Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevildiğine inanmak ne âcizce bir şeymiş meğer. “Bu kadar mı kötüyüm” diyorsun. Ne yapmış olabilirim, bu acıyı iç organlarıma kadar çekmek için? Öksüz mü tokatladım, engelliler asansörüne mi işedim, full akbilim varken, ihtiyacı olana mı basmadım? Ne yaptım da bu acıyı çektim? Sana inanacak, senin ben olduğuna kanacak, ikimizden biz yapacak onca yalan materyali nasıl buldum?
163 syf.
9/10 puan verdi
GARİP BİR HÜZÜN
İçimde hüzün, keder, şaşkınlık, kızgınlık her ne duygu varsa sentezlemiş, Refik 'in içinde bulunduğu buhran ve şartsız kabullenme halini Dostyevski'nin insancıklar ve beyaz geceler eserlerinde sıkça başvurduğu, kendini yetersiz ve yaşamaya değer bulmayan, içten yaşadığı baş kaldırışa rağmen her şeye kayıtsız kalmayı yeğleyen insan tahliline benzettiğim, gerçekten övülmeye değer gördüğüm eser... Maria puder'in özellikle hastane dönüşünde refik'e kendisinde yeteri kadar sevildiğine "inanmak" inancının eksik olduğunu söylemesi beni etkileyen güzel bir bölüm olmuştur. İlişkide belki de en önemli şey insanın sevdiği kadar sevildiğine inanması...  Daha önceden bu sözü görmüş ve sonuna kadar katılmıştım ve yine bu esere ait olduğunu şimdi öğrendim ve bu durum bu kitabı bu kadar geç okumamın verdiği hüznü arttırıyor.  "Bir insanın diğer bir insanı hemen hemen hiçbir şey yapmadan bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu."  oluyorsa aşktır zaten... En sonunda ah refik neden gidip daha evvelden maria nın akrabası olan o kadına gidip sormak gelmedi aklına.... Neden hemen gününü gün ettiğini düşündün... diye kendimi yiyorum şuan. İnsan bir şey yapamayacak olsa bile gider sorar, soruşturur.. Hülasa her şeyiyle beni etkilemiş, anlatımı da, kişi tahlilleri de, akıcılığı da, tasviri de tam yerinde olan bir roman...
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021314,5bin okunma
Reklam
163 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Kürk Mantolu Madonna
Açıkçası hem anlatımı hem akıcılığı hem de olaylar zinciri itibariyle naifliğinden dolayı 10 üzerinden 10verdiğim nadir kitaplar arasına girmeyi başardı.Bir kitap bu kadar mı çeker kendine?Elimden bırakamadım,her sayfada ‘“Daha ne olacak ?”diye meraktan titreyerek okudum.Haliyle bir çırpıda bitti.Kitabı hala okumayan varsa okumalı,okuyanlar da tekrar tekrar okuduğunda her defasında mutlaka yeni keşiflerde bulunacaktır.Sıkılmadan okunacak ve okurken heyecanlanmak istediğiniz bir kitap arıyorsanız tavsiyemdir.Kitaptaki karakterlere gelirsek Maria Puder ve Raif Efendi ...İkisi de günlük hayatımızda görebileceğimiz ve halihazırda hepimizi temsil eden kadın ve erkek modeli aslında.Sevildiğine asla inanmayan,güven sorunu olan,erkeklerin samimiyetine,iyiniyetine inanmak için çok fazla bedel ödeyen ve ödeten kadınlar ve hayal kırıklığına uğratıldıktan sonra nihayetinde her şeyden herkesten elini eteğini çeken,kendi iç dünyasına kapanan ve aynı zamanda kendine de hiçbir zaman yetemeyen ruhen yarım bırakılmış adamlar toplumdaki örnekleri aslında bu karakterlerin...Umarım hiçbirimiz hayatımız boyunca Raif Efendi gibi “En yakınım,beni en çok tanıyan,en çok sevdiğine inandığım kişi bile gittiyse herkes bırakır gider.”bir psikolojiye girip insanlardan,hayattan uzaklaşmayız.Yaşam sevincimiz,hevesimiz hiç kaybolmaz... Kitabın sonu hiç beklemediğim şekilde şaşırttı diyebilirim.Sayfa sayısı bu kadar az olup da böyle dolu dolu bir anlatımı olan bu romanı okuyalım,okutalım.Söyleyeceklerim bu kadar :)
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021314,5bin okunma
Günaydın
Biraz sevgi, biraz içtenlik, biraz da inanmak. Sevildiğine inanmak.
"...Çünkü zayıf bir insan için inanmak, güvenmek hoş bir duygudur, kendini beğenmiş bir insanı sevildiğine inandırmak kolaydır."
Her insanın zayıf bir tarafı vardır, demek ki bizim hocanınki de buymuş, öğrenciler tarafından sevildiğine inanmak. Oysa beni sevenlerimden koruyun, düşmanlarımla nasıl olsa baş ederim dememiş miydi bir düşünür?
Reklam
300 syf.
3/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Keşke elimden sizi iyileştirmek için bir şey gelse Bülent Bey
Kitabın yazarı Bülent Uran’ın ilginç bir hikayesi var. 40’lı yaşların ortalarına kadar kadın doğum uzmanı olarak çalışmışken sonra bir anda hipnoz, regresyon terapisi, EFT gibi alanlara kayıyor ve bu konularda Türkiye’nin önde gelen isimlerinden birisi haline geliyor. Uran’ın bu kitapta ana hipotezi insanların neredeyse bütün davranışlarının
En Derin Hipnozumuz : Değersizlik İnancı
En Derin Hipnozumuz : Değersizlik İnancıBülent Uran · Pusula Yayınları · 2015111 okunma
Sevildiğine inanmak insanı nasıl da yumuşatıyordu. İnsanın aklını çelerek birçok kusurları bağışlatıyordu...
Sayfa 162Kitabı okudu
Yaşamın en üstün mutluluğu, sevildiğine kesinlikle inanmaktır; kendi için sevildiğine, daha iyi bir anlatımla, kendine karşın sevildiğine inanmak.
Aile denilen şey, her geçen gün bana sevildiğine inanmak ve kendini huzurlu, rahat ve güvende hissetmek için herkesin bir süreliğine içindeki cinleri ve şeytanları saklayıp susturarak mutluluk taklidi yaptığı bir kalabalık olarak görünüyordu.
Sayfa 258
Reklam
İnan, İnanmak tutar insanı ayakta...
Kimi sevildiğine inanır, kimi büyük şeyler başaracağına, kimi evladına, kimi geleceğin güzel olduğuna ve kimi de Allah’ a...
Sayfa 43 - Destek YayınlarıKitabı okudu
İnanmak istersin bazen her şeyin iyi olacağına, mutluluğun daimi olmasını beklersin ama bir göz kırpması kadar kısa sürer çoğu zaman. Sevildiğine inanmak istersin, çünkü öyle daha mutlusun..
Aile denilen şey, her geçen gün bana, sevildiğine inanmak ve kendini huzurlu, rahat ve güvende hissetmek için herkesin bir süreliğine içindeki cinleri ve şeytanları saklayıp susturarak mutluluk taklidi yaptığı bir kalabalık olarak görünüyordu.
Sayfa 258
115 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.