Şehir içi dolmuşların birinde 20 yaşlarında ince elbiseler giyinmiş genç bir kız, utanma duygusunu parçalar bir şekilde, açılıp saçılmış fitne sergiliyordu.
Arkasında saçı sakalı ağarmış ihtiyar, genç kızın halinden dolayı arkasında utançla oturuyordu. Kızın kulağına eğilerek edeple şöyle fısıldadı:
“- Ey kızım sana yakışan örtünmektir. Tesettür,
🌹🌹🤲🤲🌹🌹🌹🤲🤲🌹
Cuma, müminlerin bayramıdır. Cuma günü yapılan ibadetlere iki kat sevap verilir. Bugün işlenen günahlar da iki kat yazılır. Bilhassa Cuma gününü, günahlardan kaçarak ibadetle geçirmeye çalışmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Cuma günü günah işlemeden selametle geçerse, diğer günler de selametle geçer.)
[İmam-ı
***Her şeyin iyi gittiğini nerden çıkarıyorsun?” dedi. “Herif rüzgârı kendinden menkul uçurtmanın teki. Ara sıra telleri takılır gibi kadına geliyor gece yarsı.” “Fakat Müzeyyen, bu derin bir tutku,” dedim. Tırsmaya başlamıştım. Haklı olabilirdi. “Evet, biraz sapık ve tek taraflı bir tutku,” dedi, arkasını dönüp gitti.***
Hikâye kahramanı bir
o rahvan atları anlaşılır kılan sabahlarda
göğsü kasvet sayrılarıyla çarpışıp
delişmen çocuklarını azdırırken dünya
şehrin çarşılarından esen telaş
hıçkırıklarla akşamı karşılayan bir aldanış gibi
babamın incinmiş sesine çökerdi.
yatağına ilk kez akan bir nehrin hırçınlığıyla
karın kapadığı damları temizleyendi babam.
bir nasihatin başlangıcındaki
Ne zamandır veda can havliyle sevdiğine davet
Biraz gün, biraz gece dilenirim.
Sussun diyeydi karanlık bu dünyanın gürültüsü
Pencerenin pervazında özgürlük bekliyor
Bir de arada cama konan güvercinin üzüntüsü
Gel artık Belmonte , o ihtilâli başlatalım
Yeninden papatyayı merhametle koparıp
Dönüş yollarında ormanlar yakalım
Bulamasınlar sis içinde bir şehir
Affet ey paşa , bin bir kez eşeleseler de toprağı
Eski yüzyıl saymasının sonudur şimdi bu
Unutma ki
Bin bir demir parmaklık olsa
Esir alamaz bir kadını!
"Ömrüm uzun eyle ey Ulu Tanrı’m
Gece gündüz şükür etmek isterim
Çalışıp didinip nefis yemekler
Dişlerim keserken yemek isterim
Toygayı içmeli hep sıcak sıcak
Kırk keklik kâfidir, fazlayı bırak
Onlar da yetmezse yumurta kırak
I
Fyodor Pavloviç Karamazov
Aleksey Fyodoroviç Karamazov, on üç yıl önceki korkunç esrarlı ölümü bir zamanlar herkesin dilinde dolaşan (hatta şimdi bile aramızda unutulmamış olan) bölgemizin derebeyi Fyodor Pavloviç Karamazov’un üçüncü oğluydu. Babasının ölümünü yeri gelince anlatacağım. Şimdilik, çiftliğinde ömrü boyunca hemen hemen hiç oturmamış
Tüm şehir bir kar sessizliğine hâkim
Samimi yakarışlara şahitlik etmekte kalbim
Derin tefekkür gerek âlemi idrak için
Kalp gözün açılırsa kaybolur neden, niçin
Tüm marifet iman etmekte, kulluğun özü
Hatırla Ey nefsim, kal-u belada verdiğin sözü
🌷