Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
372 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
"Ensest insanın ne kadar kötü olabileceğinin kanıtı." (syf 230.)
Güncel dilde yaygın olarak aile içi yasak ilişki anlamında kullanılan “ensest” kavramı, dilimize Fransızca bir sözcük olan inceste’ten türetilerek girmiştir. Fransızcada inceste, başta aile içi olmak üzere her türden gayrimeşru cinsel ilişkiyi ifade eder. Sözcüğün daha eski kaynağı ise Latincedir. Latincede var olan incestus sözcüğü dini
Kardeşini Doğurmak
Kardeşini DoğurmakBüşra Sanay · Doğan Kitap · 20185,6bin okunma
Zira her şeyin iç içe geçtiği bir çağda, hiçbirimiz "benim kendi düşüncem" diyerek işin içinde sıyrılamayız. Tefekkür, her şeyden önce bireyin kendi adına ve dünya için sorumluluk almasını ifade eder. Bu sorumluluk bilinci olmadan hiçbir düşünce ameliyesi zihinsel jimnastiğin ve kurnazlığın ötesine geçemez.
Reklam
Doğru; sevgi ve ilgileriyle yaşamımızın erken dönemlerinde bizi biçimlendirmiş olan insanlardan hiçbir zaman tamamen sıyrılamayız, ama mümkün olan en büyük oranda kendimizi kendi başımıza tanımlamak için çaba harcamalı; elimizden geldiği kadar ailemizin etkisini kavrayıp denetimimiz altına almalı ve bu tür başka bağımlılıklara düşmekten kaçınmalıyız. Kendimizi gerçekleştirmek için ilişkilere gereksinimimiz olacaktır,ama tanımlamak için olmayacaktur.
“Belki bu işten sıyrılamayız,” dedi, “o yüzden söylemek isterim ki... içten içe, sende bir iyilik kıvılcımı olduğunu hep biliyordum.” “Pekala,” dedi Crowley acı acı. “Günümü gün et.” Aziraphale elini uzattı. “Seni tanımak güzeldi.” Crowley elini tuttu. “Bir dahaki seferin şerefine,” dedi. “Ve...Aziraphale?” “Evet.” “Senin de şunu hatırlamanı isterim ki, ben de içten içe, sende seni sevmeye değer biri kılacak kadar piçlik olduğunu biliyordum.”
Tek başımıza ne kadar akıllı, ne kadar dikkatli ve temkinli olursak olalım, hayatın çok yönlü etkilerinden sıyrılamayız.
Sayfa 65 - İTHAKİ YAYINLARIKitabı okudu
Jorge Angel Livraga.
Mücadelenin olmadığı yerde liyakat de olmaz. Hayatın denemelerinin fırtınalı sularından geçmezsek, zaferin güçlü tadını almazsak, hiçbir şey vermeden her şeye sahip olmak isteyenlerin kendini beğenmiş bilinçsizliğinden sıyrılamayız..
Reklam
Jorge Angel Livraga.
Mücadelenin olmadığı yerde liyakat de olmaz. Hayatın denemelerinin fırtınalı sularından geçmezsek, zaferin güçlü tadını almazsak, hiçbir şey vermeden her şeye sahip olmak isteyenlerin kendini beğenmiş bilinçsizliğinden sıyrılamayız..
Olaylara tek açıdan bakmak yanıltır insanı çoğunlukla. Biz hiçbir zaman, tek başımıza sorumlu olamayız olaylardan... Çeşitli etkiler, çeşitli etkenler içindeyiz. Tek başımıza ne kadar akıllı, ne kadar dikkatli ve temkinli olursak olalım, hayatın çok yönlü etkilerinden sıyrılamayız. Fakat sen o gün meseleyi sadece kendi açından, yani "ben bunları akıl edemez miyim açısından değerlendirdiğin için hatalısın. Sen her şeyin en mükemmelini, en doğrusunu düşünebilirsin. Ama sonuçlar hiçbir zaman, senin istediğin gibi olmaz, olamaz...
Sayfa 65 - İTHAKİ YAYINLARIKitabı okudu
Boğa kırmızı bir bez parçasına baktığında ne görüyorsa, onlar da başka bir bayrağa baktıklarında aynısını görüyorlar. Bu vatanperverlikten sıyrılamayız. Vatanların canı cehenneme!
Sayfa 70 - Kültür yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Severim ben birbiriyle alakasız kelimeleri heybemde toplamayı. Sonra "tüm kelimeler hey bende!." demeyi. Alakasız kelimeleri birbirine bağlayıp alaka kurmayı, alaka kurduklarımı tekrar çözmeyi severim. Mesela kuşların denizde kanat çırparak yüzmesini, balıkların gökte yüzgeçleriyle uçmasını.. Mesela koçun boynuzları arasında yeniay'ı taşımasını. Yayın oksuz masumiyet müzesine dönüşümünü.. En alakasız şeylerin, kelimelerin dahi bağları kurulup dönüştürüldüğünde en alakadar kıymetkar harikulade eserlere dönüştüğünü çözümlerim. Severim ben mavi denizlerden siyah inci çıkarmayı. Derin kuyulardan Yusuf'un hikayesini çıkarmayı. Büyük şehirleri timsahın ağzına benzetmeyi. Ne alaka? çok alaka!. hasılı. Bir kuşun kanadındaki tüyün sırrına bir kelime bulamadıkça biz yoz ve boz bir toplum olmaktan sıyrılamayız. ✍🏻
Önce Tv ile Sonra Telefon Şimdi de İnternet ile girdiler evlerimize ... Viran ettiler gül gibi hanemizi . . . Kabûl, onlar geldi biz de kapıyı araladık hatta sonuna kadar açtık. Şimdi kapıyı kapatma hatta suratlarına çarpma zamanı. Gerçi kapıyı üzerlerinde paralasak dahi kurtulamayız, sıyrılamayız ya bu illetten, kirden pastan ama yine de bi adım atmalıyız.
Mesele sadece araçların meşruiyeti değildir. Amacın hikmeti de bu tefekkür ameliyesinin bir parçasıdır. Evden iş yerine neden gittiğimin de bir amacı ve anlamı olmalıdır. İş yerine çalışmak için mi yoksa birisine fenalık yapmak için mi gidiyorum? Uzay mekiğini insanların hayatını kolaylaştırmak için mi yoksa güdümlü füzelerle onları bombalamak için mi üretiyorum? Bu büyük soruların cevabını yani yaptığım işin hesabını vermeden araç-amaç tutarlılığına dayalı olarak yapacağım her rasyonalite tanımı, beni erdeme, kurtuluşa ve mutluluğa değil, zulme, karanlığa ve felakete sürükleyecektir. Bu, aynı anda hem bireysel hem de kolektif bir felakettir. Zira her şeyin iç içe geçtiği bir çağda, hiçbirimiz “benim kendi düşüncem” diyerek işin içinde sıyrılamayız. Tefekkür, her şeyden önce bireyin kendi adına ve dünya için sorumluluk almasını ifade eder. Bu sorumluluk bilinci olmadan hiçbir düşünce ameliyesi zihinsel jimnastiğin ve kurnazlığın ötesine geçemez.
Sıyrılamayız..
“Biz, Türkiye olarak gerçekten yalnız kalmış, Batılılaşma sürecinin de artık içinde boğulmuş bir durumdayız, ama bu durumdan belki sıyrılırız.”
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.