Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sunuş’tan:
En son Yonca Evcimik'ten dinlemiştik: Kendini bil / Sen kendini kendini bil / Haddini bil..." Daha önce de Cem Karaca söylüyordu: "Sen seni bil sen seni/Sen seni bilmez isen / Patlatırlar enseni..." Bir de Sezen Aksu versiyonu mevcut: Sen seni bil sen seni / Sen sıkı tut çeneni / Eline diline hakim ol / Yoksa öcüler yer seni..." Cem Karaca'yla Sezen Aksu, ne de olsa 70'lerden geliyorlar, yarım doz ironi katmışlar gibi. Ama Yonca Evcimik 80'lerde yükselen değerlerin sözcüsü, onun şarkısı herhangi bir soru işareti taşımıyor, yerleşik kalıbı birebir ve fütursuzca yeniliyor. Gelgelelim, ister ironiyle karışık olsun, ister bodoslama; pop popluğunu yapıyor, ideolojik bir cihaz olarak yerleşik düşünce kalıplarını yeniden üretiyor, hakim zihniyeti pekiştiriyor. Iktidar, işaret parmağını sallıyor, uyarıyor, tehdit ediyor: "Kendini, yani haddini bil! Yoksa..." Dinleyenler için enteresan bir durum yok ortada, kanıksanmış bir gerçek var: O işaret parmağı gündelik hayatın gerçeği zaten, yukandakiler aşağıdakilere, aşağıdakiler birbirlerine günbegün sallıyor ve günbegün ezeli ve ebedi bir gerçek beyan ediliyor: Kendini bil!.. Bu komutun, Yunus Emre'nin "ilim" dediği "kendini bilmek"le bir alakası yok elbette, basbayağı bir tehdit söz konusu. Ve gündelik hayat tecrübelerimizden de biliyoruz ki, benliğimize sallanan o işaret parmağı, gerektiğin de demir bir yumruk olarak tepemize iniyor. Gerektiğinde, eziyet etmek için özel olarak geliştirilmiş teknoloji giriyor devreye. Ama sadece "gerektiğinde". Zira, illa fiziksel şiddet gerekmiyor, "ruhu cendere altına almak yeterli olabiliyor.
Dili acı olanın ömrü kısa olur..
Kırmızı dil ömür kısaltır.Esenlik dilersen onu sıkı tut. Diline sahip biri ne diyor: "Kendisine ve diline sahip olabilen kişiler huzur bulmuşlardır.İnsanın başına ne gelirse dilinden gelir. "..Kara başın düşmanı kırmızı , yanı acı dilidir. O ne başlar yedi, daha da yemektedir." Başını korumak istersen dilini gözet. Dilin her gün başını tehdit etmektedir."
Sayfa 51
Reklam
ALLAH mal verir,ama yemesini bilemezsen alır götürür.
Dinle deneyimli bir Aksakal ne diyor? Aksakal sözü,sözlerin özü mayasıdır: "Kut gelince onu elinde tutmasını bilmezsen kacar gider.ALLAH mal verir,ama yemesini bilemezsen alır götürür.Dönek mutluluğu bulursan sıkı tut.Elde tutmasını bilemezsen,geri gideceğinden şüphen olmasın.Kutlanmış kişinin tedbirli olması,bütün yakışıksız işlerden uzaklaşması,özünün temiz olması,doğru yoldan gitmesi gerekir.Bunun bağı budur.Bu böyle biline"
Sayfa 36
Mutluluk para gibidir tüm dünyayı döner durur..tut tutabilirsen:)
. Dönek mutluluğun, Bir şairin sözü bunun tanığıdır: Mutluluğu insan için bir geyik bil, Eğer eline geçerse sıkı tut iyi bağla. "Tutabilirsen o teziğip gitmez durur. Kaçarsa , bir daha zor gelir sana." .
Sayfa 35
Okurken şarkıyı mırıldanmak.
Aç kalbini ben geldim Sıkı sıkı tut, bırakma Zar zor yıktım duvarlarımı Kıymetini bil,uzatma ...
Yuregim agır gelmeye başlıyor bazen. Tam o sırada yine bir ezan sesi yukseliyor semaya. İmtihan eden Rabbine şukrunu sıkı tut ki imtihanın huzurun olsun. ...diye fısıldıyor soluma.
Reklam
Ama sana yalvarırım, kalbini sıkı tut. Öğrendim ki bir adam kalbini çaldığında, onu geri almak çok zor olabiliyor.
İnsanları duygular birleştirir, fikirler ayırır. J. W. von Goethe
Ağabeyime anlattım, inanmadı. Bunun cüzdanındaki "mühtedi" yazısını gösterdim. Şaşkınlık ve öfkeyle doldu yüzü. Beni çok üzen ve ilişkimizin soğumasına yol açan bir söz söyledi. "Demek ki bizim de kanımız pismiş." "Ne diyorsun sen?" dedim. "Babaannem, babam, sen, ben. Biz buyuz. Ne demek kanımız pis? Pis kan olur mu?" "Asala bizim ne kadar çok diplomatımızı öldürdü!" dedi. "Hiç gazete okumuyor musun? Şimdi de dünyadaki bütün Ermeniler bize karşı savaşıyorlar." "Babaannemin terör örgütüyle ne ilgisi var?" "Babaannemin demedim." "Ama babaannem Ermeni, dolayısıyla biz de yarı Ermeni’yiz. Artık bunu kafana soksan iyi olur." Çok öfkelendiğim için özellikle damarına basıyordum. "Neyse” dedi. "Senden ricam bunu kimseye söylememen. Ağzını sıkı tut lütfen. Çünkü bende Ermeni kanı olduğu ortaya çıkarsa orduda yükselemem, terfi alamam, general olamam, hatta belki binbaşılıktan emekli edilirim, geleceğim mahvolur. Sen hiç Ermeni bir general gördün mü?" "Pis kan sözünü geri alırsan susarım." dedim. Bir daha bu konuyu açmamam şartıyla sözünü geri aldı. Ve o günden sonra, düğünü, oğlunun sünneti gibi zoraki bir iki buluşmanın dışında hiç görüşmedik.
Sen bunları düşünme ve iyi tut bebeği. Haydi al. Haydi daha sıkı tut. Tut ki hayat da tutsun elinden. Tut ki insanlar da tutsun bu "hayat hayat" diye ağlayan bebeğin minik elinden.
Reklam
Kalk Kudüs'e gidelim sevgilim!
Bazı şehirleri özlemek, tek gözlü bir odaya toplaşıp, annenin yaptığı sıcak tarhana çorbasıyla ısınmayı özlemek gibidir. O şehirlerin sokakları, annenin ellerine benzer. Ağrıdan çatlayacak gibi duran alnını okşar durur gecenin bir yarısında. Annelerin duası varsa, şehirlerin de duası vardır mırıldanıp durduğu. Bu baş ağrılarım beni öldürecek
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.