Saramago’nun bu eseri toplumsal düzenin ve insanlığın içinde taşıdığı karanlık yanları ortaya seriyor. “Bakabiliyorsan gör. Görebiliyorsan, gözle.” cümlesi ile başlıyor anlatı. Bakmak, görmek için yeterli midir sizce?İnsanlığımız,hayatımızı,dünyamızı ve ne kadar ahlaklı olduğumuzu sorgulatıyor bu kitap bizlere.Ayrıca neden bir kişi dışında herkes kör oluyor?Neden beyaz körlük?Eğer ışık yoksa karanlık vardır.Tüm bu soruları iyi-kötü,bilinçaltına sakladığımız tüm kavramları /ilkel dürtüleri düşündüren ve açıkça bizlere gösteren harika sürükleyicikte bir kitap.
Kitabın anlatımı o kadar etkileyici ki bazı olayları o kadar derinden hissediyor adeta siz yaşıyormuşsunuz hissi bırakıyor.Açıkçası hastanedeki çoğu olayda bazen tiksindim bazen “artık hadi vur dediğim”yerler oldu.Okurken bazen canınız yanacak bazen ruhunuz daralacak ama mutlaka mutlaka okuyun.
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,4bin okunma
Duygularım, duygu, duy… Adım Marcel benim, gerçi ismim Mahmut, Marcio ya da Matthias olsa ve başka bir kültürde büyümüş olsam da hiçbir şey fark etmezdi tıpkı aşık olduğum kızların görünüşlerinin benim harikulade hayal gücümden tek tip çıktığı gibi. Çünkü benim bu yüce hassas gönlüm her toprakta, her coğrafyada çiçek açabilir tıpkı çiçek açıp
Büyük bir filozof ve matematikçidir Bertrand Russell. İnanç biçimi ve neye inanıp inanmadığı tabi ki kimseyi ilgilendirmez. Ama yazmış Lord Russell. Mesela Sokrates için kötü bir papaz tipini andırdığını söylüyor. Haklı mı, evet kesinlikle haklı. Neden mi? Çünkü kısa zamanda eleştirel aklın, uzun zamanda da bilimin önüne en
Yıldız Ramazanoğlu son aylarda Roger Garaudy okumaları yapmakta idi. Okumalarının sonucunda Garaudy’nin Türkçedeki mütercimi Cemal Aydın ile uzun, dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirdi. Garaudy üzerine yapılmış bu derinlikli ve ne yazık ki bir “ilk” olan önemli söyleşiyi sizlere sunuyoruz.
Cemal Aydın, 1948 Isparta, Şarkikaraağaç doğumlu. İstanbul
Deneme gibi başlayıp biyografik öykü gibi devam eden bir kitap ‘Ve Sen Kuş Olup Gidersin’ İlk satırlardan itibaren sürüklüyor duyguları kelimelerinin peşinden. Kekeme Çocuklar Korosu’nu okurken yaşadığım bütünlük sorununun aksine bu kitapta yazılar birbirinin devamıydı. Yazarın çocukluğundan başlayıp bugününe kadar yaşadıklarından yola çıkarak
Elimde 'Cam ırmağı Taş gemi', Türkiye Yazarlar Birliği Hikâye Ödülü olan kitabımız, hakikaten ödülü hak etmiş..Fakat derseniz neden 8 puan, son kısım gülibrişim tazarrusu olmayadabilirdi. Hikâyeleri okumak yetiyor okuyucuya bence. :)
Bilenler bilir kalemini apayrı sevdiğim yazarlardan biridir, bazen birine tavsiye ederken 'dilinin ağır olduğunu'
Yaşama ağlayarak gözlerini açar insanlar.Aynı sevinci yaşar anne babalar.Duygular , sevinçler acılar üzüntüler aynı olur kimi zaman... Ama bir şey vardır bir şey eksik. İşte bu eksiklik insanların genlerinden, metabolizbalarından veyahut doğuşundan gelen sıkıntılardan değil de kendilerini yüksek görmelerinden kaynaklanan bir hastalıktır. Nedir bu
SORU: “Muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir istikbale bağlayacak köprü olmak isterdim” diyorsunuz. Okuyucularımıza sizi bu cümlenizle takdim etmek isterdik, muvafık buluyor musunuz?
CEVAP: Şeref telakki ederim. Yalnız hemen ekleyeyim, bu bir iddia değil bir temenni. Bölünen bir tarihi birleştirmek münzevi bir yazarın harcı mı? Bu, bir neslin,
Hâlâ sorarız kendimize, bu terör neden bitmiyor, diye. Hesap sorulmadan terör biter mi hiç! Bizim gibi demokratik bir ülkede vatana ihanetin cezası sizce nedir ? Cezası yok çünkü kanunu yok.