Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
NE KAZANDIK?
Siz daha sedefinde Bâkir bir incisiniz; Belki birincisiniz Âşıklar hedefinde! Siz bir bülbülsünüz ki Sesine doyulmuyor. Öyle bir gülsünüz ki Sararmıyor solmuyor. Biz âşık olduk size, Bilmem ki ne dersiniz? Sanırım gülersiniz Bu deliliğimize!.. Red göreceğiz belki Arzu en güzelinden: Biz bu sevda selinden Nasıl kurtulalım ki!.. Daima sizi sandık İlahe, güzellikte! Acaba ne kazandık Gönlümüzü verdik de?
— İnsanları kendilerini öldürmekten alıkoyan şey ne sizce? –dedim. Ne konuştuğumuzu hatırlamak ister gibi dalgın dalgın baktı yüzüme. — Henüz... tam bilmiyorum... iki boş inanç alıkoyuyor sanki, iki şey; yalnızca iki şey; bunlardan biri çok küçük, öbürü çok büyük. Yalnız küçük olan da çok büyük. — Küçüğü ne? — Acı. — Acı mı? Bu olayda bu kadar
Reklam
“Eskiden mutluydum, şimdi yeniden mutlu olmak istiyorum. Siz ne dersiniz, acaba tekrar mutlu olabilir miyim?” Sevim Burak, İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar
Akılla bir konuşmam oldu...
Öyle bir kapı olmalı ki çalınca, insana hiçbir şey sormadan açsalar: kapının ortasındaki küçük pencereden bakıp da kim o demeseler. Sonra hemen içeri alsalar beni. Ben anlatmak istesem bile, hemen sustursalar: biz her şeyi biliyoruz. Her şeyi biliyor musunuz gerçekten? Evet. Neden sormuyorsunuz ayrıntıları? İstediğin zaman anlatırsın.
Belki kızacaksınız ama, onunla her şey başka türlü oluyordu. Siz şimdi ağladığıma bakmayın, aslında böyle hissediyorum. Bilge’ye de bunu söyledim mi yoksa? Galiba, biraz başka türlü anlattım ona. Dedim ki: Bilge, aklını başına topla, beni yalnız bırakma. Bilge, Bilge, neden beni yalnız bıraktın? dedim sonra. Bilge bana dön. Bir daha seni
NE KAZANDIK?
Siz daha sedefinde Bakir bir incisiniz; Belki birincisiniz Âşıklar hedefinde! Siz bir bülbülsünüz ki Sesinize doyulmuyor. Öyle bir gülsünüz ki Sararmıyor, solmuyor. Biz âşık olduk size, Bilmem ki ne dersiniz? Sanırım gülersiniz Bu deliliğimize!… Red göreceğiz belki Arzu en güzelinden: Biz bu sevda selinden Nasıl kurtulalım ki!… Daima sizi sandık İlâhe, güzellikte! Acaba ne kazandık Gönlümüzü verdik de?..
Sayfa 109 - YKYKitabı okudu
Reklam
NE KAZANDIK? Siz daha sedefinde Bâkir bir incisiniz; Belki birincisiniz Âşıklar hedefinde! Siz bir bülbülsünüz ki Sesine doyulmuyor. Öyle bir gülsünüz ki Sararmıyor, solmuyor. Biz âşık olduk size, Bilmem ki ne dersiniz? Sanırım gülersiniz Bu deliliğimize!... Red göreceğiz belki Arzu en güzelinden: Biz bu sevda selinden Nasıl kurtulalım ki!... Daima sizi sandık İlâhe, güzellikte! Acaba ne kazandık Gönlümüzü verdik de?..
NE KAZANDIK?
Siz daha sedefinde Bakir bir incisiniz; Belki birincisiniz Aşıklar hedefinde! Siz bir bülbülsünüz ki Sesine doyulmuyor. Öyle bir gülsünüz ki Sararmıyor, solmuyor. Biz âşık olduk size, Bilmem ki ne dersiniz? Sanırım gülersiniz Bu deliliğimize!... Red göreceğiz belki Arzu en güzelinden: Biz bu sevda selinden Nasıl kurtulalım ki!.... Daima sizi sandık İlahe, güzellikte! Acaba ne kazandık Gönlümüzü verdik de?.. 26 Çağlayan, (6), 1 Kânunusani 1926
Sayfa 109Kitabı okudu
Necip Fâzıl'ın 'Zindandan Mehmed'e Mektup' şiirinde seslendiği, oğlu Mehmet Kısakürek'tir. Mehmet Kısakürek, 1973'te, adına kurulan Büyük Doğu Yayınları'nda babasının kitaplarını çıkarmaya devam eder. Güzel sanatlar eğitimi alan Mehmet Kısakürek'in sanatla, edebiyatla ilgisi, editörlük, grafikerlik ve
NE KAZANDIK? Siz daha sedefinde Bakir bir incisiniz; Belki birincisiniz Âşıklar hedefinde! Siz bir bülbülsünüz ki Sesine doyulmuyor. Öyle bir gülsünüz ki Sararmıyor, solmuyor. Biz âşık olduk size, Bilmem ki ne dersiniz? Sanırım gülersiniz Bu deliliğimize!... Red göreceğiz belki Arzu en güzelinden: Biz bu sevda selinden Nasıl kurtulalım ki!... Daima sizi sandık İlâhe, güzellikte! Acaba ne kazandık Gönlümüzü verdik de?...
Sayfa 91 - hayykitapKitabı okudu
Reklam
3 MAYIS'I ÜÇ İSİMDEN DİNLEMEK Hakan Paksoy, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. İskender Öksüz ve Sadi Somuncuoğlu Hakan Paksoy (HP): Millî Düşünce Youtube kanalı izleyicilerini selamlıyorum. Bugün önemli bir konuyu, Türk siyaset ve fikir hayatında ve devlet hayatında önemli olmakla birlikte çok da fazla üzerinde durulmayan bir olayı
Bir İsmail Kara ve Muhammed Hamidullâh anısı
İsmail elindeki [her zaman kitap dolu] çantasını yere indirerek şoföre: “Dayan hemşerim, itelim” diye sesleniyor. Şoför memnun, bir eli direksiyonda omuzuyla abanıyor arabaya. Bir, iki… I… Ih… Mübarek sanki gavur ölüsü, kıpırdamıyor. Derken o hengâmede İsmail’in kaportaya uzanan kollarının yanına pırasa sapı kadar ince; zayıflıktan, yaşlılıktan damarları fırlamış iki kol daha uzanıyor. Ey bu kolun sahibi, yahu sen bu kollarla arabayı itsen ne olacak, itmesen ne olacak? İsmail “Kim acaba?” diye şöyle bir dönüp bakıyor. Kim dersiniz? Kırçıl sakalı, gülen gözleri, pembeleşmiş yanaklarıyla büyük İslâm âlimi Muhammed Hamidullâh. O yıllarda İstanbul’da bulunuyor ve İsmail’in tanıdığı bir sima. Siz belki inanmakta zorlanacaksınız ama, “hoca arabaya el atınca, o koca alâmet yürüdü” diyor İsmail.
Sayfa 65 - 66Kitabı okudu
108 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.