tabiatın bu eşsiz şaheserini kendi bencilliğimizin icat ettiği bir sürü ağır ve koyu ahlâk ilkeleriyle yüklemeye kalkışmak neden ?
Bütün medenilik iddalarımıza rağmen hâlâ bu ne barbarlıktır !
“Şimdi okumak için elinde vakti olanlara avazım çıktığı kadar sesleniyorum:
Ey Allah'ın kulları okuyun... Şu üstünüze çöken, şu bizi boğan, şu birbirimize küfrettiren, kurşun sıktıran, şu bombaların patladığı, şu insanların solgun yapraklar gibi caddelere döküldüğü, şu enflasyon paraları ile kurşunlanan vitrinlerden, şu insanları koltuklarına mıhlayan televizyondan, şu yaşamayı işkence haline getiren zam haberlerinden, şu anarşi bültenlerinden kurtulmak istemez misiniz? Kitaplara dönün, okurum diye aldığınız, masanızın üzerine bıraktığınız kitaplara dönün. Kütüphanenizin raflarında unuttuğunuz kitaplara dönün. Barış için kitaplara dönün, Oh dünya varmış!.. diyebilmek için kitaplarınıza dönün.
Bakın, dünyada gül yetiştiren adamlar da varmış...”
Annem Hatice'ydi. Sonra Defol Git Orospu oldu ismi. Babam
onu hep öyle çağırırdı. Hep öyle kovardı. Aklı olan Dragon'un
öfkesinden kaçardı. Annem Defol Git Orospu'nun ismi ölümüne yakın kısaldı. Sadece Orospu der oldu babam ona. Kuru, kısa
sevgisiz bir sesleniş. Ölürken ismini söylemedi bile
Neysem oyum. Günahsa benim boynuma. Onlara ne? Hiç sevabım, hizmetim, memleket, millet hayrına bir işim yok mu? Neden onlardan bahsetmiyor bu dedikoducu küçük adamlar?