Geriye saramayacak olduğumuz hayatlarımızı, pişman olmayacağımız şekilde geçirmemiz gerekir…
Düne vahlanmak, bugünü iyileştirmediği gibi yarını hebâ etmeye birebirdir.
Pasif fikirlerimizi aktif hale getirmediğimiz müddetçe iz sahibi olmadan geçip gideceğiz bu dünyadan.
Güzel şeyler yapabilmek için hep bir zamanı bekliyor, olduğumuz yerden memnun olmuyor, olmak istediğimiz yerin hayalini kurup duruyoruz.
Zorlukların neticesinde büyük başarılara ulaşacağımızı unutuyoruz.
Kolaylığa kaçıyor, tembelliğe tamah ediyoruz.
Düşmekten korkuyor, düşünce de birdaha kalkamayacağımızı sanıyoruz.
Bir zaman hatta çoğu zaman ye’se kapılıyor, karalar bağlıyoruz.
Ümitvâr olmanın getireceği baharı kışa çeviriyoruz.
Rahmetin sağanak şeklinde yağdığını, her şeye rağmen Hak tarafından sevildiğimizi unutabiliyoruz.
Birde biz, sevdikçe sevileceğimizi, paylaştıkça çoğalacağımızı farketmeden yaşıyoruz.
Kimi zaman belki de çoğu zaman “Ben iyi olayım da” diyor bir başkasını düşünemiyoruz.
Sahi benlikten bizliğe ne vakit ulaşacağız?
Bir yerde okumuştum;
‘Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin...Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin...Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır’. diyordu.