Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şiir benim bütün sesim, Güzel sözüm, iyi kalpli halkım için. Unvan peşinde, şans peşinde, şöhret peşinde, Birileriyle yaşamış değilim çoğalmak için. Fikirlerini tek balına huzurla seslendiren, Bizim gibilerin bini gelip, binidir giden. Şairler var, çaresiz saklanıp, gizlenen, Şairler var, içinden sakinleşip sönen. Bizim gibilerin bini gelip, binidir giden. Bizi onların herhangi birine, Yücesine de sayma, irisine de. Şairdir, yazı yazan Kazakların hepsi, Fakat Abay, yeniden dirilir mi? Düşünceli genç! Şiir benim sırdaşım gibi, Sırrımı paylaşsam da, müptelalığım dinmez ki.
13 Kasım 1973: Atsız Toptaşı Cezaevi'nde Dört aylık rapor Adli Tıp'ta Kasım ayına kadar bekledikten sonra kabul edilmemiş; reviri olan bir cezaevinde cezanın çekilebileceği belirtilmiştir. Bunun üzerine Atsız, "13 Kasım 1973 Salı günü davet edildiği Bostancı Karakolu'ndan İstanbul İnfaz Savcılığına sevk edilmiş ve orada resmî
Reklam
Ötüken Dergisinin İşleri: Ötüken'e gelen şiirleri okuyup basılabilecek olanları seçmek de Atsız'ın işidir. Bu arada bir de roman yarışmasında jüri üyesidir: "Ötüken hakkındaki tenkitlerinde de haklısın ama ne yapalım? Eldekiler bunlar. Daha iyi şiir istiyorsun. Ben, bana gelen okkalarla şiirin en iyilerini seçip Sançar'a
Yürüyelim, meydanlar bizim, Kanlı zafer şarkıları ağzımızda, Düşeni bırakmadan yollara düşelim, Kurdun kuşun hakkı var bu topraklarda, Doğmamış yetimin, İş cünayetlerinde ölen kardeşlerimizin, Ve ölüme gönderilip maden ocaklarında ekmek peşine düşen Madencilerin, Bütün emeğiyle geçinmek için, Namusunu satmayan devrimcilerin, Hep yanında olduk peşindeyiz, Bizleri açlığa mahkum eden zalimlerin.
Bir şey var ki biz dünyadakiler için Boyuna üzülmesi Boyuna dayanması düşüyor Yaşadıkça altın yüreğinin Bu pırıl pırıl dünyayı Bizimle yaşar her şey sonsuz bir sevinç içinde Bizimle hiç şüphesiz Alabalıklar, dereotları Hiçbir şey daha güzel değildir herhalde Dünyada hiçbir şey Bizim ona baktığımız Duyduğumuz kadar yüreğimizde Mutlaka yaşamalıyız En çok da rüzgârda bir ağaç gibi hür En çok keder içinde En çok yaşamasını istediğimiz
YaşadıkçaKitabı okuyor
Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun, Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun. Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun! Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri
Reklam
Dialog
Dialog Nasıl net gözlem yapa biliriz? Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz? Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız? Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız? Derler insan çözülmez kutu bağlı. Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
🍂Gülten Akın: “Şiir kimseye dokunmuyor ki.” Sine Ergün: Gülten Akın şiiri ellinci yılını devirdi. Okur şiirlerinizle, hem dünyayı algılayışı ve bunu şiire işleyişiyle ayrıksı bir kadın şairin 1950'lerden bu yana yaşadıklarına, duygu ve düşüncelerine tanıklık ediyor hem de bu süreçte yaşanmış toplumsal olayları anımsıyor. Son kitabınız Kuş
MAKİNALAŞMAK
Dört katlı tahta bir evde oturuyorurum dördüncü katta odam. Penceremin karşısında 20 katlı «beton-arme» bir apartıman var. Yirmi asansör işliyor her saniye damından temeline temelinden damına. Halbuki ben karnına bir türbin oturtup kuyruğuna çift uskur takmak isteyen adam her akşam 80 basamak tahta merdiveni tırmanıyorum. Her basamakta yüz misliyle zarboluyor asansörle çıkan patronlara kinim. Lakin yine nikbinim. İnandım [ .......... ] bizim olacak makinalar. Ve ben makinalaşacağım ... Yalnız o zamana kadar büyük arzumu avutmak için her sabah dördüncü kattan bırakınca kendimi seksen basamak merdivenin trabzanlarından vızzzzz ..... Kayıyorum ... Kapıcı kocakarı «Çıldırmış," diyor bana. Bilmiyor ki ben - Ahmak! makinalaşmak istiyorum ...
Bir fotoğraf kalacaksa bizden, biri ona baktığında bizi birbirimize aşılayan ikiz duyarlığımızı görsün Sözün örtüsünü açıp eylemi çıkarmak için ışığa her adımda sınavdan geçiren alınyazımızı görsün Yıkımın çarkı kırılsın da acıdan arınsın diye dünya onca çileye sabırla direnip kafa tutmamızı görsün Boğulan bir çığlık mı var zindan duvarları ardında kimse duymasa bile bizim duyacağımızı görsün Sessizliğe bürünse ortalık, herkes susacak olsa yine de kısılmayan bir sesle konuşan ağzımızı görsün Biri baktığında sevgilim bizden kalacak o fotoğrafa her sevinci bir hasatta devşirip yaşadığımızı görsün Yaşamın ürettiği sevinç ömrümüzün hasadıyla buluşunca birbirimizin yüzünde bir yıldıza baktığımızı görsün Bu sevdalı buluşmadan bir görüntü yansırsa yarına ona bakan yalnız bizi değil, bizde ışıyan o yıldızı görsün
Reklam
Varoluş sancıları herkeste varolmuş
XIX İLKGENÇLİK İlkgençlik yıllarımda sürekli düşünmekten, hayal etmekten hoşlandığım şeylerin neler olduğunu söylesem, sanırım kimse inanmaz bana. Çünkü bunlar ne yaşıma ne de toplumsal durumuma uygun şeylerdi. Ama kanımca insanın toplumsal konumuyla ahlaki konumu arasındaki birbirini tutmazlık, gerçekliğin en şaşmaz belirtisidir. Kendi içime
Alman şairi Novalis’in bir sözü var: “Şiir aklın açtığı yaraları onarır.” Bu ancak Batı şiiri için doğru olabilecek bir hüküm. Bizim geleneğimizde ya da bizim tecrübemizde şiir “aklın açtığı yaraları onarmak” gibi bir iş yapmamış ve yapması da söz konusu değil. İsmet Özel
124 syf.
1/10 puan verdi
·
23 günde okudu
Şöyle güzel bir şiir kitabı okuyayım da kafam dağılsın diyorsanız bence uzak durun çünkü içerisindeki şiirler için kafa yormak lazım, çoğu yerde ben ne okuyorum diye sorguladım. Felsefeye yabancı biri değilim ama ona kafa yorduğumda ulaştığım bir sonuç oluyor fakat söz konusu şiir olunca iş değişiyor. Her şiirin sonunda yazıldığı tarih var. 1950’lerde başlıyor, okuması zor ve keyif vermeyen şiirler; 1970 yılına geldiğinde daha anlaşılır oluyor ama yine keyif vermiyor. Padişahlar için yazdığı çok çirkin dizeler ise kitaptan daha da soğumama sebep oldu, tamam padişahlara tapmıyoruz da tarihimizi bu kadar kötülemek neden? Padişahın lazımlıkta oturup toplantı yapması ne demek? Türkiye’den önce Osmanlı vardı, eğer manasız şekilde Osmanlı düşmanlığı yapan biri varsa insan düşünmeden edemiyor! Eleştirmek başka, küfretmek başka. Bizim ülkemizde eleştiri deyince hakaret ve küfür geliyor çoğu insanın aklına ne yazık ki. Osmanlı’yı seven biri cumhuriyet düşmanı değildir, bu da çarpıtılıyor! Şair olarak niteleyemeyeceğim bu şahsın çok saygısız ve kaba olduğunu düşünüyorum, edebiyat ve şiir nahiflikten uzak olamaz.
Şiirimiz Mor Külhanidir Abiler
Şiirimiz Mor Külhanidir AbilerEce Ayhan · Yapı Kredi Yayınları · 20222,313 okunma
Biz Seninle
biz senin, ancak bir su gibi yürüyebiliriz gökyüzüne. Tükendikçe belki biraz daha yükseğe, tükendikçe ağaçların kuru vücudunda. idrak edemediğimiz bir mevsimi yaşıyoruz... günlere, kısa ya da uzun demek mümkün değil.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.