Yardım et bana, çıkayım bu uçurumdan
Biraz da senin ellerinle kurtulur dünya
Sen beni seversen çocuklar büyür
Karşılık bularak bütün sorularına
Yardım et bana, çok acı çekiyorum
Bu şiir her sözcüğüyle bir yara bende
Nasıl ki, yayından fırlayan ok
Yatağına gerisin geri dönerse
Sensin, sevgilimsin, beni bilirsin
Usandım artık dünyayı sorgulamaktan
Yardım et bana, kendimle barışayım
Kanıtlar devşirerek taştan, topraktan ...
Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp
Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu,
Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp,
Hayaller alev alev beynimi yakar oldu.
Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.
Her sabah ilk ışiklar gözlerimi oyardı,
Uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı.
Öyle günler gördum ki,
Sen aklıma gelince her şey gülümserdi.
Ağaçlar şarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi.
Ey sevgilim, bilirsin benim ne çektiğimi: Garip başımın derdi bir yürek taşıyorum.
Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı:
İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.
Görünce gülme sakın çırpınıp aktığımı: Ilık ve aydınlık bir denize koşuyorum.
Sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de,
Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende....
Sabahattin Ali
Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp
Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu,
Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp,
Hayaller alev alev beynimi yakar oldu.
Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.
Her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı,
Uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı.
Öyle günler gördüm ki,
Karıcığım;
Senin kaç yaşında olduğunu ne düşündüm şimdiye kadar ne de bundan sonra düşüneceğim.
Sen üç yaşındasın bebeğim!
Tombul, pembe, beyaz, şirret, şirin ve yaramaz…
Sen onsekiz yaşında sevgilimsin!
Kocaman gözlü, ince bilekli geyik!
Sen anamsın, altmış yaşındasın…
Sen yaşı ve cinsiyeti olmayan arkadaşsın!
Büyük kavgamda beraber dövüştüğüm…
Bana nasihatların en doğrusunu veren ve tehlikelerde kanatlarını üstüme geren!
Senin kaç yaşında olduğunu ne düşündüm şimdiye kadar ne de bundan sonra düşüneceğim.
Ve inanmıyorum bir kış günü dünyaya geldiğine.
Sen mutlaka baharda doğmuş olmalısın toprak uyanırken!
17.12.1940
Harikulade olanı tercih ederim ve harika olacak kadar iğrençsin. En yüksekten düştün ya da şeytanın tuzak kapısından, cehennemin derinliklerinden yükseldin. Hiçbir şey daha doğal olamaz. Tavan açıldı veya zemin esnedi. Bir buluttan indin veya bir ateş kütlesinden yükseldin. İşte böyle geldin. Buraya tanrılar gibi girmeye hakkın var. Kabulüm, sen benim sevgilimsin." Gwynplaine korkuyla kadını dinliyor, zihni her an daha iradesiz hale geliyordu. Şimdi her şey netleşmişti. Daha fazla şüphe etmek manasızdı. O mektup! Kadın yazdıklarını doğ-rulamıştı. Düşes ve sevgilisi Gwynplaine! Hissettiği gurur, sefil kalbine hükmetti.