Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
448 syf.
9/10 puan verdi
Herkese merhaba kıymetli dostlarım. Bugün sizlere benim için çok ayrı bir yer edinmiş Krındeşen Jack serisinin ikinci kitabı olan Kül ve Kan kitabının yorumu ile geldim . Audrey Rose ve Thomas Creswell Bükreş'teki Bran şatosuna adli tıp ve adli bilimler akademisi adı altına gidiyorlar. Eğitimlerini bu şatoda göreceklerdir. Burada kendilerini kanıtlamaları için 1 aylık eğitime tabi tutuluyorlar. Sekiz kişilik bir ekipten sadece iki kişi eğitim alma hakkını kazanacaktır. Ve öğrencilerin kendisini kanıtlaması gerekiyordur. Bükreş’e gitmek üzere tren yolculuğuna çıkıyorlar. Yolculuk esnasında 'Ölümsüz Prens Geri Mi Döndü? başlığı ile karşılaşıyorlar. Prens Drakula dönmüş ve cinayetlere başlamış dedikoduları başlar ve ortalıkta herkes tarafından konuşulur. Olayın asıl başlangıcı bindikleri trende bir cesedin bulunması ile başlar. Bu cinayetten sonra ölümlerin ardı arkası kesilmez. Şatoda ilginç olaylar dönmeye başlar. Audrey Rose ve Thomas ikilisi bu işin peşine düşer ve bunun yanı sıra eğitimlerini tamamlamaya çalışırlar.. Bu kitabı da birinci kitap gibi tek solukta bitirdim. Yazarın kalemine kesinlikle bayılıyorum çok akıcı. Konu bütünlüğü de ayrı bir güzel her şey birbiri ile bağlantılı. Her bölümü ayrı bir merak ile okuyorsunuz ve bunun sonucunda bakıyorsunuz ki o merak ile kitabı bitirmişsiniz. Sonu kesinlikle hiç beklemediğim şekilde bitti.. Kesinlikle bu kadarını beklemiyordum birinci kitap gibi de bu kitap beni epey etkiledi. Şiddetle tavsiye ettiğim bir seri eğer okumadıysanız kesinlikle en yakın zamanda başlamalısınız. Serinin üçüncü kitabında görüşmek üzere
Kül ve Kan
Kül ve KanKerri Maniscalco · Ephesus Yayınları · 2019661 okunma
301 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
ZÜRAFA TOZU-ERİM ŞİŞMAN.302 sayfa Kitabımız yeraltı edebiyatı türünde yazılmış bir roman . Kitabın tanıtımını bizzat yazarın kendisi yapıyor,diyor ki; “Bir aşk hikayesi,bir seri katil romanı ya da psikolojik kitabı filan değil bu yazdıklarım.İçindeki çocuğu öldüren insanlara karşı kırgınlığı,aşkı başka bir bakış açısından görmek,bilim
Zürafa Tozu
Zürafa TozuErim Şişman · Gnome Kitap · 2018340 okunma
Reklam
413 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
GÜN OLUR ASRA BEDEL-CENGİZ AYTMATOV,413 sayfa ”Bu yerlerde trenler doğudan batıya,batıdan doğuya gider gelir…gider gelirdi… Bu yerlerde demiryolunun her iki yanında ıssız,engin,sarı kumlu bozkırların özeli Sarı-Özek uzar giderdi. Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa,bu yerlerde de mesafeler demiryoluna göre
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202145,6bin okunma
Sen apansız güzelsin. Endâmın bir girdap. Senin dalgan kapladı benim ülkemi. Seni buldum, gökleri fark ettim. Seni buldum, kapıları açtım, dalları okudum.
Zaman geç oldu; kokla ve git ve güzel bir yüz gör Bir başka düşte.
336 syf.
8/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
8/10
Son zamanlarda çıkan saçma sapan,abuk subuk kitaplardan sonra okuması keyif veren bir kitap oldu benim için bu kitap.Ben bayağı sevdim. Winn bir polis.Sıkıntılı biten sekiz yıllık bir ilişkinin ardından kendini doğup büyüdüğü eski kasabasında polis şefi olarak buluyor.Griffin Eden ise bu kasabanın en etkili ailesinin en büyük oğlu.Eden serisi de adını bu aileden alıyor.Seride kardeşlerin hikayesini okuyacağız. Winn kasabaya ilk geldiği gün Grifin ile karşılaşıyor.Geceyi birbirlerini turist sanarak birlikte geçiriyorlar ve ayrılıyorlar.Ertesi gün tabi birbirlerini görünce şok oluyorlar ve bu durumdan hoşlanmıyorlar.Akabinde kasabada bir ceset bulunuyor ve zamanla birbirlerini tanıyıp,aşık olmaya başlıyorlar. Öncelikle kitap kesinlikle polisiye değil.Kapağa bakarak Gerritsen tarzı bir kitap sanmıştım ama alakası yok.İçine polisiye serpiştirilmiş bir romantik kitap bu.Okurken bunu dikkate alarak okumanızı tavsiye ederim. İki karakteri de sevdim.Winn güçlü ve ne istediğini bilen bir kadın.Griffin ise sağlam ve karakterli bir erkekti.İlişkileri biraz hızlı ilerledi bana göre ama tadını kaçırmamış yazar.Katili kısa sürede tahmin ediyorsunuz.O anlamda da beklenti içine girmeyin. Kitap bana eski Nora Roberts,Linda Howard kitaplarını anımsattığı için ve tarzı cidden özlediğim için ben sevdim.Keşke böyle daha fazla seri çevrilse.Smut içerikli,ağır dark romanlardan fenalık gelmişti.Anlaşılacağı üzere seriye tabi ki devam edeceğim.Tavsiye ederim
İndigo Dağı
İndigo DağıDevney Perry · Ren Kitap · 2023642 okunma
Reklam
224 syf.
·
Puan vermedi
·
21 saatte okudu
Aklıma Peyami Safa'nın çocukken okudugum polisiye romanları geldi. Cingöz Recai serileri. Çoğunu su içer gibi okumuştum. O seriden birinde şöyle yazıyordu. Kadının hayattaki en büyük zevki polisiye romanlar okumaktı. Ya da böyle bi şey. Yani bilinçaltıma polisiyenin evde canı sıkılan ev kadınlarına özgü bir tür oldugu. Asla ev kadını olmayacaktım. Ve polisiye okumayacaktım. Ya da aşk romanı. Hayatımda ilk kez değil ama uzun zamandır ilk kez polisiye bi şey okumak geçti. Çünkü ne yaparsam yapayım odaklanamıyorum kitaplara. Bi tür okuma kısırlığı bunalımıyla baş etmeye çalışıyorum. Mesala şunu çok özledim. Bir kitap okurken sonraki kitabın hayalini kurmak. Çehov bu ara yaralarıma iyi geldi. Ardından on küçük zenci canlandı gözümde. Tekerlemeyi okuyunca katil kim oyunu oldugu barizdi. Tekerleme şurada dursun. " On küçük zenci yemeğe gitti, Birinin lokması boğazına tıkandı. Kaldı dokuz, Dokuz küçük zenci geç yattı, Sabah Biri uyanamadı, kaldı sekiz, Sekiz küçük zenci Devon’u gezdi, Biri geri dönmedi. Kaldı yedi, Yedi küçük zenci odun kırdı, Biri baltayı kendine vurdu. Kaldı altı, Altı küçük zenci bal aradı, Birini arı soktu. Kaldı beş, Beş küçük zenci hukuka merak sardı, Biri hâkim oldu. Kaldı dört, Dört küçük zenci yüzmeye gitti, Birini balık yuttu. Kaldı üç, Üç küçük zenci ormana gitti, Birini ayı kaptı. Kaldı iki, İki küçük zenci güneşte oturdu, Birini güneş çarptı. Kaldı bir zenci. Bir küçük zenci yapayalnız kaldı. Gidip kendini astı. Kimse kalmadı.” Frank Green, 1869
On Küçük Zenci
On Küçük ZenciAgatha Christie · Altın Kitaplar · 201832,3bin okunma
“Alimin uykusu cahilin ibadetinden üstündür,” denildiğini duyduğum günden itibaren bütün gecelerini kitap okuyarak geçirdiğim tam altmış ay, iki yüz altmış hafta, bin sekiz yüz yirmi beş gün... Hep merak ederek, hep öğrenerek, hep daha fazla öğrenerek...
Sensiz bir kapıydım dışa açılan, engine bir bakış ve çöle yönelmiş bir seda.
Sayfa 171 - Ayrıntı Yayınları
Baş taşta, hava soğuk, çınar düşüncede ve ruh dostun dökülüşüyle dolu. Uykum ne hafif, yakarış bulutu ne yüksek, ne güzel yaşam çalısı ve ben ne yalnız!
Sayfa 170 - Ayrıntı Yayınları
Reklam
Koştum hiçe kadar. Ve koştum ölümün çehresine, aklın çekirdeğine kadar. Ve düştüm dert kayasına. Seni görme şebnemiyle ıslandı parmağım: Titredim.
Sayfa 166 - Ayrıntı Yayınları
Esişte suskunluk, yüzler unutulmuşluk dumanında. Başka bir adı var şehrinin; yorgun değilsin; bir başka adım.
Sayfa 162 - Ayrıntı Yayınları
Neden yorgun kartalın kanadı? Ve yer düşe susamış? Bitmek, yeşermek neden? Bir sırrı koklamak neden?
Sayfa 161 - Ayrıntı Yayınları
408 syf.
8/10 puan verdi
II. Dünya Savaşı sırasında Yahudiler’e uygulanan soykırımda, Polonya’da bulunan Auschwitz-Birkenau toplama kampları en büyükleridir. Bu toplama kamplarında gerçekten yaşamış ve hala hayatta olan Dita Kraus’un anılarına dayanan, gerçek bir yaşam öyküsü olan “Auschwitz Kütüphanecisi” yazar Antonio Iturbe tarafından kaleme alınır ve biz okuyuculara da bu tüyler ürpertici hikayeye ortak olmak düşer. Yahudi soykırımıyla ilgili pek çok film izledim, pek çok kitap okudum ve beş yıl önce Polonya’da bulunan Auschwitz-Birkenau kamplarını ziyaret etme fırsatım da oldu. Sanılanın aksine sadece Yahudiler değil, engelliler, eşcinseller, çingeneler ve hatta kimi kimsesi olmayan yaşlılar dahi bu kamplarda bulunabiliyordu. Kamplardaki pek çok kişi iyi beslenememekten, tifüsten ve bazen de yorgunluktan kısa sürede hayatlarını kaybediyorlardı. Hayatta kalanlar da ölenler kadar şanssızdı, gaz odalarına gönderilen cesetleri tıraş etme, taşıma ve yakma gibi işlemleri yine kendileri yapmak zorunda kalıyorlardı. Peki, böyle bir vahşetin ortasında, insanların bir parça ekmeğe bile muhtaç olduğu durumda, 31. blokta mahkumlar arasında gizli bir okul kurulduğunu söylesem? Ve sekiz kitaptan oluşan bir kütüphaneye sahip olduklarını? Gönüllü olarak kütüphaneci olmayı üstlenen Dita, kitapların yasak olduğu ve cezasının ölüm olduğu bu kampta en riskli işlerden birine sahiptir. Peki, bu iş nereye kadar böyle devam edecektir?
Auschwitz Kütüphanecisi
Auschwitz KütüphanecisiAntonio González Iturbe · Pegasus Yayınları · 20201,846 okunma
"Daha çok anlat," dedim. "Hoşuna gidiyor mu?" "Çok. Elimden gelse,seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum."
Sayfa 157Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.