Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Birinin ölüp ölmediğini teşhis etmek neden o kadar zor? Bunun açık olması gerekmez mi?" "Bazen öyle olmuyor. Soğuk suda kalan insanlar gerçekten ölü gibi görünebilir. Jane Doe'muz da soğuk suda bulunmuştu. Ve yaşam belirtilerini maskeleyerek solunumu veya nabzı algılamayı zorlaştıracak belli maddeler de var." "Romeo ve Juliet. Juliet'in içtiği iksir onu ölü gibi gösterir." "Evet. İksirin ne olduğunu bilmiyorum ama senaryo imkânsız değil.."
Sayfa 56 - Doğan KitapKitabı okuyor
Suna'nın senaryo sohbetlerimizden birinde söyledikleri geliyor aklıma. Karakterlerin ikiye ayrıldığı üzerine yumuşak sesiyle anlattıkları. Eylemleriyle olayların akışını değiştiren karakterler ve olayların akışını etkilemeden onlarla birlikte sürüklenen karakterler.
Sayfa 158Kitabı okudu
Reklam
Rainer: Onun için korkmuyor musun? Kadın: Hiçbir şeyden korkmuyorum. Rainer: Bu gücü nereden alıyorsun? Kadın: Hiç'ten. Ölümden. Ben sonu kendime başlangıç yaptım.
Örneğin, o 'görmek için beklediğim' gün: Sana olan saf güvenim yıkılıp gitti, paramparça oldu. Beni aldatmıştın, atlatmıştın — en azından, gizlemiştin bir şeyi benden. Biliyorsun, o zaman o uzun öyküyü kurmuştum; senin parça parça sözlerini biraraya getirip, bir ‘senaryo’ yazmıştım. Tek açıklamaydı bu, kafamda, neyi benden gizlediğin konusunda. Elimdeki verilere uyan tek açıklama… Ne yapabilirdim? Güvenim yitikti — bir daha geri de gelmez güven; bir kez yitince, sonsuza dek yitiktir.
Oysa dış dünyayla ilgili olarak kurguladığımız bu iç gerçeklik, yani oyun, her insan için farklıdır. Bu oyunu farklılaştıran şey senaryo yazarının birikimidir. Anlık düşüncelerimizin ne olduğunu belirleyen, geçmişteki deneyimlerle öğrendiklerimizdir.
Qimil
Musa Anter'in "Ama Ne İleri Yurd" köşesindeki hemen her yazısı soruşturma konusu olurken asıl fırtınayı, Kımıl adlı Kürdçe şiirin yayımlanması yaratttı. M. Anter'in 31 Ağustos 1959 günü yayımlanan "Kımıl" başlıklı yazısı ve yazıda kullan- dığı Kürdçe şiir aşağıdadır: "Asırlar boyunca iktidarların sui zanı
Reklam
Sanki etrafındaki herkesin elinde hayata dair bir senaryo varmış ama sana kimse vermiyormuş, bu yüzden körlemesine gidiyormuş da düşe kalka yolunu bulmayı umuyormuşsun gibi.
Sayfa 208
Aşk bazen ölçüsüzlüktür. Ve bazen nefret etmektir. Bazen de iki kişilik senaryo, tek kişilik ölümdür. Öyle ya da böyle nihayetinde: "Aşk senin ondaki yansımandan başka bir şey değildir."
Bir filmi ‘okumak' sinema salonunda, karanlıkta, filmle başbaşa kaldığımızda onu izlerken, hatta belki de öncesinde fragmanı izlediğimizde, ya da filmin afişini gördüğümüzde başlar. İmajın ve sesin zihnimizde harekete geçirdiği anlamlandırma süreciyle yavaş yavaş hikayeyi kafamızda kurmayabaşlarız. Ancak şu an elinizde tuttuğunuz senaryo kitabını 'okurken' imaj ya da ses olmadan hikayeyi zihnimizde 'görmeye' başlıyor ve filmi bu sefer bizçekiyoruz kafamızda. Sinemanın metne dönüşmüşbu izlencesi sayesinde yönetmenin kamerayı elinealmadan önce tasarladığı dünyaya adım atıyoruz.
Utan, ey çağ! Soylu insan yetiştirmez oldun!
TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.