bu ,siz erkekleri bir de taraftarı olduğu futbol takımının maç analizini yaparken görün ."
Sevgili E.
Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına şiddete yönelik çalışmalar, boş kelamlar, bol bol reklamlar dilden dile, şehirlerden, en ücra yerleşim yerlerine kadar slogan halinde dolaşıp duruyor.
Şehir efsanesi kisvesi adı altında.
Yapılan çalışmalara bakıldığında, araştırıldığın da ortaya çıkan tablo ve veriler içler acısı.
Sisitem öyle bayağı işliyor ki; dayak yiyeni eğitiyor, dayak atanı ve öldüreni malesef mükafatlandırıyor.
Bu satırları yazarken, anlatırken ben çok utanıyorum, hakikat bu.
Kadın..
Maalesef bugünlerde, yaşadığımız ataerkil toplumun içinde sinip kalmış, şiddet görmüş, taciz edilmiş, kendisini aciz bir varlık hissedip intihar etmiş kadınlara rastlıyoruz. Ne acı.. Fakat tarihe damga vuran çok güçlü kadınlar da var feyz alınası. Bu kitapta sadece güçlü kadınlar değil, çıldırmış kadınlar, sadist kadınlar, çok zeki
“Aşık olmak için görmenize gerek olmayan bazı şehirler var. İstanbul onlardan biri.” demiş Burhan Sönmez bir röportajında. Ve “İstanbul İstanbul” romanı ile güzellik ile çirkinliği, zenginlik ile sefaleti, güç ile zayıflığı, acı ile mutluluğu bir arada bulunduran bu acımasız ama büyülü şehri çok farklı bir kurguyla; yeraltındaki küçücük bir
'Büyüklüğünü' tescil etmek için seçilen en yaygın yöntem, resim ve heykellerinin her yere konmasıdır. Devlet binalarında, okul bahçelerinde, şehir meydanında, mahallenin bakkalında-kasabında, ders kitaplarında ve hatta gazoz kapaklarında bunların resimleri vardır. Kendilerini bizzat görmek pek mümkün olmasa da, her yere konan resimleri ve heykelleri sayesinde halk indinde bir 'tanrı-başkan' efsanesi yaratılır. (Örnek: Rusya'da Stalin'in ve Irak'ta Saddam'ın resim ve heykelleri.)