Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Mecburiyet nedir? İnsan olmak sevgi ve barış içinde yaşamak komşuna gitmek oturmak günlük konuşmak rutin hayat şartlarını yerine getirip ve tabiki Allahı asla unutmamak ahiretin içinde yaşamak işte insan olmak budur bence. Savaş ölüm demektir, yıkımla beraber kalanlar hüsran ve çaresizlik içinde kalanlardır, yıkılmış hayatlar yeniden kurulmaya başlarken bir başka savaş demektir kısacası insan varsa heryer kötüdür diyemeyiz şeytana uyan insanlar dünya haline takıldıkça toprak, para ve makam sorunu bitmez. Mecburiyet bir başkasının idaresi altında kendi isteği olmadan süreklendiği bir kaostur bunada savaş diyebiliriz en kötü ihtimalle. İnsan öldürmek kolay değildir kalpleri mühürlü olanlar bunu çok iyi başarır. Temiz kalpliler ise buna gıpta ederler. Çirkin olan şeyler her zaman çirkindir. Dünyada barışın olduğu dönemler çok aralıklı zamanlardır buna denk gelenler be multu onlara. Allah ve din işin cihat etmek ise çok ayrı bir duygu ve anlam içerir Allah’ın kutsal adıyla şeytanlaşmış insanlara ölümü tattırmak tabiki yine onun isteğiyle olucaktır. İnsan ölüm istemez şartlar el verirse kötülüğü yeryüzünden silmek için Allah için savaşılır ama bir insan ve makam uğruna asla savaşılmaz ölümsüz değiliz ölümlü dünyada toprak hiç birimizi kurtarmaz sadece gideceğimiz yerdir. Okuyun, okutturun, iyi okumalar.
168 syf.
10/10 puan verdi
Kitabın isminden de anlaşıldığı gibi bolca tefekkür edelim arkadaşlar.. Tefekkür ederken nelere dikkat etmeliyiz diye soracak olursak, İmamı Gazali efendimiz çok güzel bir şekilde bize yazmış ve Allah'ta günümüze kadar ulaşmasını nasip etmiş!
Tefekkür eden bir insan Allah'ın yarattığı canlılar hakkında derin düşüncelere dalar. Onların
Pandemiyi ve sonrası dönemde olanlar, yaşadıklarımız.
Okudukça anlıyoruz ki hiç bir şey tesadüf değil.
"Cehennemin en karanlık yerleri, buhran zamanlarında tarafsız kalanlara ayrılmıştır."
"cennete giden yol cehennemden geçer" DANTE.
Kitabı okurken aslında yaşadıklarımızı önce tasarlayıp sonra da uygulayanların gerçek yaşamımızda bulunduğunu gördüm.
Ne yazık ki pek çoğumuz sürükleyici bir roman olarak bakıyoruz kitaplara.
Yaşantımıza baktığımızda "DANTE'nin" yukarıdaki sözüne taparcasına dünyayı kendi isteği ve düşüncesine göre şekillendirmeye çalışan "kadim" bir gizli topluluk var.
Kitap hakkında çok söz söylemeye gerek yok.
Bu toplulukların fikirlerini yüzeysel olarak anlatıyor.
Şeytana mürid olanların ve şeytanın bunu gözümüze sokarcasına insanoğlunu saptırmak için yaptıkları ve yapacaklarını simgeler ile ortaya koyması.
Ttiplo max ve shadow, her yerde hayatımızın içinde. (Türkçe anlamına bakın şarkının, cehennem kitabındaki sayfa 352 pragraf 3.
Herşeyi bir hikaye gibi görüyoruz.
Yiyor içiyor, geziyor, eğleniyoruz,
YARADILIŞIMIZIN GAYESİNİ BİLMİYORUZ....
O işini yapıyor, "şeytanlar ve şeytanlaşmış insanlar" (nas suresi) yaratıcı uyarıyor. Şeytan gözümüze sokarcasına pervasızca yapıyor işini.
BİLL GATES MELEK Mİ ŞEYTAN MI? - ALİ KUZU
Merhaba araştırmayı seven kitap kurtları
Evet bu kitapta gerçekten dünyada neler olduğunu merak eden insanlar için harika bilgiler var. Kitap üç bölümden oluşuyor. İlk bölümlerde; " Gates'in hayatından kesitleri, aile yapısını, iş hayatını, yardımseverliğini, insanlara verdiği değeri, dünyanın geleceği ile ilgili düşüncelerini, bilhassa sağlık, iklim ve gıda kaynakları hakkında yaptığı olumlu çalışmaları sizlerle paylaştık." diyor yazarımız. Gerçekten ilk bölümü okuyunca melek gibi insan ne kadar iyi filan diyebilirsiniz. Tabi kitabın geri kalanında bunların sadece bir perde olduğunu asıl amacın insan nüfusunu azaltmaya yönelik projeler oldugunu okudugunuzda uykularınız kaçabilir. Beni en çok şaşırtanda kendisinin ve sayunun şeytan geldiğini iddia etmesi
Tabi bunca bilgi gerçek mi diye sorabilirsiniz. Evet belgelerle ispatlayarak yazılmış bir kitap. Son sayfalarda kaynakçalar belirtilmiş. Okuduktan sonra melek mi şeytan ı mı siz karar verin diyor yazarımız. Şeytanlaşmış adeta ve Rabbim böyle insanlardan bizleri korusun. Amin.
Kendinizi, ailenizi ve neslinizi düşünüyorsanız araştırmakdan vazgeçmeyin.
Kitapla ve sevgiyle kalın
@birkitap_50
@kuzuali57
@pkitap
Kitap bana çok farklı şeyler hissettirdi. Çocuk olup çocukluk yaşayamadan, anne olup anneliğin ne olduğunu bilmeyen Adile..duygulanarak,öfkelenerek okudum sayfaları. Adile’nin oğlu İsrafil evet şu karanlık dünyada hayretler içerinsin de umut dolu olan bir oğlan çocuğu ve güçsüz görüp bütün günahlarını bu iki insana yükleyen şeytanlaşmış insanlar.
Deniz Gezgin öyle bir kurgulamış ki kitabı hayran kalmamak elde değil. İster masal diyelim istersek öyküleme ama harika bir eser olduğu aşikar. Mutlaka okumalısınız eminim ki okurken kendinizden çok şey bulacaksınız bu kitapta.
Bir kurdun gelişim hikayesi.
Yazarın usta kaleminden çıkmış bu kitabı okurken Kanada'da yaşayan bir kurdun doğumundan itibaren hayatta kalma mücadelesi, zorluklarla başa çıkması, kurtların birbirleriyle ve kendilerinden güçlü ve güçsüz varlıklarla ilişkileri bir belgesel izlercesine gözümüzde canlanıyor.
Ve ana karakterimiz olan Beyaz Diş adlı
Bunun yüzünden tüm gün uykusuz kaldım vaktimin hepsi helâl olsun. Yenice bitirdim ve bilgiler beni çok tatmin etti. Ben, dünyanın enerji ile döndüğünü (Allah, çevre, insanlar vs ilişkilerde enerjinin etkisi olduğunu),her şeyin batini(görünmeyen) ve zahiri (görünen) olduğuna inanıyorum. Okuyup bu kitabı masallar ya bütünüyle kurgu kitabı zannedebilirsiniz ama ben dünyanın bu kadar kötü olmasını sadece insanın etkisi olmadığını düşünenlenim. Cinlerin, şeytanların ve şeytanlaşmış insanların yardımı olmadan bu kadar şey asla olamaz. Nitekim şu dünyanı yöneten Yahudiler bunu çok güzel kullanıyorlar. Bundandır ki Süleyman Peygamberler onların önderidir, cinlerle irtibat kurduğu için. Ve irtibatın nasıl kurulduğunu kaydettileri "Kabala" defter bunun ispatıdır.
Liseden beri Metehan'a diğer ismiyle Oğuz Kağan'a hayranlık duyarım. Bugün hâlâ Metehan'ın Zülkarneyn(as) olup olmadığı tartışılır bana sorarsanız olmaması için neden yok, neden olmasın? :)
Azıcık tarih bilginiz varsa boşlukları bu kitap nakış nakış dolduruyor. Sevip sevmemek sizin tasarrufunuzda çoğu insan saçma bulacak ama şunu kabul edin arkadaşlar, dünya sizin sandığınız gibi asla kat'a dönmüyor!
Bu yayınevinin cesaretini seviyorum, aynı yazardan olduğum ikinci kitap ve yine beni etkisi altına aldı. Yazarı araştırıp bilgi bulunamaması beni çeken ayrı konu :)
Son olarak bunu bir tarih kitabı görmekten çok tarihin bilinmeyenlerini insanların saçmalık diyeceklerini ortaya çıkaran araştırma kitabı.
Asil insan Oğuz Kağan'dan Ulu Hakan'a kadar olan şahsiyetleri alıyor.
İyi okumalar.
Şeytan'ın Günlüğü
Şeytan uyuyakaldı bir gün. Rüzgar sert esti. Üç tüy düştü şeytandan. Birisi paraya yapıştı, diğeri mevki ye, öteki de ihtirasa. O günden sonra şeytan hiçbir iş yapmadı.
Kitabımız artık işi gücü bırakmış ve çok sıkılan şeytanın yanına bir arkadaşını da alıp dünyaya inmesini anlatıyor. Zengin bir milyoner insanın kılığına giren şeytan biraz oyun oynamak istemektedir. Elindeki parayı insanlara dağıtma düşüncesiyle oyuna başlar. Sonra yavaş yavaş insanlaşma sürecini anlatır.
İnsan şeytana bile pabucunu ters giydirirken, şeytanın numaraları artık insanoğluna söker mi? Tabii ki o numaralar artık işi yaramaz çünkü şeytanlaşmış insanlar arasında şeytan olmak, kurtlar sofrasın kuzu olmaya benzer.
Kitap şeytan üzerine olunca kullandığı imgelerde ister istemez dini kişilerden oluyor. Meryem Ana eserde çok başarılı bir şekilde ters psikolojiyle kullanılmış. Ama en önemli olan nokta ise olayların Roma'da geçmesi. Bir zamanlar hristiyanlığın merkezi olan Roma'nın bu hikayede ev sahipliği yapması çok manidardır.
Şeytanlaşan insanın ve insanlaşan şeytanın hikayesini okursak dünyanın ne hale geldiğini çok iyi anlayacağız...
İNSANI İNSANA RAPTEDEN CEVHER.(SPOİLER İÇERİR)
"...Çiğ tanesi sanmak ne mümkün, gözyaşıymış insanın insana raptolduğu cevher..." diyor Şair İsmet Özel . Bu kitap tarihin çeşitli dönemlerinde -milliyet, coğrafya, din, dil gibi beşeri unsurlar fark etmeksizin- insanın, güçlenen, eline iktidar ve güç sultasını alan insanın yine başka insanlar üzerinde nelere girişebileceğini, insanın
"İnsanlar arasında taş yeme adeti yoktur, onlara yapmayacakları şeyi yapma demenin ne anlamı var? Ancak şuna dikkat et: İnsanlar arasında adet haline gelmiş öyle davranışlar, öyle alışkanlıklar var ki, bunlar insan için tıpkı taş yemek gibidir. Eğer zararı bakımından düşünürsen taş yemekten daha çok zarar veren şeylerdir bunlar. Bunlar taş
İnsan, “eşref-i mahlûkat”(En şerefli mahluk) olduğu gibi, “Esfel-i sâfilîn (Aşağıların en aşağısı) da olabiliyor.
Dini bir vaaz gibi oldu :)
Bazı duygularına sınır konulmadığı için, hayırda melekleri geçebildiği gibi, şerde de şeytanları geride bırakabiliyor. Onun için insanın en çok çekineceği varlık, yine insandır. Şeytan ise, insana doğrudan
