Bu kitaba inceleme yazmayı düşünmüyordum ama kendime de hatıra olarak kalsın bu yazım. Bu kitap bir şiir kitabı. Tür olarak öyle geçiyor ama bence şiir kitabı değil. Şiir gibi. Nesir gibi. Öykü gibi. Deneme gibi. Bunların hepsi gibi, ara tür desek yeri: ŞİİRİMSİ. Asla başarılı bir kitap da değil. Öyle kaliteli şiir kitapları gördü ki bu gözler,
Yazacaklarımı okumasanız da olur. O kadar güzel yaşanmışlıklar ortaya döküldü ki benim şimdi burada yazacaklarım onların yanında ne derece hissiyatımı yansıtır bilemiyorum. Lakin yine de bir şeyler karalamak istedim. Evet, bir öğretmen değilim (aslında öğretmenim) -parantez içi bir kenarda dursun… anlatacaklarım, o yöne doğru aksın istemiyorum-
.
İçime dert ettim şiiri;
yoluma ışık,
sevdama yelken,
gözüme fer... demiş şair 65. sayfada.
Açık konuşayım, binlerce sayfalık şiir antolojileri okuduktan, onlarca şairimsi kişinin şiirimsi devrik cümlelerine maruz kaldıktan sonra diyebilirim ki bu kitap hacmi küçük olmasına rağmen gerçek şiirlerle, dolu dolu bir kitap.
Şairinin soyadının Ayaz olduğuna bakmayın, şiirleri sıcacık, samimi ve içten.
İyi okumalar
Gökyüzünün en nadide renkleri:
Sana armağan eden kalpteki.
Bu vatandaki varlığı sürdürmeli gece,
Aşkla bakan gözler yüreğe işlemeli.
Ve bilinmeli sevdanın kudreti,
Yürek ister, aşk ister kalbindeki.
Sevgiler armağan olsun sana efendiler efendisi;
Kalbim senin yollarını, gözlemeden sevebilmeli.
Gökyüzünden bir ışık düşerdi, yeryüzüne.
Kaldırır başını bakardın, semadaki mabede.
Kalbinde bir aşk bulunurdu, gökteki güneşe.
Ay sana hayran kalır, sen pencereni kapatırdın her gece.