Uçakta pilot aniden hostesleri çağırmış ve demiş ki: Uçak düşmek üzere. Tüm yolculara atlamalarını söyleyin. Şu anda deniz üstündeyiz ve denize çok yakın uçuyorum, atlarlarsa kurtulma şansları var, ama atlamazlarsa herkes ölecek!!! Tabii, böyle bir şeyi insanlara yaptırmak çok zor. Hosteslerden en akıllısı düşünmüş taşınmış, ‘Herkese uygun bir dille anlatılırsa uçaktan atlamaları sağlanır.’ diye karar vermiş ve öncelikle Amerikalı kafilenin yanına gitmiş: ‘Sayın yolcularımız; üstünde bulunduğumuz alan Japonlar’ın araştırma laboratuarlarıyla kaplı. Eğer oraya ulaşırsanız tüm Japon teknolojisi sırlarını kaparsınız!’ Bütün Amerikalılar koşarak çıkışa gitmişler ve atlamışlar; Sonra hostes İngilizler’e yönelmiş: ‘Sayın yolcularımız, şu an için dünyanın en geniş ve verimli sömürgeleri üstündeyiz; eğer hemen el koyarsanız sonsuza dek sizin olurlar!’ Bütün İngilizler hevesle atlamışlar. Sıra Fransızlar’a gelmiş. Hostes: ‘Bayanlar baylar, affedersiniz rahatsız ediyorum; fakat rica etsem uçaktan atlar mısınız? Şimdiden teşekkürler.’ demiş. Fransızlar: ‘Tabii, mersi!’ deyip sırayla atlamışlar! Hostes bu kez Almanlar’a yönelmiş: ‘Atlayın aşağı çabuk!’ diye bağırmış. Alman kafile ‘Heil!’ diyerek atlamış. Veee sıra gelmiş Türkler’eee. Hostes yandan yandan gülümseyerek ve koltuğa hafif dayanarak şöyle demiş: “Siz var ya… siz,Buradan hayatta atlayamazsınız…” Alıntı
The Hateful Eight Replikleri (2016)
▪️Kaybedecek bir şeyi kalmamış olanı öldürmemek tehlikelidir. ▪️Savaş dediğin böyle bir şeydir dostum, insanlar ölür. ▪️Savaş cehennemdir. ▪️Talep varsa göstermek zorundasınız. Şayet göstermezseniz yalan söylemediğinizi nerden bilebilirim. ▪️Celadı işsiz bırakmak istemem. Çünkü oda eve ekmek götürüyor. ▪️+Hayat hikayemi
Reklam
Kıbrıs’ın Küba gibi bir Rus üssü hâline gelmesinden korkan Amerikalılar oradaki Türkler’in katliâmını bahâne ederek müdahalemize yeşil ışık yakmışlardı. Lâkin Ecevit direniyordu. Bu esnadaydı ki; durum müzakeresi için Londra’ya çağrılmıştı. Bundan sonrasını Abdülkerim Doğru şöyle anlattı: “- Ecevit’e kalsa Kıbrıs Harekâtı yapılmayacaktı. Bizim ısrarımıza rağmen o diretiyordu. Lâkin Erbakan Hoca, O’nun Londra’ya gittiği sırada başbakanlığa vekâlet ediyordu. Bu imkânı kullanarak Kıbrıs’a çıkarma emrini verdi. Ecevit alelacele dönüp geldikten sonra bu hareketi durdurmak istedi. Bunun için Amerika’nın “ Ateşkes ilân edin!" demesini bahâne olarak kullanıyordu. Bizim askerî harekâtımız sonunda Nikos Sampson bertaraf edildiğine nazaran Amerikalılarca artık bu harbin devamına bir sebeb kalmıyordu. Lâkin başta Erbakan Hoca olmak üzere bizim niyetimiz Kıbrıs’ın tamamını almaktı. Bunun için yaptığımız kabine toplantısında Ecevit Amerikan baskısını ileri sürerek ateşkes ilân etmeye bizi zorluyordu. O derecede ki: “- Orada her an insan ölüyor. Siz insan değil misiniz, nasıl devam edelim diyorsunuz.” tarzında çıkışması üzerine ben O’na yakın bir yerde oturmakta olduğumdan O’nun bu sözleri söylerken masaya vurduğu elini tutarak kendisine: Sen Türkiye’nin değil de Yunanistan'ın başbakanı mısın? dedim.
Sayfa 35 - Sebil YayıneviKitabı okudu
Ermeni Meselesi-Lozan Konferansı
20 Kanunuevvel içtimaında Amerika delegesi Ermeniler için hir Ermeni yurdu istedi ve bunun insaniyet namına lâzım olduğunu söyledi... Ben de mademki Amerikalılar insaniyet için Ermenilerin rahatlarını istiyorlar ve kendileri insaniyete hizmet gayretindedir, o halde onlara Amerika da yer versinler dedim. Niçin, dediler. Çünkü Türkiye'de henüz konfor yoktur. Amerika tamamıyla teşkilatı yapılmış, rahat ve saadeti yerinde zengin bir memlekettir. Ermeniler orada daha çok rahat olurlar, dedim. Hepsi güldüler. Amerika delegesi de güldü. Zabıtnameye bunu koymamışlar. Montanya, yarın yılbaşıdır, bunu yılbaşı hediyesi olarak ver, dedi. “Bizde yılbaşında hediye vermek adeti yoktur. Hem bu Hristiyan yılbaşısıdır. Hem de sizde var, siz verin" dedim. Buna da güldüler. Biz de güldük. Celse de kapandı. Bunu da zabıtnameye koymamışlar"
Sayfa 109 - Dr. Rıza NurKitabı okuyor
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Amerikalılar her şey tertemiz olsun istiyor. Koku yok. Hatta güzel, doğal kadın ve erkek kokusu bile olmayacak. Koltukaltlarında, deride koku kalmasın. Yıkayıp çıkarın kokuları ve sonra kendinize insani olmayan bazı kokular püskürtün ya da sürün... “Beden Kokusu” ağız kokusu, “Mahrem Kadın Kokusu” -TV ’ de gördüm. Yakında vücu­dunda delikler olmayan damızlık insan yetiştirirsiniz siz.
Reklam
247 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.