Tabut, mihrabın üzerindeki kar beyazı çiçekler arasında aslında orada olmayan bir şeyin siyah gölgesi gibi yükseliyordu.
Sayfa 252Kitabı okudu
ey mona liza'nın kıskandığı el bu kar yığınları cehennemden mi bu sokaklar mahşerden mi geliyor
Reklam
Küçücük, gönülsüz bir gün ışığı dalların çatısından süzülmeden önce saatler peş peşe geçti, gün ışığı köknarların kasvetli kütlelerini, birbirine dolaşmış ölü ve canlı ağaçları, sık sık da, sanki ağaç onu mahsus yakalamış gibi, dallarda tutulmuş bir kuşu açığa çıkarıyordu sadece. Kız ürperiyordu, kendini, bir kurban olarak, ölü kuşla özdeşleştiriyordu. Siyah dalların oluşturduğu ağlara tutulmuş olan oydu. Ağaç orduları her yandan kuşatmıştı onu, bütün yönlerde sonsuzluğa yürüyorlardı. Kar tekrar pencereden uçup geçti, beyaz bayraklar sallayarak. O, uzun zaman önce kuşatılmış olandı. Olup bitene ilişkin hiçbir şey anlamıyordu.
Ne tuhaftı; duygular değişiyor, görüntüler değişiyor, her şey değişiyor ama bir çift göz zamana meydan okuyordu.
Geceyi yemiştik, gece gitmişti.
Sayfa 156 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Etkilendiğim bir kitap
Kabilin kışına bayılıyordum. Geceleri pencereme pıtır pıtır vuran kar tanelerine, yeni yağmış karın siyah, kauçuk botlarimin altında ezilirken çıkardığı çıtırtıya, rüzgar bahçelerde sokaklarda uğuldarken demir sobadan yayılan sıcaklığa bayılıyordum. Ama en çokta ağaçlar donup yollar buz tutunca, Babayla aramdaki buzların azıcık da olsa erimesine.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.